Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

F) Sonuç: Hüküm fıkrasındaki 2,3,4,6 numaralı bentlerin çıkarılarak yerine: "2-Davanın ihbar tazminatı yönünden kabulüne, brüt 1.419,60TL ihbar tazminatının, 100-TL'sine dava tarihi olan 27/06/2013 tarihinden, bakiyesine ise talep artırım tarihi olan 25.03.2015 tarihinden itibaren yasal faizi aşmamak üzere mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " "3-Davanın hafta tatili ücreti yönünden kabulüne, brüt 2.656,78TL hafta tatili ücreti alacağının, 1.500-TL'sine dava tarihi olan 27/06/2013 tarihinden, bakiyesine ise talep artırım tarihi olan 25.03.2015 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine," "4-Davanın yıllık ücretli izin alacağı yönünden kabulüne, brüt 2.788,50TL yıllık ücretli izin alacağının, 100-TL'sine dava tarihi olan 27/06/2013 tarihinden, bakiyesine ise talep artırım tarihi olan 25.03.2015 tarihinden itibaren yasal faizi aşmamak üzere mevduata uygulanan en yüksek faiz...

    Davacı alacaklı, 14.04.2015 tarihinde başlattığı haciz ve tahliye istemli icra takibi ile 15.10.2014 başlangıç tarihli sözleşmeye dayanarak aylık 24.000,00 TL’den 2015 yılı Ocak, Şubat ve Mart ayları kira bedeli 72.000,00 TL’nin işlemiş faiziyle tahsilini talep etmiş, davalı borçlu vekili takibe itiraz dilekçesinde; kira sözleşmesi ve teknik şartnameye göre yapı kullanma izin belgesi alma yükümlülüğünün kiraya verenlere ait olduğunu, bu yükümlülüğün kiraya verenlerin kusuru ile yerine getirilememesi nedeni ile müvekkili şirketin kira borcu doğmadığını, ayrıca kira sözleşmesinde başlangıç tarihinin 15.10.2014 olarak belirlenmesine rağmen müvekkili şirketin kiralanana ancak 23.02.2015 tarihinde taşınabildiğini, yapı kullanma izin belgesinin ise 06.03.2015 tarihinde alındığını, müvekkili şirketin 23.02.2015 tarihinden sonra iyiniyet çerçevesinde kira bedellerini ödemeye devam ettiğini, müvekkili şirketin ödenmemiş kira borcu bulunmadığını ileri sürerek asıl alacağa, faize ve ferilerine itiraz...

      Davalı Belediye vekilleri davacının yıllık izinlerini kullandığını ileri sürmüş ise de, yıllık izinlerin kullandırıldığına dair ispat yükünün davalılara ait olduğu, vefat eden işçinin de hak kazandığı yıllık izin süresini kullanmadığı anlaşıldığından yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınması isabetlidir. Davalı Belediye mahkemece hüküm altına alınan alacaklar yönünden zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Dava konusu kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacakları yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146. maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımına tabi ise de, 25/10/2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı Kanun ile bu alacaklarda zamanaşımı süresi 5 yıla düşürülmüştür....

      Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık davacının yıllık izin alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır. Davacı taraf yıllık izin alacağı talebinde bulunmuştur. İşçiye hak kazandığı yıllık izinlerinin kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği hususunda ispat yükümlülüğü işverene ait olup işverenin bunu işçinin imzasını taşıyan yıllık izin defteri, izin formları, bordro ve eş değer nitelikte yazılı belgelerle ispatlaması gerekmektedir. Somut olayda, davacının kullanmadığı 56 gün yıllık ücretli izin hakkı olduğu tespit edildiğinden ve bunun kullandırıldığı veya karşılığının ödendiği belirtilen nitelikte yazılı bir delille kanıtlanamadığından, çıplak brüt ücret üzerinden ve taleple bağlı kalınarak 48 gün olarak yıllık izin ücreti talebinin hüküm altına alınması da yerinde bulunmaktadır....

      Yıllık ücretli izin hakkına hak kazanıldığının ispat yükü davacı işçi, izin hakkının kullandırıldığının veya kullanılmayan günlere ait ücretinin ödendiğinin ispat yükü davalı işveren üzerindedir. Davacının 4 yıl 4 ay 10 gün hizmet süresinin karşılığı 4x14=56 gün ücretli izin hakkının bulunduğu, 12/2016 imzalı ücret bordrosunda 6 gün yıllık izin, 09/2017 imzalı ücret bordrosunda 10 gün yıllık izin ibaresinin bulunduğu anlaşılarak 16 gün izin süresinin kullanıldığı, bakiye 40 gün karşılığı 40x59,25=2.370,00 TL/brüt yıllık izin ücretine hak kazandığı anlaşılmıştır....

      sadece Ramazan ve Kurban bayramı dönemlerinde 1’er gün izin kullandığını, bunun haricideki günlerde ve tüm resmi tatillerde çalıştığını, 2013 yılından işten çıkarıldığı 2018 yılı Nisan ayına kadar sadece Ramazan ve Kurban bayramı dönemlerinde 2’şer gün izin kullandığını, bunun haricideki günlerde ve tüm resmi tatillerde çalıştığını, 2006- 2011 yılları arasında çalıştığı dönemde hiç yıllık izin kullanmadığını, 2011- 2014 yılları arasında ise her yıl 7 gün olmak üzere toplama 28 gün izin kullandığını, 01 Nisan 2018 tarihine kadar hiç izin kullanmadığını, işbu sebeplerle, fazla çalışma, yıllık izin, UBGT alacaklarının tahsilini talep ve dava etmiştir....

      Davacının 08.08.2018 de doğum yaptığı, doğum izninden sonra 21.12.2018- 3.3.2019 tarihleri arasında ücretsiz izin kullanma talebinde bulunduğu ve iş akdinin feshedildiği 30.01.2019 tarihine kadar da ücretsiz izin kullandığı sabittir. Davalının cevap ve istinaf dilekçesinde noterden ihtar çektiğini belirttiği, ancak buna dair belge sunmadığı anlaşılmış olup mahkemenin iade kararının usul ve yasaya uygun olduğu görülmüştür. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davalının istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir....

      izin verildiği bildirilmeden keyfi olarak işine devam etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....

      İlçesindeki mevcut ormanlık alandan geçen ve yüzölçümü 64.200 m² olarak tespit eden havai telefon hatları nedeniyle davalı idare tarafından 16.08.1990 tarihinde 6831 sayılı Orman Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca 49 yıllığına izin hakkı tesis edildiğini, bu nedenle davalı idareye 2004 yılı dahil olmak üzere 64.200 m2 üzerinden arazi izin bedelinin ödendiğini, sonrasında hatların bir bölümünün toplanması nedeniyle 2005 ve 2006 yıllarında 63.325 m² lik alan üzerinden, 2007 yılından itibaren ise 58.125 m² lik alan üzerinden izin bedeli ödendiğini, ancak davalı idarenin başlattığı orman alanlarının sayılaştırılması çalışmaları sırasında havai telefon hatlarının yüzölçümünün 13.202,23 m² olarak belirlendiğini, bu nedenle 44.922,77 m² lik alan için 2004 ile 2014 yılları arasında fazladan izin bedeli ödendiğinin anlaşıldığını, 23.12.2013-16.08.2014 dönemine ait fazla ödenen 30.554,75 TL izin bedelinin mahsubu talebinin davalı idare tarafından kabul edildiğini, 2004 ila 2013 yılları için fazla ödenen...

        FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/87 Esas KARAR NO : 2023/26 DAVA : Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) DAVA TARİHİ : 23/03/2023 KARAR TARİHİ : 23/05/2023 Mahkememizde görülmekte bulunan Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli) davasının yapılan açık yargılamasının neticesinde; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkil şirketin 1978 yılından bu yana kuyumculuk sektöründe faaliyet gösterdiğini, günümüzde sadece Türkiye'de 60 mağaza ağı, 250 satış noktasıyla faaliyet göstermeye ve büyümeye devam ettiğini, müvekkilinin 1978 yılından beri "..." markası altında ürünlerinin satışını yaptığını ve bununla birlikte 2008 yılından beri düzenli aralıklarla marka tescil müracaatı yaparak ve yenileyerek markasını tescilli marka korumasından da faydalandırdığını, davalı tarafın müvekkilinin markasını arama motoruna yazıldığında ticari hayatta aynen kullanıldığının tespit edildiğini, müvekkiline ait tescilli marka ile davalıya ait linkte...

          UYAP Entegrasyonu