müşteriye kredi kullandırılmakta olup kredi müşterisinin ihtiyacına göre zaman içerisinde bu limitin yükseltilmesi ek limit sağlayan limit artışı ya da ek limit getiren sözleşme akdedilmesi ile sağlandığını, bu durumun hiçbir şekilde, sonraki tarihte akdedilen Genel Kredi Sözleşmesinin öncekinin yerine akdedildiği; yenisinin akdedilmesi ile önceki sözleşmenin hükümsüz kaldığı, tarafların hak ve sorumluluklarının ve özellikle de kefilin önceki sözleşmedeki kefaletinin sona erdiği şeklinde yorumlanamayacağını, dava dışı asıl Kredi borçlusu şirket ile önce 12.10.2012 tarihli 400.000,00-TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalanmış olup; daha sonra 20.11.2013 tarihli ve 500.000,00-TL limitli Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi imzalandığını, bu şekilde Kredi borçlusu şirketin limiti 900.000,00-TL’na çıkarıldığını, müvekkil bankanın ikinci genel kredi sözleşmesinin imzalanmasından sonra da eski tarihli sözleşmeye dayanarak asıl borçluya her zaman kredi kullandırılmasının mümkün olup...
Davalı ise, davacının hayatın olağan akışına uymayan ve olağanüstü miktarlarda kredi kartı ile cep telefonu kontörü satın aldığını, daha sonra cep telefonu kontörü alma işlemlerini şirket tasarrufunda bulunan bir başka pos makinesi üzerinden iptal ettiğini, yakın tarihler arasında yüklü miktarda alışverişten kaynaklanan alışveriş kuponu kullanımının tespit edildiğini, bu konularla ilgili olarak savunmasının alındığını, tüm bu işlemlere takiben davacının 10.09.2008 tarihinde iş sözleşmesine 08.09.2008 tarihinde geriye dönük yapılan kredi kartı harcamaları kontrollerinde çeşidi tarihlerde kredi kartı ile cep telefonu kontur alımında ödediği yüklü miktardaki işlemlerin bir süre sonra faturaları iptal ettirmeden pos cihazları üzerinden iptal ettirdiği, daha başka kredi kartından çekip kredi kartı ödeme sürelerini uzatarak davalı şirketin tasarrufunda bulunan pos ödeme cihazlarını şirket bünyesinde yaptığı çalışmanın avantajını kullanarak kendine menfaat sağladığı,davacının bu davranışının güven...
Dairemizin 15/02/2018 tarihli 2018/656-1384 Esas ve Karar sayılı bozma ilamının; genel kredi sözleşmesinde takibe konu senede atıf olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği yönünde olduğu, dar yetkili icra mahkemesince banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle sonuca gidilemeyeceği, kaldı ki karara esas alınan bilirkişi raporunda da genel kredi sözleşmesinde senede atıf bulunmadığının tespit edildiği ancak bilirkişinin görüş olarak bahsi geçen senedin kredi sözleşmesinin munzam teminatını oluşturduğu kanaatine ulaştığını raporunda bildirdiği anlaşılmaktadır. HGK'nun 14.3.2001 tarih, 2001/12-233 sayılı ve 20.6.2001 tarih, 2001/112-496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. Bunun için de, belgede İİK'nun 169/a maddesi uyarınca takip dayanağı senede atıf yapılması zorunludur. Somut olayda, Genel Kredi Sözleşmesinde takibe dayanak senede atıf bulunmamaktadır....
Taraflar arasında davalı ile dava dışı asıl borçlu ... arasında akdedilen 26/07/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinin teminatını teşkil etmek üzere davalı ile davacı arasında 10/11/2017 tarihli 300.000,00 TL limitli kefalet sözleşmesi imzalandığı, dava dışı asıl borçlunun kredi borcunu ödemediği iddiasıyla kredi hesabının kat edildiği, hesap kat ihtarnamesinin davacı ile dava dışı asıl borçlu ve diğer borçlulara gönderildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının kefalet sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli ise dava tarihi itibarıyla kefaletinin bulunduğu genel kredi sözleşmesi nedeniyle davalıya borçlu olup olmadığı, borçlu değil ise miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır. Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı yan dava dilekçesinde ve aşamalarda kefalet sözleşmesine ilişkin eş muvafakat belgesindeki imzanın eşine ait olmadığını, kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu iddia etmiştir....
