Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İşverenin, 506 sayılı Kanunun 10'uncu maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlanın belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 15.03.1995 t., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta ve ../......

    Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 295 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan rücuya dayalı bedel isteğine ilişkindir. Bağışlamadan dönme, bağışlayanın tek taraflı, bağışlanana varması gerekli bir beyanıyla bağışlamayı geriye yürürlü olarak ortadan kaldırmasıdır. Dönme hakkı, bir hukuksal ilişkiye son veren yenilik doğurucu haklardandır. Ne var ki bağışlayan, ancak TBK 295. maddedeki koşullardan birinin varlığı halinde bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir. Somut olaya ilişkin dosya içeriğinde, davalı bağışlanan davacı bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlediği ya da davacı bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı yolunda bir kanıt bulunmadığından bağıştan rücu koşullarının olayda gerçekleştiği kabul edilemez....

      Davacının düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın bağıştan rücu nedeniyle Borçlar Kanunu'ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir....

        Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında düğün için organizasyon sözleşmesi yapıldığını, bu sözleşme gereğince 32.500 TL ödenmesi gerekirken davacıların 28.000,00 TL ödediklerinin aşikar olduğunu, kendi edimini tam olarak yerine getirmeyen davcıların maddi ve manevi tazminat isteme haklarının da bulunmadığını, mahkemenin vermiş olduğu kararın hukuken yerinde olmadığını, mahkemenin fotoğraf ve video çekim ücreti olarak belirlenen ücret bedeli 1.500,00 TL ve gelin ve damat masasının hazırlanmaması, gelin- damat odasında ve düğün merasimi sonrasında davacı misafirlere ikram yapılmaması sebebiyle 500,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminata hükmettiğini ancak dosyada mevcut sözleşme gereğince düğündeki fotoğraf ve video çekimlerinin As fotoğraf stüdyosu- Nedim Karakaya tarafından yapıldığından davanın bu şahsa ihbar edilmesine yönelik taleplerinin reddedildiğini, maddi tazminat hükmünün yerinde olmadığını, yapılan sözleşmede 1.500,00 TL'nin As fotoğraf stüdyosu...

        'e dayalı olduğunu bildirdiği, kadının maddi tazminat sebebini iki kez değiştirmesinin hukuka aykırı olduğunu, maddi tazminat talebinin reddinin gerektiğini, ayrıca vazgeçilen talep nedeniyle lehlerine vekalet ücreti verilmesi gerektiğini, erkeğe yüklenen kusurların doğru olmadığını, tanık beyanlarının soyut ve belirsiz olduğunu, asıl kusurlu olanın kadın olduğunu, bu sebeple açmış oldukları davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek, istinaf yoluna başvurmuştur. GEREKÇE : Asıl ve Birleşen Dava; evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davası niteliğindedir. HMK.nun 355.maddesine göre; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır....

        Maddi olguyu tespit ederken, Borçlar Kanununun 53 üncü maddesi uyarınca (TBK madde 74.) hukuk hakimi, ceza davasında alınmış kusur raporu ile bağlı olmayıp, kesinleşmiş ceza ilamıyla saptanmış maddi olgularla bağlı olduğu dikkate alınmalı, 506 sayılı Yasa’nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporunun, rücu davasında bağlayıcı nitelikte değilse de güçlü delil niteliğinde bulunduğu hususu gözetilmelidir. Somut olayda, dava dışı işverenin işçilerini taşıyan servis otobüsünü kullanan davalı ...'in, ... yönünden gelip ... yönünde seyri sırasında, önünde aynı yönde giderken daha önceden meydana gelen bir kaza nedeni ile yol dışı kalan aracın römorkunu sağ şeride de taşacak şekilde çekme çalışmaları yapmakta olan davalı ...'...

          Davacı vekili, 26.08.2013 tarihli dilekçesi ile belirlenen değer üzerinden davasını ıslah ettiği gibi ayrıca talebini bağıştan rücu nedeniyle arsa bedelinin ödenmesi karşılığında tapu iptali ve tescile dönüştürmüştür....

            Davacıların talebi bağış koşulunun yerine getirilmediği iddiasına dayalı olup dava konusu taşınmazın imar nedeni ile rızaen terk edildiği, halen askeri güvenlik bölgesi içinde kaldığı, 1942 tarihli ifraz işleminden sonra kadastro tespiti gördüğü, yeni parsel oluştuğu dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmadığı gibi davanın bağıştan rucü hukuksal nedenine dayalı olarak açıldığının kabulü halinde de, devir tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK'nın 246. maddesinde mirasçıların bağıştan rucü haklarının bulunmadığı kabul edilmiştir. (Yargıtay 1. H.D. 2021/6826 E. 6926K....

            ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği masraf (pul) yokluğundan reddedilip, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili isteğine ilişkin olup, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 132 ada 74 parsel sayılı taşınmazın 10.6.1997 tarihinde, davacı ... tarafından sembolik bedelle Yatılı Bölge Okulu yapılmak şartıyla davalı Hazineye temlik edildiği, bu haliyle anılan temlikin koşullu bağış niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır. Ne var ki, davacı ...'nin, Yatılı Bölge Okulunun başka bir taşınmaz üzerine yapılması nedeniyle bağış koşulunun gerçekleşmesinin mümkün olmadığını ileri sürerek taşınmazın iade edilmesine yönelik 6.1.2005 tarihli talebinin reddine ilişkin ... Deftardarlığı Milli Emlak Müdürlüğünün 26.2.2005 tarihli cevabi yazısının, ......

              Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı kararı ile 26.maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkının, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı, ya da, hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olması karşısında; davalı işverenin gelirler yönünden tazmin sorumluluğunun ilk peşin sermaye değerli gelir üzerinden belirlenmesi yönündeki mahkeme yaklaşımı yerinde bulunmakta ise de; hak sahibi Songül Sağlam'a bağlanan gelirin 28.391,64 +321,91 = 28.713,55 olduğu anlaşılmakta olup, Mahkemece bu miktarın maddi hataya dayalı olarak 23.713, 20 TL olarak alınması neticesi eksik rücu alacağına hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir....

                UYAP Entegrasyonu