un velayetinin değiştirilmesi talebinin reddi ile iştirak nafakasının kaldırılması tarihi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacının küçük ...'un velayetinin değiştirilmesine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Boşanma davası sonucunda velayeti anneye bırakılan Küçük ... için takdir edilen iştirak nafakası, babanın açtığı velayet davası sırasında ve öncesinde çocuğun babada kalması nedeniyle dava tarihinden itibaren kaldırılması gerekir. Halihazırda baba yanında bulunan küçük ... için davacı babanın velayetin değiştirilmesi davasının kesinleşmesine kadar iştirak nafakası ödemekle yükümlü tutulması usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK m. 438/7)....
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, Serkan için aylık 150.00.- TL iştirak nafakası ödenmesine, rahatsızlığı nedeni ile devletten sosyal yardım aldığı gerekçesi ile Bahar yönünden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK.'nun 182/2.maddesine göre; "Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır" Aynı Yasanın, 328/1.maddesine göre de; "Anne ve babanın bakım borcu, çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile anne ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir....
Ziynet alacağının reddi açısından: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde erkeğin yurt dışına çıkarken kadının altınlarını alıp bozdurduğunu, sonrasında iade etmediğini iddia ettiği, davalı erkek vekili cevap dilekçesinde davacının iddialarını kabul etmediğini, yurt dışına çıkarken altınları almadığını, hayvanları satarak yurt dışına gittiğini beyan ettiği, dinlenen tanık beyanlarında davacının yurt dışına çıkarken kadının altınlarının erkek tarafından alındığının ispat edilemediği, kadının yemin deliline de dayanmadığı, bu nedenle davanın reddinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Ziynet alacağının reddi açısından: Davacı kadın vekili dava dilekçesinde erkeğin yurt dışına çıkarken kadının altınlarını alıp bozdurduğunu, sonrasında iade etmediğini iddia ettiği, davalı erkek vekili cevap dilekçesinde davacının iddialarını kabul etmediğini, yurt dışına çıkarken altınları almadığını, hayvanları satarak yurt dışına gittiğini beyan ettiği, dinlenen tanık beyanlarında davacının yurt dışına çıkarken kadının altınlarının erkek tarafından alındığının ispat edilemediği, kadının yemin deliline de dayanmadığı, bu nedenle davanın reddinin doğru ve yerinde olduğu anlaşıldığından davacı kadın vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....
Taraflar arasındaki babanın açtığı çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi ve annenin karşı dava olarak açtığı çocukla kişisel ilişkinin kaldırılması davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının kabulüne ve kişisel ilişkinin kaldırılması davasının reddine karar verilmiştir. Kararın davalı-davacı anne vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen esastan reddi ve kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı-davacı anne vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır....
Boşanma ilamında baba ile kurulan kişisel ilişkinin o dönem müşterek çocuğun yaşının küçük olması, anne sevgi ve bakımına muhtaç olması sebebiyle yatılı olmaksızın oldukça sınırlı bir şekilde tesisine karar verildiği, gelinen aşamada müşterek çocuğun 7 yaşında olup; baba ile yatılı kişisel ilişki kurabilecek yaşta ve olgunlukta olduğu anlaşılmaktadır. Sosyal inceleme raporunda da kişisel ilişkinin daha uzun süreli düzenlenmesinin küçüğün yararına olacağı rapor edilmiştir. Çocukla baba arasında tesis edilen kişisel ilişki süresi, babalık duygularını tatmine elverişli olmadığı gibi, çocuğun da baba sevgi ve şefkatini tatmasına da yeterli değildir. Bu sebeple çocuk ile baba arasında daha uzun süreli ve yatılı olacak şekilde yeniden kişisel ilişki düzenlenmesi gerektiği anlaşılmakla; davalı/birleşen dosya davacısı erkeğin müşterek çocuk ile kurulan kişisel ilişkinin arttırılması talebinin KABULÜNE karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu durumda, ortak çocuklar ile davacı baba arasında kurulan kişisel ilişkinin, çocukların eğitimlerine devam ettikleri ülkenin eğitim ve öğretim kuralları ve tatil süreleri dikkate alınarak kurulması, gerek taraflar yönünden gerekse çocuklar yönünden daha uygulanabilir olduğu düşünülmektedir. Mahkemece kurulan kişisel ilişkinin tarafların ve çocuklarının yaşantıları yurt dışında devam edeceğinden infazda güçlük çıkaracak niteliktedir. Bu nedenlerle, sayın çoğunluğun diğer temyiz yönlerinden onama görüşüne katılmakla birlikte, baba ile çocuklar arasında kurulan kişisel ilişkinin açıkladığım nedenlerle bozulmasını düşündüğümden, bu konuda onama görüşüne katılmıyorum....
Temyiz Sebepleri Davalı-davacı baba vekili temyiz dilekçesinde özetle; çocuğun annesinin etkisi altında olduğunu, Pamukkale Üniversitesi uzman raporunda çocuğun etki altında olduğunun belirtildiğini, hükmedilen kişisel ilişkinin süresinin çok az olduğunu, ceza mahkemesi kararına itiraz edildiğini, babanın çocuğa şiddeti olmadığını, kararla çocuğun geniş aile ile de görüşmekten mahrum edildiğini ileri sürerek; annenin çocukla kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının kabulü ile babanın çocukla baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesine ilişkin karşı davasının reddi yönünden kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. C. Gerekçe 1....
Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen ve artırılan iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun değildir. O halde, mahkemece yapılacak iş; ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nın 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak; ödenen iştirak nafakasının, daha uygun miktarda artırılmasına karar vermek olmalıdır....
Tarafların gerçekleşen sosyal-ekonomik durumları, nafakanın niteliği, ortak çocuğun yaşı ve ihtiyaç düzeyi, özellikle davalı babanın da ortak çocuğun bakım ve eğitim masraflarına katılma yükümlülüğünün bulunduğu gözetildiğinde; yerel mahkemece takdir edilen iştirak nafakası miktarı az bulunmuş, bu konu hakkaniyet ilkesine aykırı görülmüş, bu sebeple hükmün bozulmasına karar verilmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; ortak çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu gözetilerek; TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmetmek olmalıdır....