Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tedbir Nafakası - Boşanma - Kişisel İlişkinin Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından eksik inceleme, bağımsız tedbir nafakası miktarları, kusur belirlemesi, iştirak nafakası miktarı ile kişisel ilişkinin kaldırılması davasının reddine yönünden; davalı-davacı erkek tarafından ise bağımsız tedbir nafakası davasının kısmen kabulü, kusur belirlemesi, velâyet, kişisel ilişki süresi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların bağımsız tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçelerinin incelenmesinde; 6100 sayılı HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının b bendi uyarınca "Miktar veya değeri Kırk Bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar" temyiz edilemez. 02.12.2016 tarihli 6763 sayılı Kanun'un 44. maddesi ile de 6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na...
Uyuşmazlık, iştirak nafakası almakta iken ergin olan çocuğun eğitiminin devam ediyor olması halinde babanın nafaka yükümlülüğünün devam edip etmeyeceği ile eğitimin devam etmesi nedeniyle ihtiyacın devam ettiği iddiasının savunma yoluyla ileri sürülmesinin yardım nafakası talebi olarak kabulünün mümkün olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. TMK’nun 328.maddesinde: “Ana ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa, ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere, eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler.” hükmü yer almaktadır. Yukarıda açıklanan TMK.nun 328/1.maddesi uyarınca; kural olarak, ana babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam ettiğinden, anılan maddenin birinci fıkrasının açık hükmü uyarınca küçük ergin olmakla lehine bağlanan iştirak nafakası kendiliğinden sona erer....
Çocuğu yurt dışına görürüp Türkiye’ye dönmeyeceğini,, çocuğun baba ile kalmak istediğini, çocuğun yurt dışına çıkarılması halinde çocuğu göremeyeceğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmış ise de bu iddialarını ispata yarar yeterli ve inandırıcı deliller sunmadığı gibi varsayıma dayalı olan iddiaların gerçekleşeceğine yönelik açılan davanın kabulunün mümkün bulunmadığı bir gerçektir. Elbette Hollanda ülkesine gittikten sonar dönmeme halinde şahsi ilişki tesisi güçleşecektir. Ancak babanın bu ülkeye giderek kendisine tanınan şahsi ilişkiyi kurma imkanı mevcuttur. Şahsi ilişkinin güçleşmesi de tek başına velayetin değiştirilmesi için bir sebep kabul edilemez. Yine anne yada babanın evlenmesi dahi tek başına velayetin değiştirilmesi için yeterli bir sebep olmayacağı bilinmektedir. Davacı çocuk ile baba arasındaki şahsi ilişkiyi annenin kısıtladığını ileri sürmüş ise de bu iddiasına da ispat edemediği anlaşılmaktadır. Davacının ıslah yolu ile ortak velayet istemiştir....
Yukarıda gösterilen sebeplerle ve kurulan kişisel ilişkinin süresi, babanın velayet görevini yerine getirmesini engellemeyecek düzeyde bulunduğundan, mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davalının istinaf talebinin esastan reddine karar vermek gerekmekle, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu durumda, davalı-davacı kadının karar düzeltme talebinin açıklanan sebeple, münhasıran iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik olmak üzere kabulüne, Dairemizin temyiz incelemesi sonucu verilen 14.1.2021 tarih 2020/6041 esas ve 2021/235 karar sayılı onama ilamının münhasıran iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden kaldırılmasına, hükmün yukarıda açıklanan sebeple iştirak nafakası ve kadın lehine hükmedilen maddi tazminat yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma - Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından TMK 166/1 maddesine dayalı boşanma davası açılmış, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velayetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, davacı kadın yararına yoksulluk nafakası ve maddi tazminata, ortak çocuk için iştirak nafakasına hükmedilmiş, ilk derece mahkemesince verilen bu hükme karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesi ilgili hukuk dairesince davacı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmiş, ortak çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakasının miktarı arttırılmış, davacı kadının kişisel ilişkiye yönelik istinaf talebi kabul edilerek davalı babanın tedavi...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup 09/08/2018 tarihli istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkeme kararının boşanma, iştirak ve yoksulluk nafakası ile maddi-manevi tazminat kararına itirazlarının bulunmadığını ,davalı baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin hukuka ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu ,çocuklardan Ali İsmail'in 05.12.2013 Alparslan'ın ise 27.02.2017 doğumlu olup kurulan kişisel ilişkinin menfaatlerine uygun olmadığını ,yaşları itibariyle uzun süreli davacı anneden ayrı kalamayacaklarını bu düzenlemenin velayet görevini gereği gibi yerine getirilmesine de engel olduğunu, daha kısa süreli kişisel ilişki kurulması gerektiğinden çocuklar ile davalı baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin kaldırılmasını haklı gösteren somut delil ve olgu ispatlanamadığı gibi alınan sosyal inceleme raporuna göre anne ile çocuk arasındaki kişisel ilişkinin devamı yönünde görüş bildirilmesi karşısında babanın açtığı kişisel ilişkinin kaldırılması talebine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 04.05.2015 (Pzt.)...
Temyiz Sebepleri 1.Davacı-davalı erkek temyiz dilekçesinde özetle: kusur belirlemesinin hatalı olduğu, çocuk için 400,00 TL ödemeye katlanırken 500,00 TL ye çıkarılması üstelik gelirleri eşit olduğu halde kadın yararına yoksulluk nafakası verilmesinin haksız olduğu, intihara teşebbüs eden anneye velâyetin verilmesinin doğru olmadığı, asgari ücret kazandığı tazminatları ödeyecek gücü olmadığını ileri sürerek; kusur belirlemesi, kadın yararına hükmedilen tazminatlar ve yoksulluk nafakası ile iştirak nafakası miktarı yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 2.Davalı-davacı kadın temyiz dilekçesinde özetle: erkeğin davasının kabulünün hatalı olduğu, istinafa açıkca getirmemişlerse de resen dikkate alınması gerektiği, babanın şiddet yanlısı olduğu, çocukla kişisel ilşkinin kaldırılması yada azaltılması gerektiği, iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminat miktarlarının az olduğu ve ziynet talebinin reddinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; erkeğin davasının...
Müşterek çocuğun yaşı ve ihtiyaçları, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında ilk derece mahkemesi tarafından hükmedilen iştirak nafakası miktarının az uygun olduğu görüldüğünden davacı davalı kadının iştirak nafakası miktarına yönelik istinaf taleplerinin kısmen kabulüne ilk derece mahkemesi kararının 5 nolu bendinin iştirak nafakası yönündan kaldırılmasına, müşterek çocuk lehine aylık 2.500,00 TL iştirak nafakası takdiri ile kararın kesinleşme tarihinden itibaren başlamak üzere davalı davacıdan alınarak davacı davalıya verilmesine ,fazlaya ilişkin talebin reddine bu nafakanın her yıl Ocak ayında TÜİK tarafından belirlenen TÜFE oranında artırılmasına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....