davalı erkeğin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir. 3-Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2)....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 49 ve 58. maddeleri kapsamında, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme eylemine dayalı açılan manevi tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından ayrı ayrı istinaf edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebeplerinin incelenmesinde; Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 49 ve TBK 58. maddesi gereğince kişisel değerlere saldırı halinde manevi tazminata hükmedilmesi için; Kişilik haklarına saldırının bulunması, saldırının hukuka aykırı olması, kişinin haksız olan eylemden dolayı manevi zarara uğramış olması gerekir. Bu üç şartın bir arada olması halinde kişinin kişilik haklarına haksız saldırı nedeniyle manevi tazminat sorumluluğu doğabilecektir....
TMK.nun 24.maddesi "Hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırılan kimse hakimden saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir. Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına her türlü saldırı hukuka aykırıdır." Manevi tazminata hükmedilirken şahsiyet haklarına hukuka aykırı şekilde bir saldırının varlığı aranmalıdır. Burada kişinin bedensel ve ruhsal ve sosyal bireyliğinin korunması söz konusudur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar ...Turizm İşletmeleri A.Ş. ve diğerleri vekili Avukat Avukat ... tarafından, davalılar Beyaz İletişim A.Ş.(...) ve ... aleyhine 21/08/2014 gününde verilen dilekçe ile yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü. Dava, yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat ve hükmün yayınlanması istemine ilişkindir. Mahkemece, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin taleplerin ise reddine karar verilmiş; hüküm, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi koşullarının gerçekleşmediği nazara alınmadan kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır. c)Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır....
Ne var ki, dava konusu nedenden kaynaklanan ihlaller manevi tazmin yolu ile giderim kapsamında düşünülemez. Anılan madde hükmü ile yalnızca kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan zararların giderilmesi amaçlandığından malvarlığı zarara uğrayan kişi yararına Borçlar Kanununun 49.maddesi hükmüne göre manevi tazminata hükmedilmesi yasal olarak mümkün bulunmamaktadır. Manevi zarar,kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Objektif eksilmeden ise,sadece o kişi için değil;toplumdaki diğer bireylerin de aynı zarara(duruma)düşmeleri anlaşılmaktadır. Yasalar manevi tazminat verilebilecek olguları sınırlandırmıştır. Bunlar,kişinin ve ailenin onur ve saygınlığına yönelik suçlar(TCK 125 ),kişilik değerlerinin zedelenmesi (MK 24.md),isme saldırı(TMK 26.md),nişan bozulması (TMK 121 .md),evlenmenin feshi(TMK 174),babalığın benimsenmemesi(MK 286 ),bedensel zarar ve öldürme(BK 56 ) ile kişilik haklarının zedelenmesidir....
İş bu davadan önce davalının davacı aleyhine açtığı tehdit nedeniyle manevi tazminat davasında yerel mahkemece davalının yaşam güvenliği ve ruh bütünlüğünün davacı tarafından bozulduğu gerekçesiyle davacı aleyhine 3.500,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş, karar Yargıtay denetiminden geçerek onanmıştır. Tanık beyanlarından davalının davacıyı tehdit ettiği ve bu nedenle davacının davalı ile komşu olduğu taşınmazı satarak bulunduğu çevreden ayrılmak zorunda kaldığı anlaşılmıştır. Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Gerek öğretide, gerekse yargısal kararlarda kişisel değerlerin; fiziki, duygusal ve sosyal kişilik değerleri olarak belirlendiği kişinin toplum içindeki mesleki kimliği, şeref ve haysiyeti, özgürlüğü, vücut ve ruh bütünlüğü ve sağlığı, ırk , din ve vatandaşlık gibi bağları kapsadığı kabul edilmektedir....
Davacı, eski kayınvalidesi olan davalının, eski eşi ile müşterek çocuklarına ilişkin aile mahkemesi tarafından verilen görüşme kararına istinaden kayınvalidesinin evine çocuğunu almaya gittiğini, davalının kendisine ''dengesiz'' diyerek hakaret ettiğini, kullanılan ifadenin kişilik haklarına saldırı niteliği taşıdığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davalının söylemiş olduğu sözle davacının kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Dosya kapsamından, mahkemece tazminat verilmesine gerekçe sayılan ifade, davacının çocuğunu almaya haberli gelmesi amacı ile söylenmiş olup, değer yargısını içermektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da değer yargılarının kısıtlanamayacağına vurgu yapılmaktadır. Kullanılan sözün kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu kabul edilemez....
Davacı, resmi nikahlı eşinin davalı ile kendisini aldattığını, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesinin ve yaşadıkları çevrede eşi ile el ele gezmesinin kendisini toplum içinde küçük duruma düşürdüğünü, kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davacının iddialarının asılsız olduğunu, davacının eşinden geçimsizlikleri nedeni ile ayrıldığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, dosya arasındaki delillerden davacının eşi ile davalı arasında işçi işveren ilişkisi sınırlarını aşan şekilde bir ilişki olduğu anlaşılmakta olup alışveriş merkezinde el ele dolaşırken görüldükleri de anlaşıldığından davalının eyleminin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmesi nedeni ile istemin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir....
Türk Medeni Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden önceki Medeni Kanun'un değişik 24/a maddesi kişilik haklarının korunması davalarında hem davacı hem davalının ikametgahı mahkemelerinin yetkili olduğu, son fıkrasında ise maddi ve manevi tazminat istemlerinin kişilik haklarının korunması davası ile birlikte açıldığında davacının ikametgahı mahkemesinde görülebileceğini öngördüğü halde, yeni Türk Medeni Kanunu'nun 25/son maddesinde sadece kişilik haklarının korunması davalarında davacının ikametgahı mahkemesinde yetkili olduğunu öngörmüştür. TMK'nın 25. maddesinde kişilik haklarının korunması davaları BK'nın 49. maddesine dayanan kişilik haklarına tecavüz nedeniyle manevi tazminat davalarından ayrıca düzenlenmiş ve bu konuda sadece kişilik haklarının korunması davalarındaki yetki ile ilgili düzenleme yapılmıştır. Bu durumda, somut olayda sadece kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmiş olması karşısında, TMK'nın 25/son maddesinin bu davada uygulama yeri yoktur....