Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Sigorta Aracılık Hizmetleri Limited Şirketi'ndeki hissesinden elde edilen kar payına ilişkin olarak dava konusu şirketin kar edip etmediğinin, kar etmişse davalı eşe şirket kar payı (temettü=kazanç) ödenip ödenmediğinin, ödenmişse mevcut olup olmadığının ya da her hangi bir yatırıma dönüştürülüp dönüştürülmediğinin, kar payı ödemesi yapılmamışsa karın şirkete yatırım olarak kullanılıp kullanılmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan bilirkişi raporu hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....

    Davalı şirketin gayrifaal olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda şirketin borca batık olduğu ve bu nedenlerle davacıya herhangi bir kâr payı ve ayrılma akçesi ödenemeyeceği tespit edilmiştir. Diğer taraftan TTK 616/1-e maddesi gereğince kar payı dağıtılmasında yetkili organ olan genel kurulda kâr payı dağıtılmasına ilişkin herhangi bir karar alınmadan kâr payı dağıtılması da mümkün değildir. Bu itibarla mahkemece sermaye payı ve kâr payı ödenmesine yönelik talep bakımından davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir....

      un şirketin münferit yetkili müdürü olduğu, davacı tarafın dava dilekçesinde şirketin kötü yönetildiği iddiası ile birlikte, yüksek kar elde ettiği ancak kar payı dağıtmadığı iddiasında bulunduğu, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları ile bilanço, mizan ve vergi kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenen bilirkişi raporlarında, şirketin nakit ihtiyacı içerisinde olduğu, bu nedenle kredi kullandığı, satılan makineler nedeniyle bir kayba uğramadığı, bu hususların sorumluluk davasında ileri sürülebileceği, kar elde etmiş ise de likit kaynağa sahip olmaması sebebiyle kar payı dağıtamadığı, ayrıca kar payı dağıtılması yönünde alınmış bir genel kurul kararı bulunmadığı, öz varlığını koruduğu ve ticari faaliyetlerine devam ettiği tespit edilmiş olup, davalı tarafından davacı ...'ün 13.10.2008 tarihinden önce, şirketin müdürlüğünü yaptığı sırada şirketi zarara uğrattığından bahisle İstanbul 29....

        Davalının mahrum kalınan kar payı alacağı istemi yönünden yapılan değerlendirmede ise; limited şirketlerde de kar payı hakkının alacak hakkına dönüşebilmesi için, kar dağıtımı konusunda genel kurulun karar vermesi gerektiği, ancak böyle bir karardan sonra kar payının ortak bakımından limited şirkete karşı ileri sürülebilecek bağımsız bir alacak hakkına dönüşeceği, davalının pay sahibi sıfatını yitirdiği için, paya bağlı bu hakkın artık ileri sürülemeyeceği, dosya kapsamı itibariyle davacı şirketin kar payı dağıtımına ilişkin bir kararına da rastlanmadığı, dolayısıyla bu durumda davalının kar payı alacağından bahsedilemeyeceği ve davalının davacı şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle davanın kabulü yönünde karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Davalının takipte kötü niyetli olduğunu ispat yükü; davacının (borçlunun) üzerindedir....

          Şti. ve ... vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer karar düzeltme itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Dava, mülga 6762 sayılı TTK'nın 522. maddesi uyarınca limited şirket ortağının şahsi borcu nedeniyle davacı alacaklının davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, davacı taraf, davalı limited şirketlerin ortağı olan davalı ... hakkında başlattıkları icra takibi sonucu pay haczi yaptırdıklarını ve borcun ödenmediğini ileri sürerek, davalı şirketin fesih ve tasfiyesi isteminde bulunmuş, mahkemece TTK'nın 522.madesindeki koşulların oluştuğu sonucuna varılarak davanın kabulü ile davalı şirketlerin fesih ve tasfiyesine karar verilmiş, bu karar da Dairenize ait 24.03.2014 tarihli ilam ile onanmıştır....

