"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davada ... 2.Asliye Hukuk ve ... 9.Asliye Ticaret Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: - K A R A R - Dava, Türk Borçlar Kanunun 296. maddesi uyarınca bağıştan rücu istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce, davacı, çeklere ilişkin ifanın kaldırılmasını, 6098 Sayılı TBK.nun 296. maddesine istinaden talep etmiş ise de, davaya konu yapılan çeklerin de içerisinde bulunduğu kıymetli evraka ilişkin düzenlemeler, 6102 Sayılı TTK.'nun 3. kitabı içinde, 645 v.d. maddelerinde düzenlenmiş olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir....
TBK. nin 297. maddesine göre bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde bağıştan dönme (rücu) hakkının kullanılıp kullanılmadığının araştırılması da zorunludur. Öte yandan BK'nin borçlunun temerrüdüne ilişkin genel hükümleri; koşullu veya mükellefiyetli bağışlarda da gözden uzak tutulmamalı, BK. nin 107. (TBK. nin 124.) maddede sayılan özel haller dışında, sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi için mütemerrit duruma düşen bağışlanana işin özelliğine ve hayatın olağan akışına uygun bir süre tanınmalıdır. Somut olayda, davacıların miras bırakanının ölüm tarihi ve bağışlama tarihi nazara alındığında uygulanacak hüküm Borçlar Kanunu'nun 246. maddesidir. Buna göre mirasbırakanın sağlığında kullanmadığı bağıştan rücu hakkının mirasçılarına geçmesi söz konusu değildir. Hâl böyle olunca, davanın mirascıların dava açma haklarının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir....
Cevap, karşı dava ve birleşen dosya dava dilekçesi: Davalılar vekili cevap, karşı dava ve birleşen dosya dava dilekçesinde özetle; 100 gram altının davacı tarafından beraberinde götürüldüğünü, ev eşyalarının davalı Kudret'te kaldığını, davacının güven sarsıcı davranışları nedeni ile boşanmanın gerçekleştiğini, bağıştan rücu ettiklerini belirterek davacının davasının reddi ile bağıştan rücu taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; 1- Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından mahkememiz dosyasında açılan karşı davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, 2- Davalı/birleşen dosya davacısı tarafından Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/272 esas sayılı dosyasında açılan ve görevsizlik kararı sonrasında Konya 1....
manevi tazminat talep ettiği görülmüştür....
Davacının düğün merasiminde davalı kadına takılan ziynet eşyalarına ilişkin alacak talepleri yönünden yukarıdaki açıklamalar da gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlığın bağıştan rücu nedeniyle Borçlar Kanunu'ndan kaynaklandığı ve bu talepler yönünden görevli mahkemenin ise Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kuşkusuzdur. Görev kamu düzenine ilişkindir....
hem kendi üzerine düşen hem de davalı üzerine düşen ortak hayatı kurmak için yapılan giderleri karşıladığını, maddi olarak ta yıprandığını, davalıya takılan ziynet eşyalarının da iade edilmediğini, kurulan müşterek konuttaki eşyaların kullanılmadığını, düğünden önce nikah yapılsa da örf ve adetler gereği düğün merasimi olacağı tarihe kadar tarafların aileleri ile birlikte yaşamaya devam ettiklerini belirterek evlilik birliğinin bu şekilde kurulamaması nedeniyle tarafların boşanmalarına, talepleri gibi yasal faizi ile birlikte 100 bin TL maddi ve 100 bin TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereğince, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 26. maddesidir. 506 sayılı Yasa'nın 26. maddesinde düzenlenmiş bulunan rücu davaları, sigortalının yada hak sahiplerinin alacağından bağımsız, kanundan doğan basit rücu hakkına dayalı olup; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi raporuyla ulaşılan sonuçlar, rücu davasında bağlayıcı nitelikte bulunmamakta; 506 sayılı Yasanın 26. maddesi çerçevesinde, işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden, ayrıntılı irdeleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 74. (818 sayılı Borçlar Kanunu 53.) maddesi hükmü gereğince, hukuk hakimi kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki maddi olgu ile bağlıdır....
İşverenin, 506 sayılı Kanunun 10'uncu maddesine dayalı tazmin sorumluluğunun sınırlanın belirlenmesi konusuna çözüm getiren, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun, 15.03.1995 t., 1994/800 E., 1995/166 K. sayılı ilamında “...Hal böyle olunca mahkemece yapılacak iş, hak sahiplerinin işverenden isteyebileceği tazminat (tavan) miktarını önce kusur durumunu hiç gözetmeksizin belirlemek ve belirlenen tazminat miktarını geçmemek üzere davalının olaydaki kusursuzluğu dikkate alınarak Borçlar Kanununun 43 ve 44. maddeleri uygulanarak varılacak sonuç uyarınca rücu alacağına hükmetme...” gereği öngörülmüş olup; işverenin sorumluluk sınırlarının belirlenmesinde, kendisinin kusurlu olup olmaması etkili bulunmakta ve ../......
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 295 ve devamı maddeleri gereğince bağıştan rücuya dayalı bedel isteğine ilişkindir. Bağışlamadan dönme, bağışlayanın tek taraflı, bağışlanana varması gerekli bir beyanıyla bağışlamayı geriye yürürlü olarak ortadan kaldırmasıdır. Dönme hakkı, bir hukuksal ilişkiye son veren yenilik doğurucu haklardandır. Ne var ki bağışlayan, ancak TBK 295. maddedeki koşullardan birinin varlığı halinde bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir. Somut olaya ilişkin dosya içeriğinde, davalı bağışlanan davacı bağışlayana veya yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlediği ya da davacı bağışlayana veya onun ailesinden bir kimseye karşı kanundan doğan yükümlülüklerine önemli ölçüde aykırı davrandığı yolunda bir kanıt bulunmadığından bağıştan rücu koşullarının olayda gerçekleştiği kabul edilemez....
Vilayeti Tüzelkişiliğine bağış suretiyle devrettiği, taraflar arasında yapılan bila tarihli protokol ile anılan devrin taşınmazda ilkokul yapılması şartıyla yapıldığının belirtildiği, mirasbırakan ...'nin 24.04.2004 tarihinde öldüğü ve geriye davacı çocukları ..., ... ile kendisinden evvel ölen oğlu ... ... olan torunları davacılar ... ve ... kaldıkları, davacıların bağış şartının yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteği ile 02.06.2011 tarihinde eldeki davayı açtıkları anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, bağıştan rücu, bağışlayandan, bağışlanana varması gerekli tek taraflı bir beyanı ile bağışlamanın geriye etkili olarak ortadan kaldırılmasıdır. Rücu hakkı, bir hukuki ilişkiye son veren yenilik doğurucu ve şahsa sıkı suretle bağlı olup bağışlananın durumunun ilelebet belirsizlik içinde bulunmaması için de yasa koyucu tarafından haklı olarak bir süre ile kısıtlanmıştır....