Kiralananı, bu tarihten itibaren tasarrufunda bulunduran davalı kiracı, 31/12/2015 tarihli ihtarname ile taşınmazın imar planında sağlık alanına çevrilmesi ve dolayısıyla sağlık amaçlı kullanımının hukuken ve fiilen imkansız olduğu, ayrıca onaylı projesinin olmadığı, statik durumunun yeterli olmadığı, yapı kullanma izin belgesinin de bulunmadığını ileri sürürek kira sözleşmesini feshetmiştir. Uyuşmazlık kira sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayanıp dayanmadığına ilişkindir....
Mahkemece, davalının yapı kullanma izin belgesi olmayan işletme ruhsatı alınamayacağı belli dükkanları davacıya kiraladığından kira sözleşmesinin başından itibaren geçersiz olduğu B.K 249 maddesi uyarınca davacı kiracının geçersiz sözleşme nedeni ile kira bedellerinden sorumlu olmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine, 5000 TL imalat bedelinin davalıdan tahsiline,davacının kar mahrumiyeti talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir 1)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Kiracı olan davacının kiralananı boşalttıktan sonra anahtarı teslim etmesi B.K.'...
Mahkemece yukarda açıklanan ilkeler çerçevesinde kiralanan tahliye tarihi tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarda 2 no'lu bentte açıklanan nedenle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 31.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-) Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin tahliyeye yönelik temyiz itirazları yerinde değildir. 2-) Davalı vekilinin eski hale getirmeye yönelik temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasındaki kira sözleşmesi yasal olarak sona ermedikçe kiracının kiralananı geri verme borcu doğmaz. Kira ilişkisi devam ettiği sürece eski hale getirme istenemez. Kiracının, kira sözleşmesinin bitiminde varsa gerekli değişiklikleri yapıp kiralananı teslim aldığı durumda geri vermesi olanaklıdır. Bu durumda, mahkemece eski hale getirme isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesi de doğru değildir. Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır....
Somut olayda; taraflarca düzenlenen, 01/08/2012 başlangıç tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesinin özel şartlar 6. maddesinde; "Mal sahibi izin vermesi halinde, bilcümle faydalı masraflar yapabilir. Tahliye halinde mal sahibine ücretsiz bırakılır." düzenlemesi yer almaktadır. Bu sözleşme hükmü gereği; davacı kiracı, yaptığı faydalı ve masrafları talep edemez ise de davacının kiralananı sözleşme süresi dolmadan tahliye ettiği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Bu halde, davacı kiracı, kiralananı erken tahliye etmiş olması nedeniyle kiralanana yapmış olduğu ve söküp götüremediği faydalı ve zorunlu nitelikteki imalatların değerini, kalan kira süresiyle orantılı olarak kiraya verenden talep edebilir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının yaptığı imalatların toplam bedelini, yıpranma bedeli düşmeksizin 17.897 TL olarak belirlemiş, bu imalatların bir kısmının faydalı ve zorunlu imalatlar olmadığı belirtmiştir....
Davalı kiraya veren taşınmazdaki beş yıl öncesinden gelen hukuki ayıptan haberdar olduğu halde, kiralananı mevcut haliyle davacıya kiralamakla Türk Borçlar Kanunu'nun 301. maddesinde düzenlenen ve yukarıda belirtilen edimini yerine getirmemiş, davacı ise basiretli bir tacir olarak kiralananın hukuki ve fiziki durumunu araştırmadan hakkında yıkım kararı bulunan yeri kiralayarak ve peşi sıra bu nedenle taşınmazı tahliye ederek zarara uğramasında katkıda bulunmuştur. Başka bir anlatımla davacı kiracının kiralananı hukuki ayıp nedeniyle kira süresinden önce tahliye etmesinde her iki tarafın da müterafik kusuru bulunmaktadır....
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanununun 252/1 maddesinde; "Kiracı, kendi kusurundan yahut şahsından hadis olan mücbir bir sebepten dolayı kiralananı kullanamadığı yahut mahdut surette kullandığı takdirde, kiralayan kiralananı akit dairesinde kullanmaya hazır bulundurmuş oldukça, kiracı, kiranın tamanını vermekle mükellef olur." hükmü yer almaktadır. Yasanın bu hükmü ve davalı tacir olup, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün de bulunduğu gözetildiğinde, kiralananın dere yatağında bulunması, kiralananın kiralama amacına uygun olmadığı ve kiracıya kullanıma uygun şekilde teslim edilmediği anlamına gelmez. Bu nedenle davalının kira sözleşmesini haklı yere feshettiğinden sözedilemez. Kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek, kiralananı tahliye etmesi durumunda, kural olarak kiracı kira süresinin sonuna kadar kiraya verenin uğradığı tüm zararı ödemekle yükümlüdür....
Yukarıda açıklandığı üzere kiralananı tahliye edildiğini ispat yükü kiracıya ait olup, kiracı yasal delillerle kiralananı bildirdiği tarihte tahliye ettiğini ispat edememiştir. Bu durumda, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine göre kiracının kira bedellerinden sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK'nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....
Davalının kiralananı kullandığı süre ve kullanma amacı gözetildiğinde olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma ve eskimelerin olacağı kuşkusuzdur. O halde mahkemece alınacak bilirkişi raporu ile hor kullanım ve olağan kullanım nedeniyle oluşan zarar ve hasar ayrımı yapıldıktan sonra kullanım süresi ile orantılı olarak yıpranma payının hesap edilip alacaktan düşülmesi gerekir. Mahkemece konusunda uzman bilirkişi marifetiyle demirbaş listesine konu malzemelerin mahallinde keşif yapılarak yukarda açıklanan esaslar çerçevesinde denetime elverişli rapor alınması ve gerçek zararın belirtilen şekilde tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Yukarıda açıklandığı üzere kiralananı tahliye edildiğini ispat yükü kiracıya ait olup, kiracı yasal delillerle kiralananı bildirdiği tarihte tahliye ettiğini ispat edememiştir. Bu durumda, kiraya verenin bildirdiği tahliye tarihine göre kiracının kira bedellerinden sorumlu olduğunun kabul edilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığının yerinde görülen kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile HMK'nın 363 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi....