Dosya incelendiğinde, davalının birisinde kefil olarak diğerinde ise kredi borçlusu olarak imzasının bulunduğu iki ayrı tüketici kredi sözleşmesinin olduğu, dava konusu icra takibine davacının kefil olarak gözüktüğü kredi sözleşmesinin konu edildiği, diğeri için ise ...... esas sayılı dosyasıyla icra takibi yürütüldüğü, buna rağmen mahkemece alınan adli tıp raporunda davacının kredi borçlusu olduğu sözleşmedeki imzanın incelendiği ve davacının eli ürünü olmadığının tespit edildiği, aynı raporda 16/07/2007 tarihli tahsil-ödeme ve mahsup fişindeki imzanın da inceleme konusu yapıldığı ve davacının eli ürünü olduğu sonucuna varıldığı, mahkemece, sözleşmedeki imza davacıya ait olmamasına rağmen kredi bedeli ile mahsup fişindeki miktarların orantılı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği görülmektedir....
Bu nedenle mahkemece, emekli bir bankacının görevlendirilerek, banka kayıtlarının yerinde incelenmesi suretiyle, hesap kat ihtarı da göz önüne alınarak, takip konusu kredilerin tam olarak hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığının, kredilerin dayandığı kredi sözleşmesinin, davalıların kefaletinin bulunduğu kredi sözleşmesi ile herhangi bir bağlantısının bulunup bulunmadığının tam olarak tespit edilmesi gerekirken, eksik inceleme ve denetime elverişli olmayan raporlara dayanarak karar verilmesi doğru olmamıştır....
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - KARAR - Davacı vekili,......arasında 28/01/2000 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeyi......de kefil sıfatıyla imzaladığını, genel kredi sözleşmesinin kefillerinin ......olarak görüldüğünü, ...'in bu sözleşmeyi ...... yetkilisi olarak imzaladığını, dolayısıyla sözleşmede şahsen kefil olmadığını, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeniyle sözleşmede taraf olmayan ... hakkında icra takibi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davacının borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"Davacı ... vek.Av.... ile davalı ... vek.Av.... aralarındaki menfi tespit davası hakkında Kocaeli Asliye Ticaret Mahkemesinden verilen 24.02.2009 gün ve 203-54 sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Dairemizin 11.05.2011 tarihli geri çevirme kararı uyarınca ikmal edilmesi istenen eksiklikler kısmen yerine getirilmiş ise de, geri çevirme kararında belirtilen 18.01.2005 tarihli kredi sözleşmesinin tüm sayfalarını içerir tasdikli bir suretinin geri çevirme kararına uygun davranılmayarak gönderilmediği görülmüştür. Mahkemece, Yargıtay kararlarına uymak konusundan gerekli özenin gösterilmemesinin sorumluluk doğuracağı dikkate alınarak, heyetçe incelenmesine gerek görülen geri çevirme kararında belirtilen 18.01.2005 tarihli kredi sözleşmesinin bu kez eklenerek gönderilmesi için dosyanın tekrar geri ÇEVRİLMESİNE, 19.10.2011 günü oybirliğiyle karar verildi....
Av. ... aralarındaki menfi tespit davası hakkında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.09.2012 gün ve 2010/574 E. - 2012/456 K sayılı hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu. - K A R A R - Dairemizce verilen 2013/1747 Esas, 2013/5893 Karar ve 04.04.2013 tarihli kararda davanın ve takibin dayanağı kredi sözleşmesinin bütün sayfalarını içeren onaylı örneği istenilmişse de sadece 1.,35. ve 36. sayfalarının örneği gönderilmiştir. Mahkemece geri çevirme kararımız doğrultusunda işlem yapılarak davanın ve takibin dayanağı kredi sözleşmesinin bütün sayfalarını içeren onaylı örneğinin gönderilmesi için dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.10.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece toplanan delillere göre, her ne kadar davalı banka davacının kendilerine kredi kartı kefalet sözleşmesinden dolayı 20.000,00 TL borçlu olduğunu iddia etmiş ise de, davacının kefil olduğu iddia olunan dava dışı... ile davalı banka arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesinin aslının dosyaya sunulamaması, kredi kartı sözleşmesi ile kredi kartı kefalet sözleşmelerinin tarihlerinin birbirinden farklı olduğu, sözleşme aslının dosyaya sunulmaması nedeniyle davacının davasını yeteri kadar delil ile ispat ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm temlik alan davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Davacının dava dışı ...'...
