Dava konusu olayda ise, satın alınan aracın ayıplı çıkması ve bu nedenle kullanılamamış olması nedeniyle, davacının kişisel haklarının zarara uğradığı kabul edilemeyeceğinden, manevi tazminatın koşulları bulunmamaktadır. Mahkemece aksine düşüncelerle, davacının ayıplı araç nedeniyle sıkıntıya düştüğünden bahisle, koşulları oluşmadığı halde yazılı şekilde manevi tazminata hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: 1.bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 61.30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 15.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı-üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.”şeklinde düzenlenmiştir.Bu ayıplı maldan sorumluluğa ilişkin olarak ise 4077 sayılı kanunun 4.maddesinin 3.bendine göre(Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./22.mad) İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumlu olacakları belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir....
İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, davalı-davacı erkek tarafından açılan birleşen davada tanık deliline dayanılmadığı, davalı-davacı erkek tarafından açıkça tanık deliline dayanılmadığı halde, mahkemece tanıklar dinlenerek davacı-davalı kadına kusur yüklenilemeyeceği ve bu kusur belirlemesine bağlı olarak erkeğin manevi tazminat talebinin kabulünün doğru olmadığı gerekçesiyle manevi tazminata ilişkin paragrafın hüküm fıkrasından çıkarılmasına karar verilmiş olmasına rağmen, davacı-davalı erkeğin manevi tazminat talebi hakkında olumlu olumsuz bir karar verilmemiş olması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir....
söz edilecek olsaydı dahi Yüksek Yargıtay kararlarına göre, malvarlığına yönelik, eksik ve ayıplı işler nedeniyle manevi tazminat talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini talep etmiştir....
Aile Mahkemesi'nce; "...Davacı tarafın talebinin boşanma davasının kesinleşmesinden yaklaşık iki yıl sonra açılan ve kesinleşen boşanma davasında kusur olarak ileri sürülmeyen (anlaşmalı boşanma olması nedeniyle), davalının haksız fiiline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir ve boşanma sebebine bağlı değildir....
Dava, davacı tarafından satın alınan bağımsız bölümün ve ortak alanların ayıplı olduğu iddiasına dayalı alacak talebine ilişkindir. Dava, 6502 sayılı Yasa yürürlüğe girdikten sonra açılmıştır. Görev hususu davanın açıldığı tarih itibarı ile yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre belirlenir. 28/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren ve dava tarihinde de yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca "her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamalar" bu kanun kapsamındadır....
Taraflar arasındaki ayıplı malın değiştirilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, davalıdan satın alınan traktör modelinin .. model olarak ayıplı satıldığı iddiasına dayalı ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi talebine ilişkindir. Davalı vekili, dava konusu traktörün halen ruhsatında.. model tescilli olması nedeniyle ayıplı bir maldan söz edilemeyeceğini ve ayıplı mala ilişkin hükümlerin uygulanamayacağını, davacının almış olduğu traktörün iddia edildiği gib... model değil, .. model olduğunu, traktörün parçaları veya gövdesi üzerinde yazılı olan yılın üretim ile ilgili bir husus olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir....
Bir hukuki işlemin sadece 6502 Sayılı yasada düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığı tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Bir hukuki işlemin 6502 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin tüketici olması gerekir. Eldeki davada davacı, ayıplı satış gerekçesi ile satış bedelini ve tazminat talep etmiştir. Davalının dosyadaki delillere ve beyanına göre araç alım satımını mesleki amaçla yapan galerici sıfatını taşıdığı, davacının ise mevcut alım satımda tüketici sıfatını haiz bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu haliyle taraflar arasındaki ihtilafın çözüm yerinin genel mahkeme değil Tüketici Mahkemesinin olması gerektiği halde bu hususa dikkat edilmeksizin mevcut şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir....
Sayfası D-Maddesinde İse ; “ tarafımızdan yapılan tespitte, endoskopik yöntemle silindir incelemesi ve alt karter açık durumda gözle dayalı inceleme yapılmış olup, servis bilgilendirmesine göre revizyona gidilmesi durumunda onarım maliyetinin 13.000,00- 15.000,00 mertebelerine ulaşabileceği, açıklanan nedenlerle; davanın kabulü ile dava konusu 34 XX 440 Plaka sayılı 2010 Model Jaguar Marka Xf 3.0 dizel model otomobilin üretimden kaynaklı ayıplı olduğunun tespitine, ayıplı malın tamiri için davalıya ait servise ödenen motor değişimi tamir onarım bedelinin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak olan yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının ayıplı mala ilişkin olarak ödediği bilirkişi ücreti ve keşif bedelleri ile tespit davası giderleri ile tespit için servise ödediği motor açma kapama bedelinin davalılardan tazminine, ayıplı malın arızasının ortaya çıkmasından tamir ve teslimine kadar geçen süre için müvekkilinin ikame araç olarak kullandığı 9 aylık araç kira giderinin ödeme...
İlk derece mahkemesince maddi tazminat yönünden davanın kabulüne, manevi tazminat yönünden ise davacının manevi tazminata uğradığına dair herhangi bir delil sunamaması, zarara uğradığını ispat edememesi nedeniyle manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin manevi tazminatın reddi yönündeki kararına karşı davacı vekilinin istinaf kanun yoluna başvurduğu anlaşılmıştır. 6098 sayılı TBK'nın 114/2 maddesi yollamasıyla sözleşmelerde de uygulanması gereken 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Kişilik haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için TBK'nın 58. maddesinde belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise kişilik haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır....