Dava, davacı banka tarafından dava dışı asıl borçlu şirkete verilen teminat mektuplarının komisyon bedellerinin tahsiline ve teminat mektupları bedellerinin depo edilmesine yönelik olarak yapılan icra takibine karşı açılan itirazın iptali davasıdır. Davalı, davacı banka ile dava dışı asıl borçlu arasında imzalanan tarihsiz genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamış, 19/12/1996 tarihli davacı bankaya gönderdiği ihtar ile asıl borçlu şirketteki hisselerini devrettiğini belirterek kefaletin kaldırılmasını istemiştir. Davalının kefil olarak imzaladığı süresiz kredi sözleşmesinin 21.3 maddesi uyarınca 818 sayılı BK 'nın 493. ve 494. maddelerinde kefile tanınan haklardan feragat ettiği anlaşılmaktadır. 818 sayılı BK'nın 493 ve 494.maddeleri emredici nitelikte bulunmadığından kefilin anılan yasa hükümleri ile kendisine tanınan haklardan başlangıçta vazgeçmesi olanaklıdır....
Davalı ... tarafından, dava konusu genel kredi sözleşmesindeki kefalet yükümlülüklerine ilişkin yazıların kendisine ait olmadığı ve kefaletin geçersiz olduğu savunmasında bulunduğu anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi'nden alınan raporda, kefalet sözleşmesindeki yazıların davalı ...’nın eli ürünü olmadığı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki Genel Kredi Sözleşmesi ...... tarihli olup, sözleşmedeki kefaletin geçerliliği 6098 sayılı TBK.nun hükümleri dikkate alınarak belirlenmelidir. Kefalet sözleşmesinin ne şekilde kurulacağı TBK. m. 583’de düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, “Kefalet sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefaletin tarihi belirtilmedikçe geçerli olmaz....
Kefaletin geçerli olabilmesi için, kefilin beyanının icra tutanağına geçirilmesi ve tutanağın altının imzalanması gerekir (İİK.m.8). Ayrıca kefilin kefil olduğu miktarın belirli olması (borcun tamamı veya kefalet kısmi ise kısmen kefil olunan miktar) ve kefaletin herhangi bir koşula bağlı olmaması gerekir. Maddede de açıkça belirtildiği gibi buradaki kefalet müteselsil kefalettir. İhtiyati haciz sırasında verilen icra kefaleti de geçerli olup, asıl borçlu hakkında takip iptal edilmediği sürece kefaletin geçerliliği devam eder. Ancak usulüne uygun icra kefaleti olsa dahi hakkında takip yapılan borçlu yönünden takip kesinleşmedikçe icra kefiline icra emri çıkarılamayacağı gibi, borç miktarının kesinleşmemesi halinde takibin devamı da mümkün değildir. Somut olayda asıl icra müdürlüğünün talimatı üzerine İnegöl talimat icra müdürlüğünce 25.12.2008 tarihinde asıl borçlu A..... L...'nin belirtilen adresine hacze gidilmiştir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/19284 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, takibe dayanak yapılan sözleşmede müşteri olarak gösterilen... isimli şahsın imzasının bulunmadığını, her ne kadar sözleşmede müvekkilinin kefil olarak imzası ile ismi var ise de, kefaletin geçerli olabilmesi için borcun varlığının gerekli olduğunu, kefaletin sözleşmenin fer'i niteliğinde olduğunu, geçersiz veya olmayan bir borca kefil olunmuş ise kefalet borcundan söz edilemiyeceği, takibe konu edilen sözleşmede asıl borçlunun imzası bulunmayıp borca da itiraz edildiğini ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı asıl borçlu... arasında yapılan kredili satış-cari hesap sözleşmesi uyarınca ... Şti.'...
Şt arasında akdedilen, davalının da kefil olduğu genel kredi sözleşmesi limiti 3.000.000,00 TL olup, bu sözleşmeye istinaden alacaklı banka tarafından davalı ve dava dışı borçlular aleyhinde 72.887,78 TL ödenmeyen borç yönünden icra takibi başlatılmış, davalının itirazı üzerine davacı banka tarafından fazlaya ve gayri nakdi alacaklara ilişkin talep hakları saklı tutulmak kaydı ile bu miktar üzerinden itirazın iptali davası açılmıştır. Davalı beyanlarında kefaletin geçerli olmadığını savunmuştur. Davalının savunmasına göre, kefaletin geçersiz olması durumunda 3.000.000,00 TL limitli sözleşme yönünden davalı sorumlu tutulamayacak, kefaletin geçerli olması durumunda ise davalı 3.000.000,00 TL limit dahilinde sorumlu tutulabilecektir....
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Dava, kredi kartı üyelik sözleşmesine garantör sıfatıyla imza koyan davalı aleyhinde girişilen takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece taraflar arasında akdedilen sözleşmede, davalının sorumluluk miktarının gösterilmediği gerekçesiyle kefaletin geçerli olmadığı ve davalının hukuki sorumluluğuna gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİHİ : 03/05/2019 NUMARASI : 2018/788 ESAS 2019/417 KARAR DAVA KONUSU : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan) KARAR : Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
İcra kefaletinin geçersizliği nedeniyle iptali istemi, yargılamayı gerektirmesi nedeniyle genel mahkemede ileri sürülebilecek bir husus olup, şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurularak iptali talep edilemez. Ancak, İİK'nun 38.maddesi uyarınca, icra dairesindeki kefaletler, müteselsil kefalet niteliğinde olup, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tâbidir. İcra kefaletinin Türk Borçlar Kanunu'na göre geçerli olmaması nedeniyle icra emri gönderilemeyeceğine şikayet, takip konusu belgenin ilam hükmünde belge olmadığına ilişkin şikayet olup, İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz şikayete tâbidir. Buna göre, ilamlı icra takibine konu edilebilmesi, bir diğer ifade ile icra kefiline icra emri tebliğ edilebilmesi için, icra kefaletinin yasada öngörülen şekil şartlarına uygun olarak yapılmış olması gerekir....
Kefaletin Fer’i niteliği itibariyle kefilin borcunun asıl borca bağımlı olduğu böylece asıl borçluya muacceliyet tarihi ve faiz indirimi bakımından sağlanan hakların kefil yönünden de geçerli olduğu gözetilmeden mahkemece yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, asıl borçlular ile imzalanan Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesinin kefaletin asıl borca bağımlı fer’i niteliği dikkate alındığında, bu sözleşme hükümlerinden davalının da yararlanacağı gözetilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....
Kefaletin Fer’i niteliği itibariyle kefilin borcunun asıl borca bağımlı olduğu böylece asıl borçluya muacceliyet tarihi ve faiz indirimi bakımından sağlanan hakların kefil yönünden de geçerli olduğu gözetilmeden mahkemece yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmediğinden bahisle bozulmuştur. Mahkemece bozmaya uyularak, asıl borçlular ile imzalanan Finansal Yeniden Yapılandırma Sözleşmesinin kefaletin asıl borca bağımlı fer’i niteliği dikkate alındığında, bu sözleşme hükümlerinden davalının da yararlanacağı gözetilerek konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir....