Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

A.Ş. dava konusu aracın ithalatçısı olup, satış bedelini tahsil eden taraf olmaması itibari ile bedel iadesi gibi mali yükümlülükleri bulunan taleplerin müvekkiline yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, bu bağlamda husumet itirazları doğrultusunda esasa girilmeden davanın reddine, davacı tarafın yasanın öngördüğü ayıp ve ihbar yükümlülüğüne uygun davranmadığını bu nedenle de dava hakkının ortadan kalktığını, dava konusu araçta üretim hatasından kaynaklanan herhangi bir ayıp bulunmamakta olup; davacının “ayıp” olarak nitelendirdiği hususların kullanım hatasına ve/veya müşteri memnuniyetsizliğine dayandığını, ayıp iddialarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, onarım hakkını kullanmış olduğunu söz konusu hakkın değiştirilebilmesine olanak sağlayan yasal koşulların oluşmadığını, her ne kadar davanın reddine karar verilmesi gerekirse de mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının araç kullanımından elde ettiği faydaları ve hasarlar nedeniyle meydana gelen değer kaybını...

    Dava, ticari satım nedeniyle satış bedelinin tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Ticari satımlarda ayıp ihbarının olay tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 25.maddesinde belirtilen süreler içinde yapılması gerekir. Hükme göre açık ayıplarda 2 gün, açıkça belli olmayan ayıplarda 8 gün içinde ayıp ihbarı yapılmalıdır. Ayıp ihbarının yapıldığını ileri süren kişi 6762 sayılı TTK’nun 20.maddesinde öngörülen şekilde yapıldığını kanıtlamalıdır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. maddesine göre, ayıp ihbarının noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü mektupla yahut telgrafla yapıldığı kanıtlanmalıdır. Tanık delili ile ayıp ihbarının yapıldığı kabul edilemez. Mahkemece, bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, ayıp ihbarının yapıldığının tanık delili ile ispat edilebileceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....

      Davacı iş sahibi vekili, davalı yüklenici şirket tarafından davacıya hitaben düzenlenen 09.05.2006 tarih ve 37771 numaralı kapalı faturadan anlaşılacağı üzere müvekkiline ait tesise arıtma cihazı montaj ve bakımını yaptırdığını, ancak davalının hatalı montaj ve bakımı nedeniyle tesiste oluşan aşırı su sarfiyatı nedeniyle zarara uğradığı beyanla tazminat isteminde bulunmuştur. Davacı vekili fatura tarihi ile parelel olarak işin kendilerine 09.05.2006 tarihinde teslim edildiğini belirterek bu tarihten sonra su faturalarının önceki dönemlere kıyasla aşırı miktarda artması karşısında, bu artışın sebebinin belirlenmesi amacıyla mahallinde mahkeme marifetiyle tesbit yaptırdıklarını bildirmiştir....

        Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, söz konusu tıbbi malzemelerin niteliği gereği kullanıma uygun olmadığı, ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı ve davalı arasındaki sözleşmenin feshine, davacı tarafın Finansbank Erzurum şubesine ait 09/11/2015 vade, 0488095 nolu 9.023,00 TL meblağlı çek nedeni ile davalıya borçlu olmadığının tespitine, 2.203,20 TL'nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, 5.000,00 TL manevi tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, satım sözleşmesine konu üründeki ayıp nedeniyle sözleşmenin feshi ile uğranılan maddi manevi zararın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasında yazılı sözleşme olmadığından satıma konu tıbbi malzemelerin nitelikleri anlaşılamamaktadır....

          binaların kayma tehlikesi bulunduğunu, sözleşmeye ekli teknik şartnameye rağmen binanın özensiz inşa edilmesi nedeniyle Kadıköy 4....

            Öyle olunca, mahkemece yapılacak ...; yeniden uzman bilirkişiler aracılığıyla inceleme yaptırılıp, davacı tarafından imzalanan taşınmaz tespit föyündeki ayıplı işlerin ve daire duvarlarındaki eğriliğin “açık ayıp” niteliğinde olduğu gözetilerek, bu davada talep edilen ayıplı işlerden hangilerinin açık ayıp, hangilerinin gizli ayıp niteliğinde olduğu ayrı ayrı belirlendikten sonra, açık ayıplar nedeniyle davalının sorumlu olmayacağı kabul edilerek, bu kalem istemler yönünden davanın reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu hususlarda gerekli inceleme ve araştırma yapılmadan, yazılı şekilde açık ayıplar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Gizli ayıplar yönünden temyiz itirazlarının incelenmesinde; Davacı,11.10.2007 tarihinde daireyi teslim almış, 14.11.2008 tarihinde açtığı bu dava ile ayıplı işler nedeniyle bedel indirimi istemiştir....

              Somut olayda, ilk kararda alınan bilirkişi raporlarına göre araçtaki boya hatasının aracın üretimi sırasında meydana geldiği ve bu ayıbın onarım ile giderilmesinin mümkün olmadığı, yapılacak onarımın araçta ciddi oranda değer kaybına neden olacağı araçta oluşan ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu davacının ayıp nedeniyle bedel indirimi talebi dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

                Davalı ... vekili, televizyonun ticari amaçla alındığını, miktar itibariyle Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğunu, davalının adresi itibariyle mahkemenin yetkisiz olduğunu, TTK'nun 25/3 maddesi gereğince süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, davanın süresinde açılmadığını, husumet itirazında bulunduklarını, manevi tazminat talebinin yerinde olmadığını, faiz talebi ve faiz oranına itiraz ettiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı TNB vekili, ayıp ihbar sürelerine uyulmadığını, malın servise ilk geldiği tarih itibariyle garanti süresinin dolduğunu, en son televizyonun onarımından sonra 23/02/2009 tarihinde davacının cihazı teslim almadığını, gerekli teknik servis hizmetinin verildiğini, davacının MK 2 maddeye aykırı davrandığını, manevi tazminat ve faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir....

                  Dava, taraflar arasındaki 10.04.2010 tarihli satış sözleşmesine konu İstanbul İli, Sancaktepe İlçesi, 342 Ada, 7 parsel, B 14 daire 10. nolu taşınmazı satın aldığı, satarken reklam broşürlerinde ve internet sitesinde belirttiği sosyal yaşam alanlarının siteye ait olmadığının tespit edilmesi nedeniyle eksik ifadan kaynaklı maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir....

                  Davalılar, davaya konu aracın satılması dolayısıyla davanın konusuz kalması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini dilemişlerdir. Mahkemece, davacının aktif husumet ehliyetinin olmadığı anlaşılmakla davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafça temyiz edilmiştir. Davacı eldeki davada, davalılardan satın almış olduğu aracın ayıplı olması nedeniyle öncelikle araç bedelinin iadesini istemiş, yargılama aşamasında da ıslah ile ayıp nedeniyle doğan değer kaybının hesaplanarak davalılardan tahsilini talep etmiştir . Mahkemece, dava sırasında davacının aracı satması nedeniyle malik olma sıfatını kaybetmiş olduğundan davaya devam etmesinde hukuki yararının bulunmadığı kabul edilerek davacının husumet ehliyeti olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. 4077 sayılı yasanın 4. maddesinin 2.fıkrası gereğince; Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür....

                    UYAP Entegrasyonu