Bu itibarla, anılan Kanun hükmünde düzenlenen şekli şartların geçerlilik koşulu olduğu, şekil şartlarının bulunmaması durumunda ise kefalet sözleşmesinin geçerli olmayacağı aşikardır. Bu amaçla, öncelikle genel kredi sözleşmesinin aslı celp edilerek dosya arasına alınmış, akabinde davalıların yazı ve rakam örnekleri mahkememiz huzurunda alınarak dosyaya kazandırılmıştır. Adli Tıp Uzmanları ve Grafolog bilirkişiler vasıtasıyla yapılan ve farklı bilirkişilerden alınan 12/08/2022 tarihli ve 23/02/2023 tarihli tüm bilirkişi raporlarında; genel kredi sözleşmesinin 45. sayfasında yer alan kefilin sorumlu olduğu azami miktar, kefalet tarihi ve müteselsil ibaresinin davalı kefil ...'ın ; yine genel kredi sözleşmesinin 46. sayfasında yer alan kefalet tarihi ve müteselsil ibaresinin davalı kefil ...'ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiştir....
Karar sayılı ilamında "davaya konu bononun tanzim tarihi ile kredi sözleşmesinin tanzim tarihinin aynı olması, davanın tarafları arasında önceye dayalı başkaca bir ilişkinin bulunmayışı gözönüne alındığında, davaya konu edilen bononun kredinin teminatı niteliğinde olduğu.." görüşü benimsenmiş, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi'nin 2018/1381 Esas, 2020/879 Karar sayılı ilamında ise; "genel kredi sözleşmesinin tutarı ve tarihi ile senedin tutarı ve düzenleme tarihinin bonodaki lehtarın genel kredi sözleşmesinin düzenleyen ... A.Ş. olması ve genel kredi sözleşmesini imzalayan banka ve kefillerin aynı oluşları gözetildiğinde, davalı bankanın dava ve takibe konu bonoyu senet üzerinde yazılan tutarın altında bir bedelle tahsil amacıyla takibe koyduğu gözetildiğinde bononun genel kredi sözleşmesi ile kullandırılan kredinin teminatı olduğu sonucuna varıldığı" kabul edilmiştir....
Mahkemece verilen, davanın kabulü kararı, Dairemiz 12.03.2015 tarih 2014/17031 E. - 2015/3498 K. sayılı ilamı ile “ Dava dosyasına ibraz edilen dava dışı ....’un asıl borçlu, davacının ise kefil olduğu kredi sözleşmesi 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesi olup, bu kredi sözleşmesinde davacının isminin ve imzasının yer aldığı yerde kefalet limitinin 45.000,00 TL olduğu belirtilmiştir. Mahkeme gerekçeli kararında belirtilen 02.04.2008 tarihli kredi sözleşmesinin borçlusu ise .....’dur. Mahkemece bu yönler incelenmeden, kredi sözleşmeleri karıştırılmak sureti ile 30.04.2009 tarihli kredi sözleşmesindeki davacı kefaletinin de geçerli olduğu gözetilmeden, yeterli inceleme ve değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ” gerekçesiyle bozulmuştur....
. - K A R A R - Davacı vekili, Tarımsal Krediler Sözleşmesinden kaynaklanan kredi borcunu ödemeyen davalılara söz konusu kredi borcunun ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını ileri sürmüş, davalı-borçluların haksız itirazı üzerine duran takibin devamı ile davacı lehine %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar kredi sözleşmesinin altındaki imzanın kendilerine ait olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve benimsenen hesap bilirkişisinin raporuna ve Adli Tıp Kurumundan imza incelemesine yönelik olarak alınan rapora göre; davanın kısmen kabulü ile dava ve takip konusu tarımsal kredi sözleşmesinin altındaki imzaların davalılardan ... ve ...'ın eli ürünü olmadığı tespit edildiğinden adı geçen davalılar yönünden davanın reddine, söz konusu kredi sözleşmesindeki imzanın kendi eli ürünü olduğu belirlenen ... yönünden ise ......