Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

in temsil kayyımı olarak atanmasına karar verildiğini, fakat yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması talebinin reddedildiğini, bu karara karşı temyiz yoluna gidildiğini ve dosyanın halen Yargıtay'da olduğunu, şirkete atanan kayyımın 15/02/2019 tarihinde genel kurulu toplantıya davet ettiğini, toplantıya katılan müvekkilinin muhalefet şerhini sözlü ve yazılı olarak belirttiğini, TTK'nın 410 vd. maddeleri uyarınca genel kurulun usulsüz yapıldığını, yönetim kurulu mevcut iken kayyımın genel kurulu toplantıya davet etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, davalı şirketin usulsüz yapılan 15/02/2019 tarihli olağan genel kurul toplantısı ve alınan tüm kararların iptalini talep etmiştir. Davalı şirket davaya cevap vermemiştir....

    Kararı çocuğa kayyım olarak tayin edilen T3 de adli yardım talepli olarak istinaf etmiş, adli yardım talebinin kabulü istinafının incelenmesinde; dava dilekçesinin kayyıma usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, kayyımın HMK 66 ve 67 maddesi gereğince usulüne uygun müdahale talebinde bulunmadığı, dolayısıyla davaya usulüne uygun müdahale talebinde bulunmayan kayyımın davanın tarafı olmadığı, hal böyle olunca kararı istinaf etme hakkının da olmadığı anlaşılmakla davacının istinaf talebinin reddine, kayyımın istinaf talebinin HMK 352 maddesi uyarınca reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

    Atanan kayyımın şahsı ile ilgili mahkemenin bir takdir hakkı bulunamamaktadır. Kayyımın değiştirilmesi veya kayyımlığın kaldırılması yetkisi atamayı yapan mahkemeye aittir. Mahkeme bu gibi talepleri kayyımlık dosyası üzerinden değerlendirir gerekirse denetim makamına gönderir. Dolayısıyla kayyım vekilinin kayyımın şahsına ilişkin istinaf itirazları incelenmemiştir. Vekalet ücreti takdir edilmemesine yönelik istinaf itirazına gelince; kayyım olarak atanan mal müdürünü temsilen avukatın yetki belgesini 14.04.2022 tarihinde sunduğu ve UYAP'a tarandığı halde kayyım lehine vekalet ücreti takdir edilmemesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nin 353/1- b-2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının bu yönden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılması gerekmiş olup aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    in ipotek alacaklısı olarak gözüktüğü, davaya konu 7573 ada 16 nolu parsel maliklerinin ipotekten kaynaklanan borçlarını ödedikleri, kayyımın da bunun üzerine taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılması için Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurduğu, Tapu Sicil Müdürlüğünün ise İbrahim oğlu ...'e ait imar uygulamasından önce kök parsel 136 ada 50 parsel üzerinde ... Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen tedbir kararı bulunduğunu, bu tedbirin yanlışlıkla haciz olarak işlendiğini, öncelikle bu tedbirin kaldırılması gerektiğini belirterek talebin reddine dair karar verilmesi üzerine eldeki ipoteğin kaldırılması davasının açıldığı anlaşılmaktadır. 7573 ada 16 parsel sayılı taşınmaz üzerinde İbrahim oğlu ...'in ipotek alacaklısı olduğu ve davacının da ipotek alacaklısı gaip ... kayyımı olduğu sabittir....

      Dava, ergin olmayan çocuğu temsilen kayyımın tayin ettiği avukat tarafından açıldığına ve mahkemece verilen karar aynı avukat tarafından temyiz edildiğine göre, adı geçen avukata, kayyımın ergin olmayan çocuğu temsilen ve çocuk adına verdiği vekaletnamenin bu avukattan istenip dosyaya alınması, bu nitelikte bir vekaletname sunulmadığı takdirde kararın kayyım ...'ye tebliğinden sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi.29.03.2011(Salı)...

        Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz atanan kayyımın şahsına yöneliktir. Türk Medeni Kanunu'nun 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım için de uygulanır. Türk Medeni Kanunu'nun 422. maddesi gereğince, vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine ait olduğundan, kayyımın şahsına itiraza yönelik dilekçenin öncelikle vesayet makamınca incelenip itiraz nedenleri yerinde görülmediği takdirde buna ilişkin kararla birlikte evrakın denetim makamına gönderilerek denetim makamınca bu konuda kesin bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 15.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz, atanan kayyımın şahsına yöneliktir. Türk Medeni Kanunu'nun 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım için de uygulanır. Türk Medeni Kanunu'nun 422. maddesi gereğince, vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine ait olduğundan, kayyımın şahsına itiraza yönelik dilekçenin vesayet makamınca incelenip itiraz nedenleri yerinde görülmeyerek talep reddedildiğine göre, buna ilişkin kararla birlikte evrakın denetim makamına gönderilerek denetim makamınca bu konuda kesin bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE, 04.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Davanın kabulüne ilişkin karar, Dairece; kanuni hasım olan kayyımın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı gerekçesi ile bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalı Kayyım vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla;Tetkik Hakimi ...'nın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: -KARAR- Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Davalı Kayyımın temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince davalıdan harç alınmasına yer olmadığına, 10.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

              SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, kayyımın katılma yoluyla temyiz talebinin ise 1’nci bentde açıklanan nedenlerle incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine,peşin alınan harcın mahsubuna, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.10.2009 (Pzt.)...

                Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz, atanan kayyımın şahsına yöneliktir. Türk Medeni Kanunu'nun 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım için de uygulanır. Türk Medeni Kanunu'nun 422. maddesi gereğince, vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi öncelikle vesayet makamı olan sulh mahkemesine, onun kabul etmemesi halinde denetim makamı olan asliye mahkemesine ait olduğundan, kayyımın şahsına itiraza yönelik dilekçenin öncelikle vesayet makamınca incelenip itiraz nedenleri yerinde görülmediği takdirde buna ilişkin kararla birlikte evrakın denetim makamına gönderilerek denetim makamınca bu konuda kesin bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE, ........2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu