Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır. İİK’nın 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir. Kira sözleşmesine itiraz, borçlunun (alacaklının iddia ettiği) kira sözleşmesinin varlığını inkâr etmesidir, yani kabul etmemesidir (reddetmesidir). Alacaklı sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını iddia ediyorsa, borçlunun böyle bir (sözlü) kira sözleşmesini inkâr etmesi (kabul etmemesi), kira sözleşmesine itirazdır. Alacaklı yazılı bir kira sözleşmesine dayanmakta ise, borçlu kiracının bu sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı inkâr etmesi (kabul etmemesi) kira sözleşmesine itirazdır (İİK m. 269/b,1)....
Diğer davalı ... ile müvekkil arasında asıl kira sözleşmesi bulunmaktadır. Mal sahibi ... kiracısının daha kurumsal veya ödeme gücü olan birisine kiraya vermek istediğinden, müvekkil mal sahibinden kira sözleşmesine konu adresi kiralamıştır. Daha sonra asıl kira sözleşmesine uygun olarak üzere "..." işletmesi olarak alt kiraya vermiştir. Davacı şirket ...Şti ile alt kira sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı şirket asıl kira sözleşmesinin 5 yıllık olduğunu bilerek alt kira sözleşmesini akdetmiştir. Kira sözleşmesinin alt kira sözleşmesi olduğunu ve alt kira ilişkisini kabul ederek sözleşmeyi akdetmiştir, bu durum sözleşmede bellidir. İşbu nedenle bu aşamada asıl kira sözleşmesinden haberdar değillermiş gibi hareket etmeleri basiretli tacir ilkesi ve dürüstlük kuralına aykırı olup haksızdır. Davacı şirket 2019 yılından itibaren ve sonraki pandemi sürecinden beri kira ödemelerini hep eksik yapmakta ve düzensiz ödemektedir....
Somut olayda, davalı kiralayan 20.5.2008 başlangıç-23.4.2009 bitiş tarihli kira sözleşmesine dayalı olarak 18.6.2010 tarihinde davacı kiracı hakkında 7000,00 TL'si 2009 yılı bakiye kira alacağı, 8.000,00 TL'si de 2010 yılı kira alacağı olmak üzere 15.000,00 TL kira alacağı,256.65 TL vergi ve 652.00 TL faiz olmak üzere takip yaptığı, davacı kiracı hakkındaki takibin kesinleştiği, davacının 7.000,00 TL'lik borcu kabul ettiği, 22.8.2010 tarihinde de 19.350.31 TL'lik kira borcunu 1.10.2010-1.4.2012 tarihleri arasında ödemeyi taahhüt ettiği, daha sonra 10.12.2010 tarihinde eldeki dava ile 20.5.2008 tarihli kira sözleşmesinin feshi ile borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılamaktadır. Kira sözleşmesine dayalı her türlü tahliye, akdin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davalara Sulh Hukuk Mahkemesinde bakılacağından, uyuşmazlığın İstanbul 15....
Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine yazılı kira sözleşmesine dayanılarak ödenmeyen ayların kira paraları için icra takibi yapıldığı, takip talebinde haciz ve tahliyenin istendiği, çıkartılan ödeme emrinde ödeme süresi ve itiraz süresinin gösterildiği, davalı borçlu tarafından ödeme emrinin tebliğinden itibaren 7 günlük süre içerisinde kira sözleşmesine, kira bedeline, borca ve takibe itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği ve yasal 30 günlük süre içerisinde borcun ödenmediği, davanın ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden 6 ay içerisinde açıldığı, bu nedenle temerrüdün gerçekleştiği, mahkeme tarafından verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır....
Ödeme emrine itiraz sebepleri kira sözleşmesine itiraz veya kira sözleşmesi dışındaki itirazlar şeklinde ikiye ayrılır. İİK’nın 269/b-1 maddesinde kira sözleşmesine itiraz ve sonuçları düzenlenmiştir. Kira sözleşmesine itiraz, borçlunun (alacaklının iddia ettiği) kira sözleşmesinin varlığını inkâr etmesidir, yani kabul etmemesidir (reddetmesidir). Alacaklı sözlü bir kira sözleşmesinin varlığını iddia ediyorsa, borçlunun böyle bir (sözlü) kira sözleşmesini inkâr etmesi (kabul etmemesi), kira sözleşmesine itirazdır. Alacaklı yazılı bir kira sözleşmesine dayanmakta ise, borçlu kiracının bu sözleşmede kendisine izafe olunan imzayı inkâr etmesi (kabul etmemesi) kira sözleşmesine itirazdır (İİK m. 269/b,1)....