in asıl borçlu olduğu 01.09.2004 tarihli genel kredi sözleşmesinin ibraz edildiği, ancak alacak istemine dayanak olan 07.09.2005 tarihli genel kredi sözleşmesinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu noktada davalı banka ile dava dışı ... arasında imzalanan 07.09.2005 tarihli genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, bu kapsamda sözleşmenin icra takip dosyasına sunulan 64. sayfasında davacının imzasının bulunduğu, yine takibe dayanak olarak sunulan limit artırım sözleşmesinde ise kredi limitinin hangi tutar olup ne kadar artırıldığı hususunda bilgi bulunmadığı, buna ilişkin satırların boş olduğu tespit edilmiştir. Genel kredi sözleşmesi ile genel kredi limit artırım sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti, belirli bir miktarın gösterilmesi gerekmektedir....
in asıl borçlu olduğu 01.09.2004 tarihli genel kredi sözleşmesinin ibraz edildiği, ancak alacak istemine dayanak olan 07.09.2005 tarihli genel kredi sözleşmesinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. Bu noktada davalı banka ile dava dışı ... arasında imzalanan 07.09.2005 tarihli genel kredi sözleşmesinin davacı tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, bu kapsamda sözleşmenin icra takip dosyasına sunulan 64. sayfasında davacının imzasının bulunduğu, yine takibe dayanak olarak sunulan limit artırım sözleşmesinde ise kredi limitinin hangi tutar olup ne kadar artırıldığı hususunda bilgi bulunmadığı, buna ilişkin satırların boş olduğu tespit edilmiştir. Genel kredi sözleşmesi ile genel kredi limit artırım sözleşmelerinin imzalandığı tarihte yürürlükte olan 818 sayılı BK'nın 484. maddesi uyarınca kefalet sözleşmesinin geçerli olması için yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti, belirli bir miktarın gösterilmesi gerekmektedir....
Somut olayda, davaya konu edilen ... tarihli genel kredi sözleşmesinin kefalete ilişkin kısmındaki davacı adına atılı imzanın ve kefilin sorumlu olduğu meblağın davacı kefilin eli ürünü olmadığının iddia edilerek eldeki menfi tespit ve istirdat istemli davanın ikame edildiği, davacının mukayeseye esas yazı ve imza örneklerinin alındığı, resmi kurumlardan toplandığı ve üzerinde yapılan bilirkişi incelemesine göre kefalet sözleşmesinde bulunan ve kefaletin geçerliliği açısından şekil şartı niteliğinde olan yazı ve imzaların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, dosya içerisindeki belgelere ve ticaret sicil kayıtlarına göre de davacının genel kredi sözleşmesinin tarafı olan şirketin %50 ortağı olduğu, dava dışı diğer kefil ...'in de şirketin kalan %50 ortağı olduğu ve davacının nüfus kayıt tablosuna göre eşi olduğu, bu şekilde davacının iddialarının ispatlanamadığı anlaşılmış ve davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bölge Adliye Mahkemesince davacı banka ile asıl borçlu arasında genel kredi sözleşmesinin 28/04/2017 tarihinde düzenlendiği, davalı kefil ...'in kefalet tarihinin 28/04/2017 olduğu, davacı tarafından dosyaya sunulan davalı ...'...
İcra Müdürlüğü’nün 2012/7440 esas sayılı takip dosyasına konu kredi sözleşmesi, dava dışı ...’.. asıl borçlu, davacının ise kefil olduğu kredi sözleşmesidir. Dava dosyasına ibraz edilen dava dışı ...’un asıl borçlu, davacının ise kefil olduğu kredi sözleşmesi 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesi olup, bu kredi sözleşmesinde davacının isminin ve imzasının yer aldığı yerde kefalet limitinin 45.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında belirtilen 02.04.2008 tarihli kredi sözleşmesinin borçlusu ise .... Mahkemece bu yönler incelenmeden, kredi sözleşmeleri karıştırılmak sureti ile 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesindeki davacı kefaletinin de geçerli olduğu gözetilmeden, yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.03.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Genel Kredi Sözleşmesinin 54. maddesi delil anlaşması niteliğinde bulunduğundan, davalı banka kayıtları esas alınmıştır. Dava dışı kredi borçlusu ... ile davalı banka arasında 17.09.2018 tarihli Genel Kredi Sözleşmesinin imzalandığı, davacı/borçlu ...'un sözleşmeyi 50.000,00 TL limitle müteselsil kefil olarak imzalamış olduğu, 17.09.2018 tarihli muvafakatnamede borçlunun eşi ...'un da 584. maddesinin 1. fıkrası gereğince kefalete rıza gösterdiği tespit edilmekle kefalete ilişkin TBK 583. ve 584 maddelerdeki şekil şartlarının yerine getirildiği anlaşılmıştır. Dava dışı kredi borçlusu ...'ya, davalı alacaklı banka tarafından 17.09.2018 tarihli taksitli kredi ödeme planınında belirlenen 1 yıl vadeli, yıllık % 42,4959 faiz oranlı 25.000,00 TL kredinin kullandırılmış olduğu tespit edilmiştir....