WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kiralananın tahliyesinden sonra yeniden kiraya verilmesi için yoksun kalınan makul süre kira parası ile ortak gider ve yakıt parasından kiralananı erken tahliye eden davalı kiracı sorumludur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda üç aylık kira alacağı ile aidat ve yakıt giderinden davalı borçlunun sorumlu olacağının belirtildiği ancak hesaplamaya yakıt giderinin dahil edilmediği bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Bu durumda mahkemece yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak bilirkişi raporu ile belirlenen makul süre içerisinde davalı kiracının ödemesi gereken yakıt parasının tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı bilirkişi raporunun hükme esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....

    Borçlar Kanunu'nun 256.maddesi hükmüne göre kiracı kiralananı özen göstererek kullanmakla yükümlüdür. Yine Borçlar Kanunu'nun 266/1.maddesi gereğince kiracı kiralananı ne halde teslim almış ise kira süresinin sonunda aynı halde geri vermekle yükümlüdür. Kira sözleşmesinde kiralananın niteliklerine ilişkin bir açıklamaya yer verilmemiş ise de, Borçlar Kanunu 266/3.maddesi uyarınca kiracının kiralananı iyi halde teslim aldığı asıldır....

      Bu durumda Mahkemece, belirtilen hususlarda tarafların gerekli açıklamaları alınıp, tüm delilleri toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.(...) Mahkemece kararının gerekçesinde, davacının tazminat talepleri, her bir kalem yönünden ayrı ayrı tartışılmamış, hükmedilen sonuca nasıl varıldığı konusunda herhangi bir açıklama yapılmaksızın bu taleplerin tümden reddine karar verilmiştir. Davacının, fesih tarihinden önce kiralanana girilmesine izin verilmediği yönündeki iddiasının, bu halde kira ilişkisinin fiilen sona erip ermeyeceğinin, bu durumun tazminat taleplerine etkisi olup olmayacağının, kiracı tarafından kiralanana masraf yapılıp yapılmadığının, yapıldığı ise zorunlu veya faydalı masraf olup olmadığının, kiraya veren tarafından benimsenip benimsenmediğinin gerekçede değerlendirilmediği görülmektedir. Bu durumda, hükmün HMK'nın 297. maddesinde gösterilen şartları taşımadığı açıktır....

        Kesinleşen takip nedeniyle kiralananın tahliyesi için 02.04.2013 tarihinde açılan işbu davada davalı borçlu, davacı kiralayanın kiralananı başkasına sattığını, taşınmazda mülkiyet hakkının kalmadığını ileri sürmüş, dosyaya sunulan tapu senedine göre de Kemerkaya mh. 270 ada 87 parsel, 1. Kat, 54 nolu dükkan niteliğindeki bağımsız bölümün davacı adına kayıtlı iken 01/11/2012 tarihinde 3. Kişi Ahmet Varol adına satış işlemi nedeni ile tescil edildiği anlaşılmıştır. Taşınmazın satıldığı tarihe göre kiralananı satan davacının kiralayan veya malik olarak dava tarihi itibariyle davacı sıfatı kalmamıştır. Bu husus kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gerekirken mahkemece yazılı şekilde kiralananın tahliyesine karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerektirmiştir....

          Davacıların, eski hale getirme ihtarına konu ettiği ve davaya dayanak yaptığı kiralananda davalı tarafından gerçekleştirilen eylem kiralanana yönelik esaslı bir tadilat niteliğinde olmayıp, kiralananı güzelleştirmeye yöneliktir. Yapılan değişiklik taşınmazın mimari yapısında da herhangi bir değişiklik meydana getirmemiştir. Bu bakımdan çok basit bir ameliyenin yapılması akde aykırılık olarak kabul edilemez. Bu durumda mahkemece, akde aykırılık olgusu gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

            Davacıların, eski hale getirme ihtarına konu ettiği ve davaya dayanak yaptığı kiralananda davalı tarafından gerçekleştirilen eylem kiralanana yönelik esaslı bir tadilat niteliğinde olmayıp, kiralananı güzelleştirmeye yöneliktir. Yapılan değişiklik taşınmazın mimari yapısında da herhangi bir değişiklik meydana getirmemiştir. Bu bakımdan çok basit bir ameliyenin yapılması akde aykırılık olarak kabul edilemez. Bu durumda mahkemece, akde aykırılık olgusu gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              Davalı, kiralananla yandaki dükkan arasındaki duvarın kaldırılması halinde binanın yıkılacağından işyeri olarak kiralananı kullanamadığını ve davacıya teklifte bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

                Davacı vekili her ne kadar davalıların yerine getirmediklerini, davacının kiralananın inşaat ve iskan ruhsatı olmadığını 13.03.2012 tarihinde öğrendiğini iddia etmiş ise de davacı kiracı şirket yetkilisi tarafından işyeri ve yapı kullanım belgesi verilmesi için Fatsa Belediye Başkanlığına 04.10.2011 tarihinde başvuru yapıldığı, ruhsat başvuru evraklarının ruhsat denetim müdürlüğü havalesi bulunmasına rağmen geri alındığı belediye yazı cevabı ile bildirildiğine göre davacı kiracının kiralanandaki ayıbı 04.10.2011 tarihinde öğrendiğinin kabulü gerekir. Kiracı kiralanandaki ayıbı öğrendikten sonra kiralananı mevcut hali ile kabul ederek, tadilatlar yapmış Yasadan kaynaklanan hakkını kullanarak sözleşmeyi feshetmemiş ve 01.04.2012 tarihine kadar kiralananı tasarrufunda bulundurmuştur....

                  Kiracı, kiralananı kendisinin ileri sürdüğü tarihte tahliye ettiğini ispatlayamazsa, kiralayanın bildirdiği tahliye tarihine itibar olunmalıdır. Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması durumunda kiracının mahkemeye müracaatla tevdi mahalli tayini, icra dosyasına ya da notere anahtarın teslimi suretiyle anahtar teslim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerekir....

                    Teslimden sonra kiralayanın borcu, Borçlar Kanununun 272.maddesi uyarınca kiralananı akitte güdülen kullanma ve işletmeye elverişli bir halde bulundurma borcu olarak devam eder. Anılan hükmün 272.maddesinin yaptığı gönderme sebebiyle de kullanmanın mümkün olmaması halini düzenleyen yasanın 252.maddesi uyarınca kiracı, kendi kusurundan yahut şahsında oluşan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut suretle kullandığı takdirde kiralayan, kiralananı akit dairesinde kullanmaya hazır bulunduğu sürece kiracının, kiranın tamamını verme mükellefiyeti varsa da kullanma, kiracıdan kaynaklanmayan bir sebeple mümkün olmadığı takdirde kiracının, kira parası ödeme zorunluluğu yoktur. Somut olayda da; işletme ruhsatı alınarak işletilmesi zorunlu olan kaynağa olumsuz sonuç sebebiyle izin verilemeyeceği saptandığından, kiracı olan davalının, kiralayan davacıya bir kira bedeli ödemesi gerekmez. Sözleşmenin feshedilmiş veya feshedilmemiş olmasının bu duruma bir etkisi yoktur....

                      UYAP Entegrasyonu