WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, dava konusu boyaların bozuk olmasından kaynaklı uğranılan zararın ispat edilememesi nedeniyle davacının davalıya yemin teklif ettiği, yemin davetiyesine rağmen davalının duruşmaya katılmadığı, böylelikle davacının asıl ve birleşen davaya yönelik iddialarını ispatladığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, birleşen davadada davacının tazminat isteminin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Asıl dava, davacının davalıdan satın aldığı boyaların ayıplı olduğu iddiasına dayalı tazminat davası olup, birleşen dava ise, boya satışına dayalı alacak için davalının davacı aleyhine yaptığı icra takiplerine karşı menfi tespit davasıdır. Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 25.maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerekir....

    Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacının bir miktar ayıp indirimi talep edebileceği, ancak maddi ve manevi tazminat isteminin koşullarının oluşmaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunamayacağı değerlendirilmiş, bu kanaat ile davacının maddi manevi tazminat istemlerinin reddine, ayıp indirimi talebinin kabulüne karar verilmiş ise de; dosyada, davalıların, daireyi terasla birlikte davacıya satmış olduğuna ilişkin yazılı delil bulunmadığından, davacı, iddiasını usulüne uygun olarak ispatlayamamıştır. O halde, davanın kabul edilen kısmı yönünden de reddi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

      Mahkemece, maddi tazminat talebinin kabulüne karar verilmiş; hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava; davacının davalıdan satın aldığı dairenin imar projesine aykırı olduğu gerekçesi ile dairenin değerinde meydana gelen azalma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dava; 6098 Sayılı TBK.’nun 223. maddesi'ne göre; alıcı, teslim aldığı malı işlerin olağan akışına göre, imkân bulur bulmaz gözden geçirmek ve satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal (uygun süre içinde) ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirme ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp bulunması halinde, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da hemen satıcıya bildirmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır....

        Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....

          Mahkemece yapılan yargılama sonunda, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davalı firma tarafından davacıya kumaş satılıp ilk parti malların 29.3.2004 tarihinde teslim edilmesine rağmen ayıp ihbarının 12.4.2004 tarihinde yapıldığı ve kumaşların 14.5.2004 tarihinde davalıya iade edildiği, davacının müşterisi olan yurtdışındaki dava dışı firmaya süresinde malları göndermemesi nedeniyle dava dışı firma tarafından reklamasyon faturası düzenlendiği, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmayarak zararın artmasına neden olduğu, bu nedenle %50 kusurlu kabul edilmesi gerektiği nedeniyle davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulüne, manevi tazminat yönünden ise reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. 4.12.2006 tarihli bilirkişi kurulu raporunda incelenen kumaş numunelerinin ayıpsız ve 1.kalitede olduğu, bu ürünün ön üretim kumaşlarının ayıplı olduğunun kabul edilmesi halinde dahi süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığı belirtilmiştir...

            Kullanıma başladıktan 3 ay sonra vanalarda hatalı imalattan kaynaklanan gizli ayıp sonucu sızdırma sorunu ortaya çıkmış ve davacı ayıp nedeniyle zarara uğramıştır. Ticari satımlarda gizli ayıp durumunda TTK m 232/c hükmündeki 2 ve 8 günlük muayene ve ihbar süreleri uygulanmaz; aynı hükmün son cümlesindeki TBK m. 223/2 hükmüne yapılan yollama nedeniyle gizli ayıbın ortaya çıkmasından sonra ihbar hemen yapılmalıdır. Buradaki hemen ibaresini dürüstlük kuralı ve halin icapları göz önünde bulundurulmka suretiyle yorumlamak gerekir. Herhalde ayıp ortaya çıkınca fazla vakit geçirmeden ihbar yapılmalıdır. Dosyadaki delil ve beyanlarda gizli ayıp ortaya çıktıktan sonra davalılara hemen ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. dolayısıyla davalıların satılandaki maddi ayıp nedeniyle sağlama ( tekeffül ) sorumluluğu gerçekleşmiştr. Üretici ve satıcı konumundak davalılar, davacının ayıp nedeniyle uğradığı tüm zararları tazmin durumundadırlar. davalıların buradaki sorumluluğu müteselsildir....

            Sitesi C1-3 Blok D:29 numaralı bağımsız bölümü Mayıs 2008 tarihinde satın aldığını, konutun 04.01.2009 tarihinde teslim edildiğini, gerek teslim sırasında gerekse teslimden sonra kendi konutu ve ortak yerler ile ilgili ayıpların davalılara gerek kendisi gerekse de diğer kat malikleri tarafından bildirildiğini, ayrıca proje kapsamında müşterilere vaat edilen taahhütlerin yerine getirilmediğini, eksik ve ayıplı işler bulunduğunu ileri sürerek ağır kusur ve hile ile gizlenen ve taşınmazda değer kaybına sebep olan ayıp ve eksiklikler nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL maddi tazminat ile manevi tazminat olarak 1.000.00.TL' nın davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece, davalı ......

              Dava, araçtaki gizli ayıp iddiası nedeniyle, aracın yenisi ile değiştirilmesi veya sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talebiyle birlikte manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili araç satıcısı ve ithalatçısı olan şirketlere karşı açtığı davada, araçtaki gizli ayıp nedeniyle aracın misli ile değiştirilmesini, olmadığı takdirde de sözleşmeden dönme ve bedel iadesi talep etmiş, ilave olarak da manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı şirketler vekilleri ise ayrı ayrı sundukları cevap dilekçeleri ile, ayıp iddialarını kabul etmediklerini, talebin zamanaşımına uğradığını, araçtaki ayıp nedeniyle ithalatçı firmadan bedel iadesi talebinde bulunmanın mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir....

              MAHKEMESİ Dava; ayıplı olduğu iddia olunan sulama sisteminin bedelinin davalıdan tahsili, bu mümkün olmaz ise bedelden ayıp oranında indirim yapılması ve ayıp nedeniyle tazminat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre inceleme görevi ... ....... Dairesinindir. Bu itibarla dosyanın gerekli inceleme yapılmak üzere ... ....... Dairesine gönderilmesine, 03.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                Söz konusu sosyal tesislerin yapılmamış olması, alıcının satın alma kararını etkileyen, taşınmazın değerini azaltan bir husus olup, edimin ifasındaki bu yöne ilişkin eksiklik nedeniyle satıcının alıcıya karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece, bu sosyal tesislerin yapılmamış olması “açık ayıp” olarak nitelendirilmiş ise de, dava konusu olayda 4077 sayılı yasada düzenlenen “ayıplı ifa” değil “eksik ifa” söz konusudur. Ayrıca, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda; davacı alıcı tarafından açıkça konut durum tespit – teslim formunda belirtilen ayıpların, açık yada gizli ayıp olup olmadığı, bu ayıpların giderilmiş olup olmadığı, dava dilekçesinde belirtilen ayıpların niteliğinin ne olduğu, “açık ayıp” ve “gizli ayıp” yönünden yasal süresi içinde ayıp ihbarından bulunulup bulunulmadığı hususlarına yeterince yer verilmediği ve değer düşüklüğü hesabında denetime esas olmayacak şekilde nasafet indirimi uygulandığı anlaşılmaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu