Mahkemece alınan bilirkişi heyet raporunda, davalı şirketin kar dağıtımı konusunda aldığı olumlu yada olumsuz genel kurul kararı bulunmadığı belirtilmiştir. Limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olması, kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermeyecektir. Şirket ortaklarına kâr payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kâr payı dağıtılması yönünde ortaklar kurulunca bir kararın alınması gerekmektedir.Davalı şirketin genel kurulunca kâr'ın dağıtılmasına karar verildiği taktirde bu kar payı muaccel olur ve ortağın oluşan bu kar payı alacağı için talep ve dava hakkı doğar. Somut uyuşmazlıkta, kâr payı dağıtımına yönelik ortaklar kurulu kararının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu yönde alınmış bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesi mümkün değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/1864 Esas- 2019/3511 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 11....
un şirketin münferit yetkili müdürü olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde şirketin kötü yönetildiği iddiası ile birlikte, yüksek kar elde ettiği ancak kar payı dağıtmadığı iddiasında bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilanço, mizan ve vergi kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında, şirketin nakit ihtiyacı içerisinde olduğu, bu nedenle kredi kullandığı, satılan makineler nedeniyle bir kayba uğramadığı, bu hususların sorumluluk davasında ileri sürülebileceği, kar elde etmiş ise de likit kaynağa sahip olmaması sebebiyle kar payı dağıtamadığı, ayrıca kar payı dağıtılması yönünde alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı, öz varlığını koruduğu ve ticari faaliyetlerine devam ettiği tespit edilmiş olup, davalı tarafından davacı ...'ün 13.10.2008 tarihinden önce, şirketin müdürlüğünü yaptığı sırada şirketi zarara uğrattığından bahisle İstanbul 29....
Davalı şirketin gayrifaal olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğu ve bu nedenlerle davacıya herhangi bir kâr payı ve ayrılma akçesi ödenemeyeceği tespit edilmiştir. Diğer taraftan TTK 616/1-e maddesi gereğince kar payı dağıtılmasında yetkili organ olan genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan kâr payı dağıtılması da mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece sermaye payı ve kâr payı ödenmesine yönelik talep bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Davacının 14/12/2011 ve 25/03/2013 tarihli olağan genel kurul toplantılarında şirketin yönetim kurulu başkanı seçildiği ve bu görevinden 09/04/2014 tarihinde istifa ettiği ve davacının yönetim kurulu başkanı olduğu 2012 yılını şirketin karlı olarak kapattığı, diğer yandan davacının yönetim kurulu başkanı olduğu 2013 yılını ise şirketin zararla kapattığı, bu yıllarda şirketin mali yönetiminden diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte bizzat davacının da sorumlu olduğu, dolayısıyla davalı şirketin 2013 yılında zarar etmesinin davacının fesih talebi bakımından haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yine, davalı şirket genel kurulunun 2015 yılında kar payı dağıtımı kararı aldığı ve davacıya 2015 yılında kar payı ödemesinin yapılmış olduğu, kar dağıtımı yapılıp yapılmaması açısından da davacının fesih talebini haklı kılan sebeplerin bulunmadığı kanaatine varılmıştır....
Şti. ve ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Dava, mülga 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesi uyarınca limited şirket ortağının şahsi borcu nedeniyle davacı alacaklının davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, davacı taraf, davalı limited şirketlerin ortağı olan davalı ... hakkında başlattıkları icra takibi sonucu pay haczi yaptırdıklarını ve borcun ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi isteminde bulunmuş, mahkemece TTK'nın 522.madesindeki koşulların oluştuğu sonucuna varılarak davanın kabulü ile davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, bu karar da Dairenize ait 24.03.2014 tarihli ilam ile onanmıştır....
usulsüz şekilde sarf edildiğini, Yargıtay kararları gereği ortağın iş yerine sokulmamasının, kilitlerin değiştirilmesinin şirket hesap ve belgelerinin gizlenmesinin şirketin feshi için haklı neden oluşturduğunu, müvekkilinin bilgi almasının ve inceleme hakkının sürekli engellendiğini, şirket genel kurul toplantısının yapılmamasının, şirket paralarının başka şirketlere veya kişilere kaydırılmasının, limited şirketlerde kişisel ilişkilerin güven ve ortak amaç doğrultusunda olması gerektiğini aksi halde haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshi koşullarının oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ancak fesih yerine müvekkilinin ortaklıktan çıkma payının gerçek karşılığının müvekkiline ödenmesine ve müvekkilinin şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesinin mahkemenin takdirinde olduğundan bahisle şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalının mahrum kalınan kar payı alacağı istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; limited şirketlerde de kar payı hakkının alacak hakkına dönüşebilmesi için, kar dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerektiği, ancak böyle bir karardan sonra kar payının ortak bakımından limited şirkete karşı ileri sürülebilecek bağımsız bir alacak hakkına dönüşeceği, davalının pay sahibi sıfatını yitirdiği için, paya bağlı bu hakkın artık ileri sürülemeyeceği, dosya kapsamı itibariyle davacı şirketin kar payı dağıtımına ilişkin bir kararına da rastlanmadığı, dolayısıyla bu durumda davalının kar payı alacağından bahsedilemeyeceği ve davalının davacı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir....
2015 ve 2018 yıllarına ait kar payı alacağı olmadığından bu talebin ve davacının, Davalı A.Ş.'...
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı ortağın limited şirket ortaklığından çıkarılmasına, olmadığı takdirde şirketin TTK'nın 636.maddesi uyarınca haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davalı şirket iki ortaklı limited şirket olup, davacı ve davalı ortak davalı şirketin eşit paylı ortaklarıdırlar. Eldeki davada HMK'nın 111. maddesine göre, terditli olarak, davalı ortağı şirket ortaklığından çıkarılması, olmadığı takdirde şirketin feshi ve tasfiyesi talep edilmiştir. Yargıtay 11.HD'nin 08.02.2016 tarih ve 2016/24-1120 E....
sahip olmadığı anlaşılmış olup, mevcut faaliyetsizliği her geçen gün zarara yol açan şirketin devamında bir fayda görülmediğinden TTK 530 ve 531 maddeleri uyarınca şirketin feshi koşullarının oluştuğu kanaatine varılarak açılan davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine karar vermek gerekmiş hüküm aşağıdaki şekilde tesis olunmuştur....