GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Yargıtay bozma ilamında özetle; "Taşınmaz üzerindeki zilyetliğin sürdürülüş biçiminin ve süresinin araştırılması, taşınmazın sit alanı içerisinde kalıp kalmadığı hususunun belirlenmesi, taşınmazın niteliğinin belirlenmesi yönünden 3 kişilik, ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınması toplanan delillerin sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda çekişmeli 263 ada 6 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi davalılar adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 02.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : Resmi belgede sahtecilik HÜKÜM : Beraat 1-2006 yılında .... k Lisesi tarafından başka öğrencilere verilmiş gerçek diplomalardan kanaat verecek 2 veya 3 adetinin aslının getirtilerek suç konusu noter onaylı diploma fotokopisiyle karşılaştırılarak incelenmesi, arada fark olup olmadığının varsa niteliğinin belirlenmesi, aralarında fark olsa bile bu farklılığın objektif olarak uzman olmayan bir kişiyi aldatıp aldatmayacağının gerekçeli kararda tartışılması, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, bozma ilamına yanlış anlam verilerek eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması, 2-Suç konusu noter onaylı ve sahte olduğu kabul edilen diplomanın dosyada delil olarak saklanması yerine sahibine iadesine karar verilmesi, Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken...
Bu nedenle, öncelikle bu ilişkinin niteliğinin belirlenmesi gerekmekte olup, mahkemece bu husus araştırılmaksızın eksik inceleme ile verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Yapılan inceleme sonucunda davacı ve davalı arasındaki ilişkinin işçi-işveren ilişkisi olmadığının belirlenmesi halinde ise; davacının araç maliki olarak, trafik kazası nedeni ile üçüncü kişinin zararını ödedikten sonra, aracı kullanan davalı sürücüden rücuen tahsil talebinde bulunduğu değerlendirildiğinde, somut olaya uygulanması gereken yasal düzenlemenin Türk Borçlar Kanunu "Alacaklıya Halef Olma" başlıklı 168.madde olduğu, anılan maddenin 1.fıkrasında "Diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur" hükmü doğrultusunda; halefiyet esasına göre açılan dava, aynen zarar gören kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir....
in davalılar ... ve ... aleyhine açtığı manevi tazminat istemli davanın işbu davacı ... tarafından davalılar ... ve ... ile sigorta şirketi aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemli davadan tefrikine karar verilmiş ve tefrik edilen dosya Mahkememizin yukarıdaki esas sırasına kaydedilmiştir. Mahkemelerin görevi kanunla düzenlenir. Göreve ilişkin kurallar, kamu düzenindendir. 6100 Sayılı HMK'nın 114/c maddesi uyarınca mahkemelerin görevi dava şartı olup, 115. maddesi uyarınca mahkeme dava şartlarının varlığını res'en araştırmakla yükümlüdür. Ticaret Mahkemelerinin hangi davalara bakacağı 01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren, 6102 sayılı TTK'nın 5. Maddesinde belirtilmiş olup 4. maddede hangi davaların ticari dava sayılacağı düzenlenmiştir....
Enerji Elektrik Üretim A.Ş. hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne dair karar verildiği, ancak bozma gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği eksik araştırma ile hüküm tesis edildiği anlaşılmıştır. 20.12.2018 tarihli bozma ilamında belirtilen yasal düzenlemeler kapsamında davalılar arasındaki ilişkinin belirlenmesi ve aralarında asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığının bulunup bulunmadığının net bir şekilde belirlenmesi için, ......
Oysa kazanın oluş şekli, kazada malul kalan kişinin yaralanmasına etki eden davalı eylemi bulunup bulunmadığı hususları, ceza yargılamasında somut hal alacağından ceza dosyasının getirtilmesi, gerekirse sonucunun beklenmesi yoluna gidilmeden, sadece kaza tespit tutanağındaki anlatıma göre kazanın oluş biçiminin belirlenmesi doğru değildir. Bu durumda mahkemece, eldeki davanın bağlantılı bulunduğu mahkemenin 2014/1157 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi, kazaya ilişkin ceza dosyasının getirtilmesi ve gerekirse sonucunun beklenmesi, kazanın oluş biçimine ilişkin taraf delillerinin toplanmasından sonra konusunda uzman makina mühendisi bilirkişiden kusur konusunda rapor alınması suretiyle; kazanın oluş biçiminin ve davacının ödeme yaptığı ...'...
Buna göre, kazanın oluş şekline ve kusur durumuna ilişkin alınan raporların birbiri ile örtüşmediği ve çelişki ihtiva ettiği, bu haliyle söz konusu raporların hüküm vermeye elverişli olmadığı anlaşıldığından yerel mahkemece kazanın oluşundaki tarafların kusur durumunun belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti’nden alınacak rapor sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelememeye dayalı karar verilmesi isabetli görülmemiştir. Kabule göre ise, davacı tarafından araç hasar bedeli talep edildiği halde yerel mahkemece araç üzerine bilirkişi incelemesi yaptırılarak, araçta oluşan hasar bedelinin kaza tarihindeki piyasa rayiç değeri üzerinden belirlenmesi gerekirken, yerel mahkemece aracın kazalı fotoğrafları üzerinden ve hasar tespitinin rapor tarihi itibariyle belirlenen bedele dava tarihindeki TÜFE ve Yİ-ÜFE endeks ortalaması alınarak hasar tutarın belirlenmesi isabetli görülmemiştir....
Yerel Mahkeme tarafından davanın feragat nedeni ile reddine karar verilmiş, verilen karar davacı vekili tarafından, davanın başlangıçta maddi tazminat ve manevi tazminat istemli olarak açıldığı, yargılamanın devamı sırasında davalı sigorta şirketi ile ibraname düzenlendiği, bu doğrultuda davadan feragat ettikleri, maddi tazminat istemli davanın tefriki ile dosyanın karara çıkartıldığı, manevi tazminat talebi yönünden yargılamaya devam edildiği, alınan maluliyet raporuna göre davacının %46 oranında malul olduğunun belirlendiği, bu durum karşısında davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin yetersiz kalacağı, KTK'nın 111. maddesinde tanımlanan 2 yıllık dava açma süresinin dolmadığı gerekçesi ile istinaf edilmiştir. 2918 sayılı KTK'nın 111. Maddesinde: ' Bu Kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmalar geçersizdir....
Taraflar arasındaki yaşlılık aylığının kesildiği tarihten itibaren bağlanması, ödenmeyen yasal faiziyle tahsili istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir....
Davalı... cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın ... plakalı aracın sürücüsü olan davalı ile davacılar arasındaki hatır taşıması kapsamında yapıldığı sırada meydana gelmesi nedeni ile davalı şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kazanın oluşunda araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, maddi tazminat taleplerinin eksik, işgücü kaybına ilişkin raporların gerçeği yansıtmadığını, manevi tazminat istemlerinin de fahiş olması nedeni ile davanın reddini talep etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın meydana gelmesinde şerit ihlali yapan karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu, kazanın oluşuna ilişkin olarak kusuru bulunmayan davalı yönünden davanın reddini istemiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkeme; davacıların içerisinde yolcu olarak bulundukları ve kazanın meydana gelmesinde şerit ihlali yapan ... plakalı minibüsün sürücüsü davalı...'nun tam kusurlu olduğu kaza nedeni ile davacı ...'...