Sakarya Baro Başkanlığına müzekkere yazılarak, T5 Ayşe, Necip ve Sıdıka'ya kayyım olabilecek, aralarında menfaat çatışması olmayan, ilçede bulunan avukatlardan birinin görevlendirilmesi istenilmiş Sakarya Baro Başkanlığı'nın 03/01/2020 tarih, 46117343- 622.03 sayılı cevabi yazısı ile kayyım adayı olarak Av. T4 belirlendiği bildirilmiştir. Kayyım adayı Av. T4 duruşmadaki beyanında özetle; Kayyımlığının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Beyanda bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Kayyımlık Bürosu vekili beyan dilekçesinde özetle; her ne kadar dosyada adı geçen Ayşe, T5 Necip ve Sıdıka için Sakarya Barosu avukatlarından Av. T4 kayyım olarak atandığını ancak Karasu Sulh Hukuk Memurluğu'nun 2022/15 sayılı satış dosyası ile satış yapılmışsa da ihale sonucu kayyım olarak atanan kişilere düşen bedelin usulüne uygun kayyım tayini kararı olmadığından Kayyımlık Bürosuna aktarılamadığını, 3561 sayılı Kanun'un 1....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, kayyım atanması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, dava konusu taşınmazda pay sahipleri olan...,...,...,...,'in tanınmadığı gibi ölü ya da sağ olup olmadıkları ve mirasçılarının bulunduğuna dair herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığını ileri sürerek, kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, kolluk gücüne yazılan yazı cevabı ve tapu kaydıyla yetinilerek, dava konusu taşınmazla ilgili devam eden derdest davanın bulunmadığı ve kayyım atanması için gerekli herhangi bir sebebin bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir....
Mahkemece, kolluk gücüne yazılan yazı cevabı ve tapu kaydıyla yetinilerek, dava konusu taşınmazla ilgili devam eden derdest davanın bulunmadığı ve kayyım atanması için gerekli herhangi bir sebebin bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir. Anılan Kanunun amacı 1. madesinde “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” biçiminde açıklanmıştır....
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkindir. Anılan Kanunun amacı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” biçiminde açıklanmıştır....
Mahkemece; zabıtanın cevap yazısı ve tapu kaydıyla yetinilerek, dava konusu taşınmazla ilgili devam eden davanın bulunmadığı ve kayyım atanması için gerekli herhangi bir sebebin bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkin olup anılan Kanunun amacı 1. maddesinde; bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir şeklinde açıklanmış; 2. maddesinde ise 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır...
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkin olup anılan Kanunun amacı 1. maddesinde; bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir şeklinde açıklanmış; 2. maddesinde ise 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır...
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkin olup anılan Kanunun amacı 1. maddesinde; bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere, mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir şeklinde açıklanmış; 2. maddesinde ise 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır...
Dava, 3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemine ilişkin olup 1. maddesinde Kanunun amacının, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde Hazine menfaatinin korunmasını sağlamak üzere mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemek; 2. maddesinde ise 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamının bu kimselerin malları üzerinde Hazinenin hak ve menfaatlerinin bulunup bulunmadığını mahallin en büyük mal memurluğundan araştıracağı, Hazinenin hak...
Mahkemece; zabıtanın cevap yazısı ve tapu kaydıyla yetinilerek, dava konusu taşınmazla ilgili devam eden davanın bulunmadığı ve kayyım atanması için gerekli herhangi bir sebebin bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir....