Somut olayda Konya 9.İcra Müdürlüğü'nün 2018/4608 Esas sayılı icra takip dosyasında, davalı tarafından icra takibine konu edilen kredi sözleşmesinin ticari kredi sözleşmesi olduğu, icra dosyasında kredi sözleşmesinin tüm sayfalarının bulunmadığı, mahkemece davalı banka genel müdürlüğüne müzekkere yazılarak dava dilekçesi eklenmek suretiyle, davaya konu genel kredi sözleşmesine ilişkin tüm belge ve kayıtların bir örneğinin gönderilmesinin istendiği, davalı bankanın Ermenek/Karaman Şubesi tarafından davacıların müteselsil kefil olarak imzalarının bulunduğu 04/12/2012 tarihli ''Genel Tarımsal Krediler Sözleşmesi'' başlıklı tarımsal kredi sözleşmesinin bir örneğinin gönderildiği, gönderilen sözleşme suretinin takibe konu edilen ticari kredi sözleşmesi olmadığı görülmüştür....
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, asıl borçlu ile davacı banka arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin limitinin artırılmasına ilişkin sözleşmeye davalının kefil olarak imza attığı, sözleşmenin 70.maddesi uyarınca davalı kefilin, bu sözleşmeden veya başkaca sözleşmelerden doğan borçlardan sorumlu olduğu, takibe konu kredili mevduat hesabından kaynaklı borcun davalı kefilin kefalet limiti içinde kaldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, takibin 5.739,29 TL asıl olmak üzere toplam 6.283,77 TL üzerinden devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin limit artırımını kefil sıfatıyla imzalamıştır. Dava konusu borcun taksitli ticari krediden kaynaklanmadığı tespit edilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2001/37054 esas sayılı icra takip dosyasının aslının ve bu takibe dayanak kredi sözleşmesinin ya da sözleşmelerinin tüm sayfalarını havi, arkalı-önlü, onaylı fotokopilerinin eklenerek, (3) Dava dilekçesinde bahsi geçen 16/02/2000 tarihli genel kredi sözleşmesinin tüm sayfalarını havi arkalı önlü onaylı fotokopisinin eklenerek, (4) Davalı ... vekili tarafından verilen delil dilekçesinde bahsi geçen 2001/37055 esas sayılı takip dosyasının aslının eklenerek, Dava dosyasının temyiz incelemesine birlikte gönderilmesi için yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
-TL’lik kefalet borcuna faiz işletilebileceği, davalının itirazı haksız olduğundan kefalet limiti dikkate alınarak asıl davanın kabulüne, takibin, davalının kefalet limiti olan 50.000 TL ile sınırlı olmak üzere, 50.000 TL'ye takip tarihinden itibaren takip talebindeki faiz oranı uygulanmak suretiyle takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine, birleşen davada davacı ... asıl davanın dayanağı olan kredi sözleşmesindeki kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu iddiasıyla dava açmış ise de, söz konusu iddianın asıl davada kredi sözleşmesinin kefili olan davalı ... tarafından ileri sürüldüğü ve davacının kredi sözleşmesinin tarafı olmadığı gerekçesiyle birleşen davanın husumet yokluğundan reddine verilmiş, hüküm asıl davalı ... vekili ve birleşen davacı ... vekili tarafından tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen menfi tespit davasına ilişkin...
Davacı, murisi eşi ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesi gereğince sigorta yapılması hususunda yetki ve sigorta bedelinin tahsili için hesaptan para çekme yetkisi verildiğini, iki yıl murisin hesabından sigorta bedeli tahsil edilerek sigorta işlemi gerçekleştirilmesine rağmen murisin vefat ettiği yıl sigorta işlemi yenilenmediği gibi bilgilendirme de yapılmadığını ileri sürerek murisin davalı bankadan kullandığı kredi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, sigorta sözleşmesinin davacının murisi ile dava dışı ... Hayat Emeklilik A.Ş. arasında imzalandığını, bankanın sigorta sözleşmesinin tarafı olmaması nedeniyle husumet yöneltilemeyeceğine yönelik savunma yaparak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davacının sigorta sözleşmesinin yenilenmediği iddiasını dava dışı ... Hayat Emeklilik A.Ş.’ne yöneltmesi gerektiği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davacının açtığı menfi tespit davasında borç dayanağı kredi sözleşmesinin alacaklısının davalı ... olduğu, diğer davalılar ..., ... ve ... Otomotiv Ltd. Şti.nin alacaklı sıfatlarının bulunmadığı, alacaklı sıfatı bulunmayan davalılara husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile davalılar ..., ... ve ... Otomotiv Ltd. Şti. yönünden davanın husumetten reddine, asıl dava davacısının, kendisi için yaptığı kredi başvurusu esnasında, davalı banka yetkilileri ile dava dışı ......
