Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altındadır....

    Davaya konu sözleşmede yer alan ziynet ve çeyiz eşyalarının davalılar tarafından alındığı, çeyiz eşyalarının müşterek hanede kullanıldığı taraflarında kabulündedir. Bu durumda, sözleşme gereğince alınmış olan ziynet ve çeyiz eşyaları, davacı kadının kişisel malı haline gelmiştir(TMK. Md 220). Sözleşme tarihinde, davacı ile davalılardan ...'ın evlenmemiş olmasının da bu sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Zira, taraflar sonradan evlenmişlerdir. Hal böyle olunca, mahkemece; kişisel eşyaların iadesi istemine ilişkin davanın, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun İkinci Kitabından (md. l18 ila 395) kaynaklanması nedeniyle Aile Mahkemesinde görülmesi gerektiğinin gözetilmesi ve uyuşmazlığın esasının incelenmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile davanın görev yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır....

      Aile Mahkemesi'nin 2018/597 Esas 2019/225 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, dosyanın istinaf aşamasında olduğunu, müvekkilin davalı ile evlenirken her biri 22 ayar 6 adet bilezik, tektaş alyans ve damat alyansı takı eşyalarını davalıya vermiş ancak bu takıların davalıda kaldığını, ziynet eşyasının kadına bağışlanmış sayıldığını, bu nedenle ziynet eşyalarının aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde boşanma tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL'nin davalıdan alınarak müvekkile verilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür. Yerel mahkemece dava dilekçesinin davalıya usulüne uygun tebliğ edildiği ancak davaya cevap vermediği görülmüştür. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Yerel mahkemece davacının davasının reddine karar verildiği görülmüştür....

      Hayat deneylerine göre olağan olan ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda somut olayda ispat yükü davacı kadının üzerinde olup, davacı iddiasını ispat etmek için tanık dinletmiş, yemin deliline dayanmıştır. Mahkemece, dinlenen tanıkların beyanları ve davalının resen yemin teklifi sonucu verdiği beyanı doğrultusunda 56 adet küçük altının aynen, bunun mümkün olmaması halinde bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmiş, set ve bilezikler yönünden ise davacının talebi reddedilmiştir....

        60 Dolarlık talebin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, kadının kişisel malı sayılan ziynet eşyasının rayiçleriyle değiştirilebilme ihtimalinin göz ardı edildiğini, rayiciyle değiştirilse bile ziynet eşyasının hala kadının kişisel malı olduğunu, bu sebeplerle de düğünde takılan ve banka kasasına konulan tüm ziynet eşyalarının iadesine karar verilmesi gerektiğini, harç, yargılama gideri ve vekalet ücreti hesaplamalarını da kabul etmediklerini, İzmir 4....

        Sıfatı İle) DAVA TÜRÜ : Ziynet Alacağı Dava, kayınpeder tarafından gelini hakkında açılan ziynet eşyalarının aynen iadesi olmazsa bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davada, eşler arasındaki kişisel eşyaların iadesi istemi bulunmamaktadır. Uyuşmazlığın bu hali ile temyiz inceleme görevi dairemize ait olmayıp, Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 15.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Ziynet Eşyasının İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm boşanma davasından bağımsız olarak açılan ziynet alacağına ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 17.07.2014 tarihli 2014/2 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 3. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.29.09.2014(Pzt.)...

            İSTİNAF SEBEPLERİNİN İNCELENMESİ VE GEREKÇE: Davalar: Kadının ziynet alacağı davası, Erkeğin kişisel eşyasının iadesi davasına ilişkindir....

            Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan, düğün sırasında takılan ziynet eşyaları kim tarafından takılırsa takılsın, aksine bir anlaşma bulunmadıkça kadına bağışlanmış sayılır ve artık onun kişisel malı niteliğini kazanır. Bu eşyaların iade edilmemek üzere kocaya verildiği, kadının isteği ve onayı ile bozdurulup müşterek ihtiyaçlar için harcandığı hususu davalı tarafça kanıtlandığı takdirde, koca bunları iadeden kurtulur. Davacı, iddiasının ispatı için tanık deliline dayanmış ve gösterdiği tanıklardan ......

              Davacı kadın dava konusu edilen ziynet eşyasının davalıda kaldığını ileri sürmüş, davalı koca ise onun tarafından götürüldüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden götürmesi, gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Davacı, dava konusu ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını, ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını,ispat yükü altındadır....

                UYAP Entegrasyonu