Davacı alacaklı sözleşmenin bu hükmüne dayanarak davalı borçlu hakkında 9.1.2007 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde ödenmeyen Ekim, Kasım, Aralık 2006 Ocak 2007 ayı kira bedeli ve muaccel hale gelen Şubat, Mart, Nisan, Mayıs 2007 ayları kira bedeli ile B.K.267.maddesi gereğince işleyecek 6 aylık kira bedelinden bakiye iki aylık kira bedeli olmak üzere toplam 70.420 USD karşılığı 101.404,80 TL'nin tahsilini istemiş, borçlu takibe yasal süre içinde yaptığı itirazında hapis hakkına, borca ve faize itiraz ettiğini bildirmiştir. Davalı vekili yargılama sırasında, kiralananın 20.2.2007 tarihinde tahliye edildiğini bildirip anahtarın da teslim edildiğine dair teslim tesellüm tutanağı ibraz etmiştir....
Davacı vekili, dava dilekçesinde,davalının 29.06.2007 tarihli kira sözleşmesi gereği davacının maliki bulunduğu taşınmazda aylık 200 TL kiar bedeli karşılığı oturmakta olduğunu, davalının ödemekte bulunduğu kira bedelinin emsallerinin çok altında kaldığını belirterek kira bedelinin 29.06.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere olağan rayiç ile ekonominin esasları ve hak ve nesafet göz önünde tutularak 2.500 TL olarak tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 10.05.2012 tarihli ilk kararda davanın kısmen kabulüne, 29..2009 tarihinden itibaren aylık kiranın 1.700 TL olarak tespitine karar verilmiş,davacı ve davalının temyizi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 1.11.2012 tarih ve 2012/17273-22413 sayılı ilamı bozulmuştur. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamında da açıklandığı üzere dava, niteliği itibariyle bir kira tespit davası olmayıp, uygulamadaki adıyla uyarlama davasıdır....
Davacının talebi içerisinde değişen ekonomik koşullar nedeni ile kira bedelinin indirilmesi, yeni koşullara uyarlanması yoktur. Davalı Belediyenin, diğer kiracılarla daha düşük bedel ile kira sözleşmesi yapması akit serbestisi kuralı gereğince davacıya kira indirim hakkı vermez. Ancak, yeni dönem kira bedeli konusunda idarenin takdir hakkını hakkaniyete uygun olarak kullanıp kullanmadığının denetlenmesi gereklidir. Her hakkın kullanımında olduğu gibi, davalıya verilen bu hakkın kullanılmasında da Medeni Kanunun 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kurallarına aykırı davranılmaması gereklidir. Davalının sözleşmeden kaynaklanan haklarını dürüstlük kuralları içerisinde kullanması asıldır ve kendisinden beklenen de bu olmalıdır....
Davacı alacaklı tarafından, kira alacağının tahsili için haciz ve tahliye istemli olarak başlatılan icra takibine davalı-borçlunun itiraz etmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasını ve kiralananın tahliyesini istemiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı alacaklı 08.02.2012 başlangıç tarihli yazılı kira sözleşmesine dayanarak başlattığı icra takibinde 10 aylık kira bedeli toplamı olan 3500-TL kira alacağının tahsilini istemiştir. Davalı borçlu icra takibine süresinde itiraz ederek kira paralarını peşin olarak ödediğini, alacaklıya borcu olmadığını belirtmiştir. Davalı borçlu yargılama sırasında 2 yıllık kira alacağının elden ödendiğini savunarak, 08.02.2012 başlangıç tarihli kira sözleşmesini ibraz etmiştir....
Yukarıda anıldığı gibi, uyarlama kurallarının uygulanması için öngörülmez bir dış olayın meydana gelmesi gerekir. 34. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 14.09.2021 tarihli ve 2017/(13)3-2308 E., 2021/994 K. sayılı kararında da aynı hususlara işaret edilmiştir. 35. Her iki dava arasında bir yakınlık olmasına karşın belirgin farklar bulunmaktadır : a) Uyarlama davaları tartışmalı olmakla birlikte genellikle uzun süreli kira sözleşmelerinde söz konusu olduğu hâlde, kira tespit davaları bir yıl süreli sözleşmelerinde devreye girer. b) Uyarlama davaları açıldığı tarihten itibaren derhal etkili olur. Bu nedenle daha önceki tarih için uyarlama istenemez. Kira tespit davaları ise kira sözleşmesinin sonundan, yeni dönem başından itibaren hükmünü ifade eder, yeter ki kira sözleşmesinin bitiminden en az on beş gün öncesine kadar dava dilekçesi veya kira bedelinin tespitinin isteneceğine dair bildiri (ihtar) kiracıya ulaştırılsın....
Davacı her ne kadar el atmanın önlenmesini talep etmiş ise de hali hazırda mevcut fiili bir el atmanın bulunmadığı el atma tehlikesi nedeniyle davacının esasen murazaanın giderilmesini talep ettiği, iddiada bulunmanın taraflara hukuki nitelendirmenin hakime ait bulunduğu, kaldı ki asıl talep ve sorunun kiracılığın tespitine ilişkin olduğu gözetildiğinde, Taraflar arasındaki ihtilafın kira sözleşmesinden kaynaklandığı; 5235 Sayılı Kanun'un 35.maddesi gereğince Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesi'nin yürürlükteki hukuk daireleri iş bölümü kararına göre 4. Hukuk Dairesi'nin sorumlu olduğu davaların düzenlendiği bir nolu bentte; "Tarafların sıfatına bakılmaksızın, kira ilişkisinden kaynaklanan davalar (kira tespiti ve uyarlama dâhil) sonucu verilen hüküm ve kararların 4. Hukuk Dairesi tarafından inceleneceği belirtildiğinden, dosyanın aidiyet kararı ile görevli olan 4. Hukuk Dairesi'ne gönderilmesi gerektiği yapılan inceleme neticesinde anlaşılmıştır....
Tarafların sıfatına bakılmaksızın, kira ilişkisinden kaynaklanan davalar (kira tespiti ve uyarlama dâhil) sonucu verilen hüküm ve kararlar; Samsun Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri İş Bölümü Kararı’na göre Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin görev alanında kalmaktadır.Bu nedenle, istinaf talebinin incelemesinin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından yapılması gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. HÜKÜM: Yukarıda belirtilen nedenlerle, Davacı vekilinin istinaf talebinin incelemesinin Dairemizin görev alanında kalmadığı sonuç ve kanaatine varıldığından, istinaf incelemesi yapılabilmeci amacı ile dosyanın Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6....
Ancak, bu dava, yeni dönemin başlangıcından en geç otuz gün önceki bir tarihte açıldığı ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bildirimde bulunulmuş olması koşuluyla, izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar açıldığı takdirde, mahkemece belirlenecek kira bedeli, bu yeni kira döneminin başlangıcından itibaren kiracıyı bağlar. Sözleşmede yeni kira döneminde kira bedelinin artırılacağına ilişkin bir hüküm varsa, yeni kira döneminin sonuna kadar açılacak davada mahkemece belirlenecek kira bedeli de, bu yeni dönemin başlangıcından itibaren geçerli olur." şeklinde belirtilmiştir. Mezkûr kanun maddesi bedel tespit davası açacak tarafa iki seçenek sunmaktadır....
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının bu dava öncesinde kira sözleşmesinin feshi için dava açmasına karşılık bu davadan vazgeçip uyarlama istemli dava açtığını, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, öte yandan Cumhurbaşkanı Kararları ve buna dair çıkartılan genelgeler uyarınca alınan belediye meclis kararlarına istinaden davalıdan tahsili gereken kiraların bir kısmının alınmadığını, bir kısmının da eksik alındığını, bu haliyle uyarlama koşullarının somut olayda gerçekleşmediğini savunarak davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, 2012 yılı yıllık kira parasının 11.271,84TL olarak uyarlanmasına dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 6. Hukuk Dairesinin 23/03/2016 tarihli ve 2015/6627 Esas 2016/2276 Karar sayılı ilamıyla; "Dava kira bedelinin uyarlanması istemine ilişkindir. Olayımızda ise, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmayan 08/10/1987 tarihli sözleşme ile davalıya 49 yıllık intifa hakkı tahsis edildiği, davalının yıllık 1.000.000TL kira bedeli ödeyeceği, kiraya her yıl resmi enflasyon oranında artış yapılacağı kararlaştırılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunun, kira tespitine ilişkin esas ve usullere göre hazırlandığı, yeterli araştırmayı içermediği ortadadır....