Belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini hakime ait olup, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232-250 sayılı kararında ayrıntıları açıklandığı üzere belgenin nesnel olarak aldatıcılık niteliğinin bulunması ile aldatma keyfiyetinin objektif olarak ve beş duyuyla ilk bakışta anlaşılabilir olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği; Kriminal Polis Laboratuvarınca düzenlenen ekspertiz raporunda sahteliğinin ilk nazarda dikkati çekmeyeceği" şeklindeki tespiti ve dosya içinde getirtilen belgeler üzerinde heyetimizce yapılan gözlemde de yapılan sahteciliğin objektif olarak ilk bakışta ve kolaylıkla fark edilebilecek nitelikte olmadığı, bu nedenle aldatıcılık niteliğinin bulunduğunun belirlenmesi karşısında, unsurları itibariyle oluşan resmi belgede sahtecilik suçundan sanığın mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, bilirkişiden alınan rapora dayanılarak aldatıcılık niteliğini haiz olmadığından bahisle...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "taşınmazın bulunduğu yerde uzman ziraat ve jeoloji bilirkişileri ile yerel bilirkişi ve taraf tanıklarının katılımı ile yeniden keşif yapılarak, taşınmazın niteliğinin, dere yatağı olup olmadığının, dere yatağı olmayan bölümleri var ise, bu bölümlerin kim tarafından ne şekilde imar-ihya edildiğinin, üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve bu işlemlerin tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihinin ve sürdürülüş şeklinin belirlenmesi ve taşınmazın niteliğinin tereddütsüz biçimde tayin edilmesi" gereğine değinilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat Sanığın lehdar olarak gözüktüğü, katılan tarafından kendisine teminat olarak verilen suça konu senet üzerindeki teminat senedi olduğunu belirtir kısmı keserek, tanzim tarihini değiştirip vade tarihi eklemek suretiyle katılan aleyhine icra takibi yaparak, resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; suça konu senet üzerinde tahrifat yapıldığının dosyada mevcut suça konu senedin orijinal hali ve bilirkişi raporu ile sabit olması, menfaatin sanığa ait bulunması karşısında; eylemin sübut bulduğu gözetilerek; öncelikle, belgede sahtecilik suçlarında aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu belge celp edilip incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatma niteliğinin bulunup bulunmadığının karar yerinde tartışılması ve aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içine konulmasını müteakip...
in kusursuz olduğunun belirlenmesi nedeniyle şartları oluşmayan maddi ve manevi tazminat istemli davanın reddine karar verilmiş, bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuş, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Gümrük Müdürlüğü'ne bağlı antrepoya alındıktan sonraki aşamada düzenlenen Laboratuar Tahlil Rapor Formları ile eşyanın niteliğinin belirlenmesi üzerine tayin edilen damping vergisine tabi olmayan GTİP esas alınarak beyanda bulunulmak suretiyle serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin düzenlendiği, bu olaylardan sonra, bazı usulsüzlükler yapıldığı yönünde duyumlar alınması üzerine başlatılan gümrük soruşturması aşamasında transit beyannamelerinin ekindeki eşya numuneleri incelenmek suretiyle düzenlenen İstanbul Gümrük Bölge Laboratuar Müdürlüğü'nün 03.02.2010 tarih ve 25 sayılı raporu ile dava konusu eşyanın niteliğinin yeniden belirlendiği ve bu belirleme sonucunda eşyanın serbest dolaşıma giriş beyannamelerine dayanak Laboratuar Tahlil Rapor Formları'nda belirtilen aksine damping vergisini gerektirir GTİP'e tabi olduğunun ortaya konulduğu anlaşılmakla, Dosya ile birlikte transit beyannameleri ekinde bulunan eşya numuneleri konusuda uzman ve tarafsız bilirkişiler kuruluna tevdi edilerek,...
Taşınmazın niteliğinin bu şekilde belirlenmesi, 06.05.1987 tarihli sözleşmenin sona ermesini gerektirmez. Nitekim davalı kiracı, bu sözleşmeye dayanarak belediye tarafından dava dışı şahsa ihale sonucu yapılan idari tasarrufa karşı idari yargıya başvurarak işlemin iptalini istemiş, Muğla İdare Mahkemesi de işlemin iptaline karar vermiş ve bu karar kesinleşmiştir. Bu kararla da 06.05.1987 tarihli sözleşmeye değer verilmesi gerektiği hükmen saptanmıştır. O halde, 06.05.1987 tarihli sözleşmenin geçerliliğini koruduğunun kabulü gerekir. Uyuşmazlığın 6570 sayılı Yasa hükümlerine mi, yoksa Borçlar Kanunu'na göre mi çözümleneceği hususuna gelince; bunun için öncelikle kiralananın niteliğinin belirlenmesi gerekmektedir. Taraflar arasında 06.05.1987 tarihli kira sözleşmesinde, taşınmazın niteliği "100 m2 arsa, çay bahçesi" olarak belirlenmiştir. Sonradan bu taşınmazın üzerine büfe yapılması, bu taşınmazın niteliğini değiştirmez....
İş Mahkemesi'nde maddi ve manevi tazminat istemli dava açıldığını ve davanın mahkemenin 2017/231 E sırasına kaydının yapıldığını, o davada Antalya SGK'ya müzekkere yazılarak iş kazası olayı ile ilgili yapılmış başvuru ve tahkikat sonucunun sorulduğunu ancak SGK tarafından yeterli belge bulunamadığından olayın iş kazası olarak değerlendirilemediğinin belirtilmesi üzerine işbu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu beyanla; davacının özürlü kalmasına neden olan 26/05/2014 tarihli kazanın iş kazası olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Mahkememiz ara kararı gereğince; davacıya ait araçta oluştuğu iddia edilen değer kaybına ilişkin sigorta şirketi nezdinde düzenlenen eksper raporları ile belirlenen maddi vakıalar birlikte değerlendirilmek suretiyle değer kaybının tespiti, yapılan ödemenin tespiti ile bakiye değer kaybı zararının belirlenmesi ve meydana gelen kazada tarafların kusur durumlarının belirlenmesi hususunda dosyanın bilirkişi heyetine tevdi edildiği, bilirkişi heyetinin raporu 03/02/2024 tarihinde ibraz ettikleri görülmüştür. Raporun incelenmesinde,".... plaka sayılı araç sürücüsü ...’nın 2918 sayılı Karayolları 11.10.2022 tarihli kazanın oluşumunda; davalı tarafa ait ... plaka sayılı araç sürücüsünün “ETKEN OLDUĞU”, Davacı tarafa ait ... plaka sayılı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun herhangi bir madde hükmünü ihlal etmediğinden dolayı kazanın oluşumunda; “ETKEN OLMADIĞI”, Bahse konu ... plaka sayılı araçta; kaza tarihi itibariyle 40.000,00....
ın maliki olduğu sürücüsü olduğu sevk ve idaresindeki ...plaka sayılı aracı ile meydana gelen kazanın oluşumunda 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 52/b ve 56/c maddelerini ihlal ettiğniden dolayı kazanın oluşumunda tamamen hatası ile etken olduğu kanaatine ... plaka sayılı araç sürcüsü ...meydana gelen kazanın oluşumunda kural ihlali olmadığı kanaatine, ...plaka sayılı araç sürücüsü ... meydana gelen kazanın oluşumunda kural ihlali olmadığı kanaatine, ... plaka sayılı aracın meydana gelen trafik kazası sonucu araçtaki hasar bedelinin KDV hariç 1.750,00-TL olabileceği görüş ve kanaatini bildirmiştir. 28/01/2020 tarihli ve 3108.2021 tarihli bilirkişi raporlarının gerekçe kısmında kaza tutanağında anlatılan kazanın oluş şekli ile hasar arasındaki illiyet bağı değerlendirildiğinde hasar noktası oluşan hasar, kazanın oluş şekli ve yolun geometrik yapısı ile kaza tespit tutanağı ve araçta oluşan hasar ile kazanın uyumlu olmadığı kanaati bildirilmiş olması ve yine mahkememizce 03/06/2021...
Dava dosyasının incelenmesinde; davacının davasını kazaya neden olan karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu trafik sigorta şirketine maddi ve manevi tazminat istemli olarak yönelttiği, mahkemenin 14.05.2014 tarihli tefrik kararı ile maddi tazminat istemli davanın iş bu dava dosyasından (2014/263) ayrılarak başka bir esasa kaydedildiği görüldüğü, elde kalan 2014/263 sayılı dava dosyasının ayrıma kararı göz önüne alındığında manevi tazminat talebine ilişkin olduğu, mahkemenin 08.10.2014 tarihli görevsizlik kararının gerekçesinde 'Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun 26/03/2014 tarih ve 141 sayılı mahkemelerinin yargı alanlarına ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre davalı ... şirketine karşı açılan maddi tazminat davası ticari dava niteliğinde olduğundan ve mahkememizin Ticaret Mahkemesi sıfatı olmadığından görevsizlik kararının verildiği' açıklamasının bulunduğu anlaşılmıştır....