Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı kiracı kiralananı tahliye ve teslim etmemiş olup, dava tarihi ve yargılama aşamasında tasarrufunda bulundurduğundan kira bedellerinden sorumludur. Bu nedenle peşin ödediği kira bedelinin iadesini ve depozito bedelinin iadesini isteyemez. Mahkemece yukarıda izah edilen nedenlerle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, durumun kiraya verene bildirildiği tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, anahtar teslimine kadar devam eder. Eldeki davada; taraflar arasında 05.01.2008 tarihli, 3 yıl süreli kira sözleşmesinin bulunduğu ve davalı şirketin kira süresi sona ermeden kiralananı tahliye ettiği hususu tartışmasızdır. Mahkemece; her ne kadar, davacının 11/03/2009 tarihli dilekçesi ile, kiralananın tahliye edildiğini belirtilmesi karşısında mecurun 16/03/2009 tarihinde tahliye edildiği ispat edilemediğinden 2009 yılı Mart ayı için talep edilen 1.250,00 TL kira bedelinin reddine karar verilmiş ise de; tahliye tarihi konusunda taraflar arasında çekişme bulunmaktadır ve kira ilişkisinin hukuken sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğü de kiracıya aittir. Kiracı, kiralananı tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine itibar olunması gerekmektedir....

      O halde; mahkemece davacı tarafından dosyaya davalıyla aralarında ...... ilişkisinin varlığını açıkça ispatlayacak taraflar arasında mevcut olan bir ...... sözleşmesi sunulmadığına ve dosya kapsamında bu hususu ispatlayacak herhangi bir delil ibraz edilmediğine göre, davacının yukarıda açıklanan madde kapsamına girecek şekilde talepte bulunma hakkı olmadığı anlaşılmış olup davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yargılamaya devam edilerek davalının yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulacak şekilde davanın konusuz kalmasına dayalı olarak karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi doğru görülmemiştir....

        Cadde No: 38 / 1 Konyaaltı-ANTALYA Adresindeki iş yerini kiracı olarak kullandığını, kira sözleşmesinin başlangıcı tarihinden itibaren 10 yıllık süre dolmuş, kiraya veren davalı yönünden kira sözleşmesinin feshi koşulları oluştuğunu, kiralayan davalı, kiralananı kullanmaya devam etmek isteyen davacı müvekkiline ilave süre vereceğini, ancak tahliye taahhüdü vermesi gerektiğini, aksi taktirde sözleşmenin başlangıcı tarihinden itibaren on yıllık sürenin dolması nedeniyle kira sözleşmesinin feshi ve tahliye isteminde ulunacağını bildirmiş, müvekkili, kiralananı tahliye etmesi mümkün olmadığı, ekonomik şartlar, pandemi döneminin etkileri buna imkan vermediği için zorunlu olarak, davalıya, tahliye tehdidi altında kiralananı 01.06.2023 tarihinde tahliye edeceğine dair Antalya 11....

        Kiraya veren, kiralananı sözleşmenin amacına uygun surette kullanmaya ve işletmeye elverişli bir şekilde teslime ve kira süresince de kiralananı bu halde bulundurmaya mecburdur. Eş söyleyişle, kira sözleşmeleri iki taraflı borç doğuran ivazlı sözleşmelerdendir. O nedenle kiraya veren davalı, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür. (TBK. m. 301). Çünkü buradaki ifa; borçlanılan edimin kural olarak borçlu tarafından belirli bir yer ve zaman içinde ve sözleşmenin kaynağındaki esaslar altında yerine getirilmek suretiyle borçlunun borcundan kurtulmasını sağlayan eylem ve davranıştır. O halde, geçerli bir ifanın benimsenebilmesi için; ifa borçlu tarafından alacaklıya sözleşmede kararlaştırılan yer ve zamanda, karalaştırılan nicelik ve niteliklere uygun olarak yerine getirilmelidir....

          Kiracının kiralananı iade borcu, ancak bu şekilde, kiralananın teslim tarihte son bulur. Aksi takdirde, kiracının, kira sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülükleri, konut ve çatılı işyeri kiralarında anahtar teslimine diğer kira ilişkilerinde ise kiralanın teslimine kadar devam eder. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 316. maddesi uyarınca; kiracı, kiralananı tam bir özenle kullanmak ve aynı Kanun'un 334. maddesi uyarınca da kira sözleşmesinin sonunda kiralananı aldığı hali ile kiraya verene teslim etmekle yükümlüdür. Ancak kiracının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. Bu doğrultuda kiracı, kiralananda sözleşmeye uygun, olağan kullanma dolayısıyla oluşan eskimelerden ve bozulmalardan sorumlu olmayıp münhasıran kötü kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasardan sorumludur....

          O halde Mahkemece, taraf delilleri değerlendirilerek, dava konusu kiralanan taşınmazda hor kullanmadan kaynaklanan bir hasar meydana gelip gelmediği, hasar meydana gelmiş ise bu hasarın ne kadar sürede ne bedel ile giderilebileceğinin tespit edilmesi ve kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerektiği gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde talebin reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir....

            Bu durumda, davacının kiralananı teslim borcunu yerine getirmeden veya teslime hazır olduğuna dair bildirime yönelik sözleşmedeki edimlerini yerine getirmeden kira parası ve ortak gider masrafı talep edemeyeceğinden, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şeklide karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Mahkemece, alınan bilirkişi raporları doğrultusunda tespit edilen hasarların giderilmesi için gereken tutarın dava tarihi itibariyle 15.721,24 TL, tadilat süresinin ise 30 gün olduğu gerekçesiyle, 15.721,24 TL hasar bedeli ile 30 günlük kira bedeli 17.500 TL’nin haksız fiil tarihi net olarak tespit edilemediğinden tespit tarihi 04/02/2013'ten itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafça temyiz edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nın (TBK) 316. maddesi hükmü uyarınca; kiracı, kiralananı tam bir özenle kullanma borcu altındadır. Aynı Kanun'un 334. maddesi gereğince; kiracı, sözleşme sonunda kiralananı aldığı hali ile kiralayana teslim etmekle yükümlü olup kiralananda sözleşmeye uygun olmayan, kötü kullanımı dolayısıyla oluşan zarardan sorumludur. Fakat, kiracının sorumluluğu kiraya verenin kiralananı gözden geçirme ve kiracıya bildirimde bulunması koşuluna bağlanmıştır....

                O halde mahkemece, Yargıtay denetimine elverişli, konusundan uzman bilirkişiden davacının iddia ettiği hasarın olağan kullanımdan mı yoksa hor kullanmadan mı kaynaklandığına ilişkin rapor alınması, sözleşmenin 3. maddesinde kiracının izinsiz tadilat yapamayacağı hususu da gözetilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, ayrıca davacı tarafça onarım süresine ihtiyaç duyulduğu belirtilerek onarım süresi kira bedeli talep edildiği dikkate alınarak, onarım süresi kadar kira alacağının hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde eksik incelemeyle hazırlanmış olan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

                  UYAP Entegrasyonu