Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sorun, kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken, kişilerin zarar görmesi halinde, zarar görenin kamu görevlisinin şahsına karşı açtığı davada, kamu görevlisinin hizmet kusurundan ayrılabilen kişisel kast ve kusurunun araştırılmasına gerek olup olmadığı ve netice itibariyle davanın esastan mı yoksa husumetten mi reddine veya kabulüne karar verileceği ve bu konuda yorum yolu ile sonuca ulaşmanın ve uygulama yapmanın mümkün olup olmadığına ilişkindir. Bu durumda, kamu görevlisinin görevini yaparken kusurlu davranışta bulunmasının hizmet kusuru mu yoksa hizmetten ayrılabilen kişisel kusuru mu olacağının tespiti gerekmektedir. Kamu kurumları kamu hizmeti yaparlar. Ancak kamu kurumları tüzel kişilik olduklarından ve bu kişilik maddi değil soyut bir kişilik olduğundan, kamu hizmetini bizzat yerine getiremezler. Kamu hizmeti, gerçek kişi konumunda olan kamu görevlileri ve bunların kullandıkları araç ve gereçlerle yerine getirilir....

    İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 19/10/2020 tarih ve E:2018/3981, K:2020/3947 sayılı, İdare Mahkemesi kararının maddi tazminat istemlerinin davalı Hatay Valiliği yönünden süre aşımı nedeniyle reddine, davalı İçişleri Bakanlığı yönünden ise esastan reddine, manevi tazminat istemlerinin, davalı Hatay Valiliği yönünden esastan reddine, davalı kardeş için İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısımlarının onanması, manevi tazminat istemlerinin anne ve baba için İçişleri Bakanlığı yönünden kabulüne ilişkin kısmının ise bozulması yolunda verilen kararına uyularak, bozulan kısım yönünden yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulü ile anne … ve baba … için ayrı ayrı 40.000,00 TL olmak üzere toplam 80.000,00 TL manevi tazminatın davalı İçişleri Bakanlığınca davacılara ödenmesi, anne ve baba için talep edilen manevi tazminatın fazlaya ilişkin kısmının ise reddi yolunda verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın davacılar ve davalı İçişleri Bakanlığınca aleyhlerine olan...

      Mahkemece toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda söz konusu cep telefonunun yenisi ile değiştirildiği gerekçesiyle maddi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talebi hakkında ise davacının kendisine ait kişisel bilgileri imzalanan teknik form gereğince kendisinin yedeklemesi gerektiğini, bu nedenle kendi kusurundan dolayı hak iddia edemeyeceği, bu tür kayıpların kişide elem ve ızdıraba yol açamayacağı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 07.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

        Davalı ...Ş. vekili; ZMMS sınırlarını aşan tazminattan poliçe limitleri ile sınırlı sorumlu olduklarını, gerçek zararın tespit edilmesi gerektiğini ve manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı Dernek vekili; kazanın müteveffanın kusurundan dolayı meydana geldiğini, müteveffanın gelirinin iddia edildiği gibi yüksek olmadığını ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Mahkemece, davacıların maddi tazminat davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın, davacılar ..., ... ve ...'...

          İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davanın reddi yolunda verilen kararın, Danıştay (Kapatılan) Onbeşinci Dairesinin 19/04/2018 tarih ve E:2014/1526, K:2018/3910 sayılı kararı ile maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının onanması, manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının bozulması üzerine bozma kararına uyularak, Mahkemenin 20/09/2019 ve 07/11/2019 tarihli ara kararlarıyla davalı idareden, davacıya enjeksiyonun sonuçlarının ve olası komplikasyonlarının anlatıldığına ve davacının bu işleme rıza gösterdiğine dair yazılı ve imzalı aydınlatılmış onamının alınıp alınmadığının sorulduğu, ancak ara kararlara davalı idarece herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, bu haliyle yazılı ve imzalı aydınlatılmış bir onamın somut olayda mevcut olmadığının anlaşıldığı, davacının yaşadığı elem ve ızdırap hali dikkate alınarak 15.000,00 TL manevi tazminatın davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü...

            Kamu tüzel kişilerinin yasalar tarafından kendilerine verilen görev ve yetkileri kullanması sırasında oluşan zararlar niteliği itibariyle hizmet kusurundan kaynaklanan zararlar olup, bu zararların tazmini amacıyla anılan idarelere karşı hizmet kusurlarına dayalı olarak İdari Yargılama Usulü Hakkındaki Kanun’un 2. maddesi hükmü uyarınca idari yargı yerinde tam yargı davası ikame edilmesi gerekmektedir. O halde mahkemece, hizmet kusuruna dayanılarak açılan bu davada adli yargının yargı yolu bakımından görevsiz bulunması nedeniyle dava dilekçesinin yargı yolu caiz olmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine hükmedilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek yazılı olduğu biçimde karar verilmesi yerinde görülmemiştir 2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir....

              İdare Mahkemesince; idarenin tazminat ödemekle yükümlü tutulabilmesi için ilgililerin gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi kesin bir zararının olması gerektiği, ileriye yönelik ve varsayımlara dayalı olarak tazminata hükmedilmesine imkan bulunmadığı açık olduğundan, davacının maddi tazminat isteminin bu nedenle karşılanmasına imkan bulunmadığı, manevi tazminat istemine gelince; davacının çeşitli hastanelerden alınmış sağlık kurulu raporlarında, işitme kaybı olduğu ve Polis Meslek Yüksekokulu öğrencisi olamayacağının belirtilmesi üzerine Polis Meslek Yüksekokulundan ilişiğinin kesildiği, davacının okulla ilişiğinin kesilmesinden dolayı bir elem ve üzüntü duyduğu tartışmasız ise de; okulla ilişiğinin kesilmesine kadar olan süreçteki gelişmeler karşısında; idarenin ağır hizmet kusurundan, davacının elem ve üzüntüsünün de idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından söz edilemeyeceği gibi yargı kararı ile her iptal edilen işlemde idarenin hizmet kusurunun varlığının ve buna bağlı olarak da tazminat...

                İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, davalı araç sürücüsünün tali, yaya konumundaki davacının ise asli kusurlu olduğu kabul edilerek maddi tazminat davasının kısmen kabulüne, 1.788,43 TL geçici iş göremezlik ve 146.036,20 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 147.824,62 TL maddi tazminatın kararda belirtilen yasal faiz başlangıç tarihlerinden itibaren davalılardan müştereken ve müteselsilen; manevi tazminat davasının ise kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketi dışında kalan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalılar ... ......

                  Mahkemece; toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın maddi tazminat yönünden kısmen kabulü ile; 46.613,48 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, davanın manevitazminat yönünden kısmen kabulü ile davacının maluliyet oranı tarafların sosyal, ekonomik, kusur durumu, olayın özellikleri ve hakkaniyet ilkesi gereği 3.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/11/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar ... ve ... dan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, ......

                    KARŞI OY YAZISI Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan gerçek kişi davalıların salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle dairemiz kararının (2) nolu bendine katılmıyorum. 23/12/2013...

                      UYAP Entegrasyonu