İş Mahkemesi ilamının BAM tarafından kaldırılarak yeni bir hüküm kurulduğunu, BAM kararıyla takibe konu alacak kalemlerinin türü ve miktarının da değiştiğini, icra dairesi tarafından yeni bir icra emri düzenlenip borçlu şirkete tebliğ edildiğini, müvekkiline tebliğe çıkartılmadığını, buna rağmen haciz konulduğunu, kefaletin asıl borca sıkı sıkıya bağlı olduğunu, takip dayanağı ilk ilamın ortadan kalkmasıyla kefaletin de sona ereceğini, haciz sırasında alınan kefalette müvekkilinin kendi el yazısıyla kefil olduğu miktarın kefalet tarihinin yazılı olmadığını, bu haliyle kefaletin TBK'nın 583. maddesine aykırı olduğunu belirterek, icra emrinin ve müvekkili hakkındaki tüm icra işlemlerinin iptaline ve hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....
dava dışı asıl borçlu arasındaki kredi sözleşmesinin niteliğine göre kredi sözleşmesi tarihinden sonra dava dışı asıl borçluya kullandırılan kredilerin anılan sözleşme kapsamında olduğu, ayrıca davalı ile davacı banka arasında kefaletin geçerlilik süresine ilişkin farklı bir süre kararlaştırılmadığından TBK'nun 598 maddesi uyarınca kefaletin yasal 10 yıllık süreye tabi olduğunun kabulü gerektiği, buna göre takibin süresinde olduğu, ayrıca kefaletin niteliğine göre davacının asıl borçluya başvurmadan kefile müracaat edebileceği, TTK'nun 8.maddesi uyarınca ticari iş mahiyetindeki kredi sözleşmesinde tarafların faiz oranını serbestçe belirleyebileceği, davacı banka tarafından talep edilen temerrüt faiz oranının sözleşmeye uygun olduğu, mahkememizce bilirkişi ...'...
İİK’nun 38. maddesi gereğince icra dairesindeki kefaletler ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabi olup; icra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali talebi yargılamayı gerektirdiğinden bu husus ancak genel mahkemelerde ileri sürülebileceğinden şikayet yoluyla icra mahkemesinden iptali istenemez. Ancak, ilam hükmünde olan icra kefalet işleminin, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Bu durumda, icra kefilliğinin iptali isteminin genel mahkemede yargılamayı gerektirdiği ve dar yetkili icra mahkemesinde dinlenemeyeceği açıktır....
Birleşen davada davacı ... vekili, sözleşmedeki kefaletinin sona erdiğini ve bankanın aleyhinde itirazın iptali davası açtığını beyan ederek borçlu olmadıklarının tespitini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı ...vekili, kefaletin geçerli olduğunu ve davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalılardan ...’ın ödeme emrine itirazının süresinde olmadığı, bu nedenle takibin kesinleştiği ve hakkında dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı, asıl davada benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın ise kefaletin geçerli olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece icra takibine konu alacağın belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılmış olup, alınan bilirkişi raporlarının davacı vekili tarafından gerekçeleri de gösterilmek suretiyle itiraz edilmiştir....
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle, davacı yanın sunduğu GKS için müvekkili şirketin sorumlu tutulduğu kefaletin geçersiz olduğunu, kefaletin şekil şartları yönünden geçerli olmadığının açık olduğunu, kefaletin geçerli olabilmesi için kefilin el yazısı ile kefil olduğu miktarı, kefalet türünü, kefalet limitini, kefalet süresini, kefil olduğu tarihi, ismini kendi el yazısı ile yazması gerektiğini, buna göre ortada geçerli bir kefalet dahi bulunmadığından davanın reddedilmesi gerektiğini, kefaletin şekil şartlarında noksanlık sebebiyle geçersiz kabul edileceğinin yüksek mahkeme kararıyla sabit olduğunu, şekil şartlarına aykırı olarak düzenlenen kefaletlerin mutlak butlan ile geçersiz olduğunun, mahkemece re'sen incelenecek hususlardan olduğunu, incelendiği takdirde ilgili kefaletin B.K m 583'e açıkça aykırılık teşkil ettiği görüldüğünü, takipte hesap kat'ı için ihtarname tebliğ edilmediğinden ve hesap özetleri de müvekkiline usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmediğini, asla kabul...
CMK'nın 113 ve 115. maddeleri gereğince sanığa iadesi yerine, mahkemece sanığın yatırdığı nakdi kefaletin kararın kesinleşmesini müteakip hükmün infazına başlandığında sanığa iadesine karar verilmesi, Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden hükmün nakdi kefaletin iadesi konulu 7. bendindeki “CMK'nın 113/1-a maddesi gereğince karar kesinleşip hüküm infaza başlandığında yatırılan bu nakdi kefaletin sanığa iadesine” ibaresinin karardan çıkartılarak yerine “CMK'nın 113 ve 115. maddeleri gereğince nakdi kefaletin sanığa iadesine” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün isteme uygun olarak DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 05.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil İLK DERECE MAHKEMESİ : Vezirköprü 2. Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, aile konutu niteliğinde olduğu ileri sürülen taşınmazın kayıt maliki eş tarafından diğer eşin bilgisi ve rızası alınmaması nedeniyle kefaletin hükümsüzlüğü hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olup, Dairemizin 14.02.2020 tarihli kararı ile temyiz itirazlarını inceleme görevinin Yargıtay 2. Hukuk Dairesi olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 10.01.2020 tarihli kararı ile iş bölümüne ilişkin karar verilmek üzere dosyanın Hukuk İş Bölümü İnceleme Kurulu yerine Dairemize gönderildiği anlaşılmakla dosyanın görevli Daireyi belirlemek üzere HUKUK İŞBÖLÜMÜ İNCELEME KURULUNA GÖNDERİLMESİNE, 05.01.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....
Davalı vekili, “Ödeme Taahhüdü” başlıklı 11.10.2013 tarihli protokoldeki kefaletin geçersiz olduğunu, TBK'nun 583. maddesindeki koşulların bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, uyuşmazlık konusu kefalet sözleşmesinde davalının kefil olarak sorumlu olduğu azami üst miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil sıfatı ile yükümlülük altına girdiğini kendi el yazısı ile yazmadığı için kefaletin geçersiz olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 25/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki kefalet sözleşmesinin feshi - menfi tespit - ... iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı, dava dışı ... ...'...
GEREKÇE: Dava, İİK'nın 67.maddesine dayalı olarak açılan itirazın iptali davasıdır. Davacı, faktoring sözleşmesi uyarınca alacaklı olduğundan bahisle başlattığı icra takibine itiraz üzerine itirazın iptali davası açmış; davalı ... sözleşmedeki kefaletinin geçersiz olduğundan bahisle davanın reddini istemiştir. Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından; "... davacının dayandığı sözleşmede davalı ...'in eşinin rızasına ilişkin bir belgenin olmadığı açıkça saptandığından kefalet sözleşmesinin geçerli olarak kabul edilemeyeceği ve davalı ...'in sözleşmeye konu borçtan sorumlu tutulamayacağı, kefaletin geçersiz olması nedeniyle davalı ...'a karşı açılan davanın reddine, diğer davalılar bakımından icra takibi kesinleştiğinden davanın usulden reddine" karar verilmiştir. Davacı vekili yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur....