"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kredi kartı üyelik sözleşmesine kefil sıfatıyla imza koyan davalının, ödeme emrine itirazının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 10/3 ve Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 24 üncü maddeleri uyarınca kredi kartı sözleşmesine kefaletin adi kefalet hükümlerine tâbi olduğu ve asıl borçlu hakkındaki takibin semeresiz kalmasından önce kefile başvurulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre; davacı tarafından belirtilen miktarla kefalet öngörülen sözleşme nedeni ile davalının imzası bulunmayan sözleşmelerdeki borçtan da kefalet miktarına kadar sorumlu tutulmak istenmesinin kefaletin genel ilkelerine aykırı olduğu, kefaletin cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesi nedeni ile verilmesi durumu haricinde, davalının imzası bulunmayan sözleşmelerdeki borçtan, kefalet limiti ile sorumlu tutulmayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabul, kısmen reddine, davalının icra takibine vaki itirazının 16.053.10 TL. asıl alacak, 2.528,36 TL. işlemiş faiz üzerinden iptaline, taraflar lehine iptal ve reddedilen miktar üzerinden %40 tazminata hükmedilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Mahkemece davanın 18.806,14 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir. 4077 sayılı Kanunun 10. maddesi uyarınca sözleşmenin yazılı olması geçerlilik koşulu olduğu gibi, sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunun 484. maddesinde de kefaletin geçerli olabilmesi için sözleşmenin yazılı şekilde yapılmasının yanında kefilin sorumluluk miktarının da açıkça belirtilmesi şart kılınmıştır. Takibe dayanak 20.5.2008 tarihli sözleşmede, kredi tutarı birinci sayfada belirlenmiş ise de, kefillerin imzasının bulunduğu sayfada kefalet miktarı belirtilmediği gibi kredi tutarına da atıfta bulunulmamıştır. Bu halde geçerli bir kefaletin varlığından söz edilemeyeceğinden davacının kefilin sorumluluğuna yönelmesi mümkün değildir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı borçlu arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesinde davalının kefil sıfatı ile imzasının bulunduğu, kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edilip ihtarname keşide edildiği ve takibe geçildiğini, ancak itiraz nedeni ile takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı davaya bakma yetkisinin Yalova Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğu, ayrıca kendisinin kefil olup sorumluluğunun kefalet miktarı ile sınırlı olduğunu öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı borçlu arasında imzalanan kredi kartı üyelik sözleşmesinde davalının garantör olarak imzasının bulunduğu, müvekkilinin alacağını tahsil için giriştiği takibe davalının itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ve % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemelerine ait olduğunu, ayrıca sözleşmede davacı banka yetkililerinin imzasının bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin geçersiz olduğunu, buna bağlı olarak da kefaletin geçersiz olduğunu öne sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak icra kefaletinin iptali talep edilemez. Ancak, İİK.nun 38. maddesi uyarınca icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. Buna göre ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir. Bu nedenle de icra emri tebliği üzerine İİK.nun 16. maddesine göre şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurulması halinde, mahkemece, TBK.'...
Bu durumda kefaletin geçerli olmadığı gözden kaçırılarak yazılı biçimde karar verilmesi doğru olmayıp, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalılar yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 10.3.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı alacaklı vekili cevap dilekçesinde özetle; kefaletin şekil şartlarında bir eksiklik bulunmadığını, tüm şartların yerine getirilmiş olduğunu beyan etmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi kararında; eş rızasının bulunmadığından kefaletin geçersiz olduğu gerekçesiyle şikayetin kabulüne, takibin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eşin muvafakatinin bulunduğunu, buna ilişkin belgeyi dilekçe ekinde sunduklarını, delil listesinde bulunmasına rağmen, bankadan gerekli evraklar istenmeden bu şekilde verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, kefaletin şekil şartlarında eksiklik bulunmadığını beyan etmiş, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....
Maddenin de geçersizliğini kendiliğinden doğurmayacağı, kefaletin verildiği tarih itibariyle 818. S.K.'a tabi olan kefalet şartın geçerli olabilmesi için kefalet miktarının da kefalet şartında yazılı olması gerektiği, kefalet şartına ilişkin 3. maddede kefalet miktarının belirtilmediği, kefalet miktarı için de ipotek miktarına bir atfın bulunmadığı; kefaletin asıl alacak-borç doğuran sözleşmede bulunması halinde kefalet şartında kefalet miktarı belirtilmese de sözleşmedeki borcun kefalet sınırı olarak kabul edileceğine ilişkin 818. sayılı Borçlar Kanunu zamanındaki görüşün, bu görüşteki asıl borç doğuran sözleşmedeki borç ve aynı sözleşmedeki kefalet şartı ilişkisinin, kefaletin borca bağlılığı nedeniyle kefaletin de sınırı olduğu şeklindeki gerekçenin ipotek miktarı ve kefalet miktarı ilişkisi açısından geçerli olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ ESAS NO : 2023/71 Esas KARAR NO : 2023/231 DAVA : İtirazın İptali (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) DAVA TARİHİ : 25/01/2023 KARAR TARİHİ : 16/03/2023 DAVA : Davacı vekili Mahkememize sunduğu 25/01/2023 havale tarihli ve aynı tarihte harçlandırdığı dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin ----- Genel Kredi Sözleşmesi'nden kaynaklanan borçlarını ödememiş olduğunu,------ tarafından müvekkilinin de aralarında bulunduğu şirket kefillerine karşı takip başlatıldığını ve malvarlıklarına haciz tatbik edildiğini, davalı -----ve bankalar arasında genel kredi borçlarının yapılandırılması amacıyla Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesi akdedilmiş olduğunu, müvekkili tarafından TBK m.601 uyarınca kefaletin sonlandırılması talebiyle -----Sayılı dosyasının ikame edildiğini,-----....