Takip talebinde tahliye istemi bulunmadığı halde icra dairesince borçluya örnek 13 ödeme emri düzenlenerek gönderilmesi alacaklıya tahliye yönünden bir hak sağlamaz. Zira icra müdürlüğü takip talebiyle bağlı olup talebin dışına çıkılarak tahliye istemi bulunmadığı halde ihtarlı ödeme emri düzenlenmesi tahliye açısından hukuki sonuç doğurmaz. Hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliye kararı verilemez. Davacı alacaklının icra mahkemesinden tahliye isteminde bulunabilmesi için takip talepnamesinde tahliye talebinin bulunması zorunludur. Mahkemece bu husus kendiliğinden gözetilerek tahliye isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde tahliyeye de karar verilmesi doğru değildir....
KARAR Davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine kira alacağı ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı borçlunun itirazı üzerine davacı icra mahkemesinden itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuş mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş karar davalı borçlu tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı, 01/02/2015 tarihli ve üç yıl süreli yazılı kira sözleşmesine dayanarak 30/06/2015 tarihinde, davalı ... ile dava dışı ... aleyhine başlattığı icra takibi ile 2.500,00 TL kira ve aidat alacağının tahsilini talep etmiş, davalı borçlular süresinde verdiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmiştir. Kira sözleşmesinde birden fazla kiracı olması halinde, tahliye istemi bölünemeyeceğinden ve kiracılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğundan, tahliyeye yönelik takibin ve takip neticesinde tahliye isteminin her iki kiracıya birlikte yöneltilmesi gerekmektedir....
Davacı dava dilekçesinde, 31/12/2002 tanzim, 01/01/2003 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli kira sözleşmesine dayanmıştır. Davalı 01/01/2008 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesini ibraz ederek taraflar arasındaki kira ilişkisinin yenilendiğini bu nedenle süre bitimi nedeniyle tahliye talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Bu durumda mahkemece 01/01/2008 başlangıç tarihli kira sözleşmesine ilişkin davacının beyanları alınarak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 347/1.maddesi şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Hüküm bu nedenle bozulmalıdır....
Bu durumda, borçlu kira akdi ve şartları ile bağlı olup, borca yönelik itirazlarını İİK. 'nun 269/c maddesindeki yazılı belgeler ile ispatlayabileceği aşikardır. Borçlu tarafça takibe dayanak kira akdine açıkça itirazda bulunulmaması durumunda, daha sonradan kiralanan taşınmaza ilişkin farklı hükümleri içeren yeni bir kira sözleşmesinin sunulması da hukuki sonuç doğurmaz. Davalı taraf yargılama sırasında cevap dilekçesinde, yeni kira sözleşmesi ve ibraname sunarak ''yeni kira sözleşmesine kadar olan borçlar için ibraname bulunduğunu, yeni kira sözleşmesinde de 5 yıllık peşin ödeme açıklamasının mevcut olduğunu, sözleşmenin de ödeme belgesi niteliğinde olduğunu'' ileri sürerek ödeme iddiasını bu sebeplere dayandırmıştır....
Davacı alacaklı kira alacağının tahsili için tahliye talepli başlattığı icra takibine itiraz edilmesi üzerine icra mahkemesinden temerrüt nedeniyle kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulü ile kiralanın tahliyesine karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Takibe dayanak yapılan ve hükme esas alınan 21.07.2013 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı alacaklı bu kira sözleşmesine dayanarak 04.06.2014 tarihinde tahliye talepli başlattığı icra takibi ile dönem belirtilmeksizin 1222 TL'nin tahsilini istemiştir. Ödeme emrinin davalıya 13.06.2014 tarihinde tebliği üzerine davalı süresinde 17.06.2014 tarihinde tüm borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Davacı 21.07.2014 tarihli dilekçesi ile Temerrüt nedeniyle tahliye isteminde bulunmuş itirazın kaldırılmasını istememiştir....