kapsamında 31.07.2012 tanzim tarihli boş senede müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imza attığı, Dava dışı şirketin genel kredi sözleşmesi kapsamında kullanmış olduğu ticari krediyi ödendiği ve kredinin kapamasının yapıldığı, taraflar arasında yapılan genel kredi sözleşmesinin sonlandığı, Davalı banka ile asıl borçlu şirket arasında herhangi bir borç ve sorumluluk kalmadığından genel kredi sözleşmesine kefil olan müvekkili yönünden borç kalmadığı, kredinin kapanması ile müvekkilinin kefilliğinin sona erdiği, kefilliğin sona ermesinden sonra davalı banka ile dava dışı ... şirketi arasında müvekkilinin kefil olmadığı başka bir genel kredi sözleşmesi imzalanmışsa, müvekkilinin bu sözleşmeden de sorumlu olmayacağı,Müvekkili hakkındaki icra takibi dayanağı genel kredi sözleşmesinin imzalanma tarihinin 2012 yılı olduğu, genel kredi sözleşmesinin icra takibine konulma yılının ise 2017 tarihi olduğu, aradan geçen süre zarfında genel kredi sözleşmesinin kapatılmış olacağının açık olduğu,...
Katılan şirket ve sanık ismi ile düzenlenen Garanti bankasına ait kredi kart fotokopisi dosya evrakına eklenmiştir. 4. Katılan şirket 24.05.2013 tarihli ihtarname ile ikale sözleşmesi sonrası tespit edilen usulsüz harcamalar nedeniyle ikale sözleşmesinin geçersiz olduğu, iş sözleşmesinin haklı nedenle fesih edildiğini, kredi kartından amaç dışı kullanıldığı tespit edilen 81.886,78 TL'den son iş günü itibariyle 17.871 TL mahsup edilip geri kalan 64.015TL'nin derhal şirkete ödenmesi talep edilmiştir. 5. Sanık, şirketin kendisine ödeme yapmayacaklarını, bu karttan kullandığı kadarını şirkete ödemesini söylediklerini, bahse konu harcamaların çalıştığı döneme ilişkin kişisel harcamalar olduğunu, şirkete ait olmadığını, şirketin bu parayı kendisine ödemesi halinde kartlarından harcadığı parayı ödeyeceğini ifade etmiştir. IV. GEREKÇE 1....
Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında aynı tarihte imzalanan genel kredi sözleşmesi ve business kart sözleşmesine davacıların kefil oldukları, genel kredi sözleşmesinin 32. maddesi gereği her iki sözleşme arasında organik bağ bulunduğu ve genel kredi sözleşmesine istinaden business kart sözleşmesinin imzalandığı, davacıların borçtan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacılar vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 05/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Davacı vekili, davalı tarafından davacı hakkında kefil sıfatıyla icra takibi başlatıldığını, davacının 12.07.2013 tarihli kredi sözleşmesinde kefil sıfatıyla imzasının bulunduğunu, kredi sözleşmesine ekli kefalet sözleşmesinin kefalet miktarı ve tarihe ilişkin bölümlerinde yer alan "375.000" TL ve "12.07.2013" yazılarının müvekkilinin eli ürünü olmadığını, bu kısımların davalı banka çalışanlarınca sonradan yazıldığını belirterek, dava konusu genel kredi sözleşmesinin müteselsil kefil sıfatı ile müvekkili açısından kesin geçersiz ve hükümsüz olduğunun ve geçersiz sözleşmeye dayalı olarak başlatılan takip dosyasında müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davalının çekilen ihtarnameye ve açılan icra takibine itiraz etmediğini, bu şekilde dava açmasının Medeni Kanunun 2. maddesi kapsamında dürüstlük kuralına aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....