Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Uyuşmazlık kiracının kiralananı kullanamamasından dolayı uğradığı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Hüküm Asliye Hukuk Mahkemesince verilmiştir. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 13. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 18.1.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Buradan hareketle, davacının 25/07/2007 tarihli kira sözleşmesinin 08/11/2003 tarihinden sonra olması ve 2886 sayılı Kanun uyarınca yapılan kiralama ile kesin izin prosedürünün birbirinden ayrı olması nedeniyle, dava konusu tesis kesin izin kapsamında bulunmamaktadır. 08/11/2003 tarihinden sonrası için de kesin izin verilmesi hukuken mümkün olmamaktadır. Ayrıca, davacıdan kesin izin kapsamında özel olarak tahsil edilmesi gereken bedellerin istenildiği ve ödendiği yönünde dosyada herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır. Esasen, davacı tarafından kesin izin alındığının veya davalı idarece kesin izin verildiğinin belirtilmediği gibi, … tarih ve … sayılı işlemin de dava konusu tesiste yapılan tadil, revizyon ve eklentilerle tesisin konaklatma amaçlı turistik tesise dönüştürülmesinin sözleşmeye uygun olduğunun onayından ibaret olduğu anlaşılmaktadır....

      Ceza dosyasının sonucu eldeki fesihle ilgili uyuşmazlığın çözümünü doğrudan etkileyecek durumda olup, kesinleşmesi beklenmeden sonuca gidilmesi hatalıdır. 3- Davacı, dava dilekçesinde son 3 yıl kullanmadığı yıllık izin sürelerine yönelik ücreti istemiş ise de, 10/07/2008 tarihli Bölge Çalışma Müdürlüğüne başvurusunda ise "2 yıllık senelik izin" talebinde bulunmuştur. Davacının bu iki beyanı çelişki olup açıklığa kavuşturulmalı, izin talebi açıklattırılmalı, ayrıca dosyada 17/12/2007-08/01/2008 tarihleri arasında izin kullandığını gösterir belge bulunduğundan, bu belgeye karşı diyecekleri sorulmalı, talep edilen izin dönemini kapsayıp kapsamadığı, mahsup edilip edilmeyeceği belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ve araştırmayla yıllık izin ücreti ile ilgili sonuca gidilmesi hatalıdır....

        Mahkemece, davalı şirket yöneticisi hakkında her ikisi de kaçak akaryakıt satmak suçundan olan davalardan ilkine ait suç tarihinin 24.07.2008 karar tarihinin 08.09.2009 olduğu, ikinci kamu davasındaki suç tarihinin 09.02.2009 olduğu, kiralayan olan eski malikin ve kiralananı sonradan iktisap eden davacının söz konusu davalardan haberdar oldukları uzunca bir süre beklenildikten sonra dava açılmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Taraflar arasında 01.06.2005 başlangıç 31.12.2007 bitiş tarihli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taşınmaz davalıya akaryakıt istasyonu, market, elektrik ve lastik tamir binası olarak kiraya verilmiştir. Davacı kiralananı 15.09.2008 tarihinde eski malikten satın almıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan 818 sayıl Borçlar Kanunun 256.madde hükmüne göre kiracı kiralananı kullanırken tam bir özen içinde hareket etmek, kiralanana zarar vermemekle yükümlüdür....

          Dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 252/1 maddesinde; "Kiracı, kendi kusurundan yahut şahsından hadis olan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde, kiralayan kiralananı akit dairesinde kullanmağa hazır bulundurmuş oldukça, kiracı, kiranın tamanını vermekle mükellef olur. " hükmü öngörüldüğünden; kira sözleşmesinin, mahkemenin gerekçesinde belirtildiği şekilde fahiş kira parası istenmesi nedeniyle fesih, haklı nedenle fesih olarak kabul edilemez. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı olarak fesih ederek, kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kiracı kira süresinin sonuna kadar kiraya verenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür. Ancak, Borçlar Kanununun 98/2. maddesi göndermesi ile, aynı Kanun'un 44.maddesi uyarınca kiraya verenin de zararın artmasına neden olmaması gerekir....

            Mahkemece, davalının kira sözleşmesinin amacına uygun biçimde kiralananı teslim etmek yükümlülüğünü yerine getiremediği gibi mecuru sözleşme süresince kullanmaya elverişli durumda da bulunduramadığı ve ayıbı gideremediği gerekçe gösterilerek, davanın kabulü ile 10.000.USD alacağın 05.06.2008 tarihinden itibaren 2010/8849-16413 değişen oranlarda Devlet bankalarının bir yıl vadeli USD mevduatı hesabına uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Kiracı olan davacının kiralananı boşalttıktan sonra mecuru teslim etmesi B.K.' nun 266. maddesi gereğidir....

              Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır....

                Sözlemenin 14. maddesi “Kiracılar dönem sonunda kiralananı tahliye etmek isterlerse, bu isteklerini, dönem sonundan en az bir ay önce kiraya verene yazılı olarak bildirecektir. Kiracı dönem sonundan evvel kiralananı tahliye etmek isterse, kiraya veren mal sahibi bu yerini, kiranın bitiş tarihine kadar kiraya veremezse kiracı geçen bütün ayların kiralarını ödemek mecburiyetindedir" hükmünü içermektedir. Bu nedenle davalının akdin feshinden sonraki döneme ilişkin kira parasından da sorumluluğu gerekir. Ancak sözleşmede kiracının sorumluluğunun sınırı davacının taşınmazı yeniden kiraya verebileceği süre ile sınırlanmış olup, davacının bu nedenle zararın artmasına sebep olmaması gerekir. Mahkemece alınan 17.01.2011 havale tarihli bilirkişi raporunda, davacının kiralananı 3 ay içerisinde kiraya verebileceğinin belirtilmiş olmasına göre, davalının sorumluğunun bu süre ile sınırlı tutulması gerekir....

                  Mahkemece,davacı kiracının, kiralananı 12/07/2012 tarihine kadar işlettiği gerekçesiyle peşin ödenen kira bedelinin kısmen iadesine karar verilmiş ise de 01/04/2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesinde görüleceği üzere davacı ile davalı ... taşınmazda birlikte kiracıdırlar. Kiracıların birden fazla olması durumunda, kira sözleşmesinin feshinin ve kiralananın tahliyesinin kiracılar tarafından birlikte yapılması gerekir. Kiracılardan birisinin fiilen kiralananı kullanmaması tek başına kiracılık sıfatının sona ermesine yol açmayacağı gibi kiralananın tahliye edildiği sonucu da doğurmamaktadır....

                    Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir. Anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiracının bildirdiği tahliye tarihinin kiralayan tarafından kabul edilmemesi; başka bir ifadeyle, tahliye tarihinin taraflar arasında çekişmeli olması halinde; kiralananın fiilen boşaltıldığını ve anahtarın teslim edildiğini, böylece kira ilişkisinin kendisince ileri sürülen tarihte hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü, kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır....

                      UYAP Entegrasyonu