            Davacının 14/12/2011 ve 25/03/2013 tarihli olağan genel kurul toplantılarında şirketin yönetim kurulu başkanı seçildiği ve bu görevinden 09/04/2014 tarihinde istifa ettiği ve davacının yönetim kurulu başkanı olduğu 2012 yılını şirketin karlı olarak kapattığı, diğer yandan davacının yönetim kurulu başkanı olduğu 2013 yılını ise şirketin zararla kapattığı, bu yıllarda şirketin mali yönetiminden diğer yönetim kurulu üyeleri ile birlikte bizzat davacının da sorumlu olduğu, dolayısıyla davalı şirketin 2013 yılında zarar etmesinin davacının fesih talebi bakımından haklı sebep olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Yine, davalı şirket genel kurulunun 2015 yılında kar payı dağıtımı kararı aldığı ve davacıya 2015 yılında kar payı ödemesinin yapılmış olduğu, kar dağıtımı yapılıp yapılmaması açısından da davacının fesih talebini haklı kılan sebeplerin bulunmadığı kanaatine varılmıştır....

              usulsüz şekilde sarf edildiğini, Yargıtay kararları gereği ortağın iş yerine sokulmamasının, kilitlerin değiştirilmesinin şirket hesap ve belgelerinin gizlenmesinin şirketin feshi için haklı neden oluşturduğunu, müvekkilinin bilgi almasının ve inceleme hakkının sürekli engellendiğini, şirket genel kurul toplantısının yapılmamasının, şirket paralarının başka şirketlere veya kişilere kaydırılmasının, limited şirketlerde kişisel ilişkilerin güven ve ortak amaç doğrultusunda olması gerektiğini aksi halde haklı sebeplerin varlığı nedeniyle davalı şirketin feshi koşullarının oluştuğunu, tüm bu nedenlerle davalı şirketin haklı nedenlerle fesih ve tasfiyesine ancak fesih yerine müvekkilinin ortaklıktan çıkma payının gerçek karşılığının müvekkiline ödenmesine ve müvekkilinin şirketin ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesinin mahkemenin takdirinde olduğundan bahisle şirketin feshine ve tasfiyesine karar verilmesini talep etmiştir....

                Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada davacı tarafça, limited şirketlerde şirketin kâr elde etmiş olmasının kendiliğinden limited şirket ortağına kâr payı talep etme yetkisi vermeyeceği, kâr payı dağıtılabilmesi için, öncelikle ortaklara kâr payı dağıtılması yönünde ortaklar kurulunca bir kararın alınması gerektiği, somut olayda kâr payı dağıtımına yönelik ortaklar kurulu kararı bulunmadığı, bu yönde alınmış bir karar olmadan mahkemenin ortaklar kurulu yerine geçerek ortağa kâr payı vermesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davacı ve karşı davacının şirketin tasfiyesine yönelik davasının kabulü ile, Başak Diyaliz Sağlık Hizmetleri Limited Şirketinin tasfiyesine, tasfiye memuru olarak Gaziantep 13....

                  Dava, taraflar arasında adi ortaklık olup olmadığı, varsa ne şekilde oluştuğu, tarafların karşılıklı edimlerini yerine getirip getirmedikleri, adi ortaklığın fesih ve tasfiye şartları ile davacının tasfiye sonucu alacağa hak kazanıp kazanmayacağına ilişkindir. Dosya kapsamına göre; davacı --- arasındaki adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi davasında tarafların tacir olmadığı ve bu hususun dosyada mübrez ---yazısı ile sabit oyduğu bu nedenle nispi ticari dava sayılamayacağı gibi adi ortaklığın tasfiyesi Borçlar Kanunu hükümlerine göre yapılacağından mutlak ticari dava niteliğinde de olmadığı anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir....

                    , davalı şirketin fesih ve tasfiyesi için gerekli yasal şartların oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu