Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekili, davalının 1.6.2004 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile kiracı olduğunu, sözleşmenin 4.maddesinde özel düzenleme ve 1.6.2005 tarihli protokol yapıldığını, sözleşmede izin verilmediği halde davalının tekstil ürünleri ticaretine başlaması üzerine 7.5.2008 tarihinde ihtarname gönderdiklerini, 12.6.2008 tarihinde yapılan tespitte akde aykırılığın giderilmediğinin belirlendiğini ileri sürerek davalının tahliyesini istemiştir. Davalı vekili, akdin başından beri zemin katın tekstil mağazası olarak kullanıldığını, iki ay kadar davacının onayı ile dönercilik yapıldığını, davacının bunu bildiğini şirket ünvanında tekstil olması nedeniyle 4.maddenin hükümsüz olduğunu, davanın reddini savunmuştur. Borçlar Kanununun 256.maddesi hükmü uyarınca kiracı kiralananı kira süresi boyunca tam bir ihtimam dairesinde kullanmak zorundadır....

    Davacı kiracının, yargılamada, kiralananı iki ay kadar kullandığını, kiraya verenin bilgisi dahilinde kiralananı boşalttığını ve kiraya verenin izni ile anahtarı apartman görevlisine teslim ettiğini beyan etmiştir. Kural olarak kiralananın anahtarının üçüncü kişiye teslimi yasal bir teslim olarak kabul edilemeyeceğinden davacı tarafından kiralananın tahliye edildiği sonucuna varılamaz. Ancak davalı kiraya veren tarafından Nisan 2016-Mart 2017 dönemi kira alacaklarının tahsili için davacı kiracı hakkında 17/03/2017 tarihinde İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2017/9252 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, 23/06/2017 tarihinde icra dosyasına apartman görevlisi olduğu beyan eden ... ...'...

      Kiralananı, bu tarihten itibaren tasarrufunda bulunduran davalı kiracı, 31/12/2015 tarihli ihtarname ile taşınmazın imar planında sağlık alanına çevrilmesi ve dolayısıyla sağlık amaçlı kullanımının hukuken ve fiilen imkansız olduğu, ayrıca onaylı projesinin olmadığı, statik durumunun yeterli olmadığı, yapı kullanma izin belgesinin de bulunmadığını ileri sürürek kira sözleşmesini feshetmiştir. Uyuşmazlık kira sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığına ilişkindir....

        Davalının kiralananı tahliye ederek anahtarını usule uygun olarak teslim ettiği tarihi kanıtlaması gerekir. Davalı kiralananı 15.8.2002 tarihinde tahliye ettiğini iddia etmiş ise de bu iddiasını kanıtlayamamıştır. Bu durumda davacının kiralananda tespit yaptırdığı 24.9.2002 tarihinin tahliye tarihi olarak kabulü gerekir. Nitekim mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Mahkemece 1.9.2002 tarihinden tahliye tarihi olan 24.9.2002 tarihine kadar ödenmeyen kira alacağının sözleşmenin artış şartına göre belirlenip, bu tarihe kadar kira alacağına hükmedilmesi gerekir. Davalı kiracı, kira süresi sona ermeden, kira sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek, kiralananı tahliye ettiğinden, kural olarak kira süresinin sonuna kadar kira parasından sorumludur. Buna karşın davacının da, kendi üzerine düşeni yapması, kiralananın yeniden kiraya verilebilmesi için gayret göstermesi, böylece zararın artmasını önlemesi, Borçlar Kanunu’nun 98. maddesinin yollaması ile aynı kanunun 44. maddesi hükmü gereğidir....

          Peşi sıra kiracı kiralananı 18.01.2012 tarihli tutanakla kiraya verene teslim etmiştir. Bu hususta düzenlenen tutanakta kiraya verenin kiracının sözleşme hükümlerine aykırı davranışlarından ve kiralananı kötü kullanımından kaynaklanan hakları ve sair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla kiralananı teslim aldığını, aynı tarihli ikinci bir tutanakta ise depo zeminin kauçuk atıklarından dolayı kirli durduğunun ve temizlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu tutanağın imza bölümünün altına yukarıda tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için kiracıya yedi gün süre verildiği derç edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen kira sözleşmesinde kiralananın kauçuk deposu olarak kullanılacağı ve başka bir amaçla kullanılamayacağı kararlaştırılmış olmasına karşın, kiracının burada kauçuk imalathanesi olarak faaliyette bulunmak istediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır....

            Bahsi geçen sözleşmelerin 16. maddelerinde "......, kiralanan yeri idareden izin almadan kullandıramaz veya yerin bir kısmını veya tamamını başkasına devredemez, hiç bir nedenle kiralananı kısmen veya tamamen başkasına işgal ettiremez, iş ortağı veya kar ortağı alamaz." düzenlemesi mevcut olduğu halde davaya konu ......ların davalı şirket tarafından kullanıldığı davalı ......ların da kabulündedir. Akde aykırılık nedenine dayalı açılan kiralananın tahliyesi davalarında ihtarın yazılı yapılması yeterlidir. Davacı tarafından akde aykırılığın giderilmesi hususunda davalı ......lara gönderilen ihtarnamelerde, ihtarların tebliğinden itibaren 30 gün içinde akde aykırılığın giderilmesi aksi halde dava açılacağının belirtilmiş olduğu, bu itibarla davacı tahliye davası açma hakkını kazandığı tartışmasızdır....

              Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/265 E. sayılı dosyasında, “davalının kiralananı hazır etmediğini ve kiralananın kendilerine eksik teslim edildiğini ve bu sebeple kiralananı hazır edemediklerini” beyan ettikleri, neticede hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre davacının kiralananı önceki kararda belirtildiği üzere kullanıma uygun hâle getiremediği, bu yüzden alışveriş merkezinin faaliyete geçtiğinden bahsedilemeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava konusu kiralananın bulunduğu alışveriş merkezinin 01.12.2011 tarihinde kullanıma elverişli bir durumda açılıp açılmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalıların 2012 Mart, Nisan ve Mayıs ayları kira bedellerinden sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır....

                olup davacı alacaklı kiralananı tam hisse olarak satın almadığından Mehmet Yanç’ın hissesini satın aldığından kiraya verene tam halef olmaz. Bu durumda davacı 1/3 paydaş olarak tahliye isteyemez ise de kendi payına düşen alacağı isteyebilir. Mahkemece tahliye isteminin reddine, alacak yönünden ise davacının hissesine düşen pay yönünden itirazın kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK'nun 366. ve 6100 sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine, 27/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                  Dava kira alacağının tahsili için tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine kiracı olan davalı borçlunun itiraz etmemesi ve yasal süresi içerisinde takibe konu kira parasını ödememesi nedeniyle kiralananın tahliyesi ile davalı kefilin takibe itiraz etmesi nedeniyle itirazın kaldırılması istemine ilişkindir....

                    Loca Park Sitesi A Blok Kat:2 No:4 Tarsus/Mersin adresinde kain yeni konutuna taşınmak zorunda kaldığını, müvekkilin davalıya ait konutta son olarak aylık 550,00 TL kira bedeli ve 100,00 TL aidat ödeyerek ikamet ettiği halde, hali hazırdak ikonutta ise peşin 16.500,00 TL ödeyerek aylık 1.375,00 TL ve 250,00 TL aidat ödeyerek oturmaya başladığını, müvekkilin ayrıca davalının konutundan taşınmak amacıyla BRN Nakliyat ile imzalamış olduğunu, eşya taşıma sözleşmesi çerçevesinde 1.000,00 TL ücret ödeyerek 15/08/2018 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, davalının TMK'nın 355 Maddesinde yer alan hükme göre 3 yıl boyunca kiralananı başkasın akiralama yasağı bulunmasına rağmen kiralananı 3....

                    UYAP Entegrasyonu