Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 63 ada 27 parsel sayılı taşınmazın 1997 yılından beri kayyım ile yönetildiği, davanın hasımsız olarak görülüp karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen Türk Medeni Kanunundaki ilgili hükümleri ile 3561 sayılı yasa hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla iptal-tescil isteğini içeren bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır. Bu durumda husumetin kayyıma yönetilmediği, yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin sağlanmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddi gerekeceği kuşkusuzdur. Yerel mahkeme kararı bu nedenle yerinde olup sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına 25.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 650 ada 35 parsel sayılı taşınmazın 1997 yılından beri kayyım ile yönetildiği, davanın hasımsız olarak görülüp karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen Türk Medeni Kanunundaki ilgili hükümleri ile 3561 sayılı Yasa hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla iptal tescil isteğini içeren bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır. Bu durumda husumetin kayyıma yöneltilmediği, yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin sağlanmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddinin gerektiği kuşkusuzdur. Yerel mahkeme kararı bu nedenle yerinde olup sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j....

      ın toplam 15/40 payının, 2003 yılından beri kayyım ile yönetildiği, davanın hasımsız olarak görülüp karara bağlandığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, kayyımın atanması, görev ve sorumluluklarını düzenleyen Türk Medeni Kanunundaki ilgili hükümleri ile 3561 sayılı yasa hükümleri dikkate alındığında; ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla iptal-tescil isteğini içeren bu tür davaların kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu açıktır. Bu durumda husumetin kayyıma yönetilmediği, yargılamanın görülebilirlik koşulu olan taraf teşkilinin sağlanmadığı gözetilmek suretiyle davanın reddinin gerektiği kuşkusuzdur. Yerel mahkeme kararı bu nedenle yerinde olup sonucu itibariyle doğru olan kararın açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince Hazineden harç alınmasına yer olmadığına, 26.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Davalının açık kimlik bilgilerine ulaşılamadığından, davalıya kayyım atanması için davacı idare vekiline süre verilip, kayyımın katılımı ile davaya devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Davacı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U....nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 20.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Noterliğinin ... tarihli ve ... yevmiye numaralı ihtarnamesini göndererek genel kuruldan iki ay sonra olağanüstü genel kurul toplantısı düzenlenmesinin istenmesinin hakkın kötüye kullanımı olduğunu, şirketin bir faaliyeti olmaması sebebiyle denetlenecek bir işlem olmadığını beyan ederek müvekkilinin talebinin kabul etmediklerini taraflarına ihtar ettiklerini, açıklanan bu nedenlerle; TTK m. 412 hükmü uyarınca davalı şirketin olağanüstü genel kurul toplantısı yapması amacıyla kayyım atanmasını, kayyımın görevlerini ve toplantı için gerekli belgeleri hazırlamaya ilişkin yetkilerini göstermesini, toplantı gündeminin TTK 438 uyarınca şirkete özel denetçi atanması maddesinden ibaret olmasını, genel kurulda özel denetçi atanması isteminin reddedileceği ihtimali gözetilerek atanacak kayyımın görevinin oylamadan sonra en az 3 ay daha sürdürmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

            , kayyım kararının kaldırılmasını veya menfaat çatışması bulunan kayyımın değiştirilmesini talep etmiştir....

            "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkmesi DAVA TÜRÜ :Kayyım Tayini Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Kayyım atanmasına ilişkin karara yönelik temyiz istemenin incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, bozmaya uygun işlem ve araştırma yapılmış olmasına, delillerin takdirinde bir yanlışlık bulunmamasına göre hükmün kayyım atanmasına ilişkin bölümünün onanmasına karar vermek gerekmiştir. 2-Kayyımın şahsına yapılan itirazın incelenmesine gelince; Türk Medeni Kanununun 431. maddesi uyarınca vasi tayinindeki usul kayyım için de uygulanır. Türk Medeni Kanununun 422. maddesi gereğince vasinin sıfatına karşı yapılan itirazları veya vasinin ileri sürdüğü kaçınma sebeplerini (özürleri) inceleme görevi ile ilgili hükümlerin kayyımın şahsına yapılan itirazın ya da kaçınma sebeplerinin incelenmesinde de gözetilmesi zorunludur....

              Asliye Hukuk Mahkemesinin 1990/400 Esas, 1990/965 Karar sayılı dosyasında ise ... tebalı paydaşlar için verilen kayyın kararının kaldırılmasına karar verildiği, dava konusu taşınmazın tapu kütük sayfasında paydaşlar ... kızı ..., ...oğlu ..., ... kızı ..., ..., ...ve ...’nin ... tebalı, ..., ... ve ...’nin ise ... tebalı olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki; tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliklerine yöneltilmesinin zorunlu olduğu, kayıt malikinin kim olduğu belirlenemiyor ise, kayyım atanması ve kayyımın görev ve sorumluluklarıyla ilgili 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve 3561 sayılı Mal Memurlarının Kayyım Tayin Edilmesine Dair Kanun Kanun hükümleri dikkate alındığında, ilgililerin hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla davanın kayyıma yöneltilmesinde zorunluluk bulunduğu, eldeki davanın hasımsız olarak açıldığı, bu nedenle kayıt maliklerinin kayyımla temsili sağlanmaksızın karar verilmesi doğru değildir.Bilindiği gibi; kayyımın kayıt maliki yerine...

                TMK’nın 428. maddesi uyarınca da, isteğe bağlı kısıtlama sebeplerinden biri varsa, ergin bir kişiye kendi isteği üzerine bir kayyım atanabilir. İradi vesayet altına alınma hükümleri çerçevesinde -----nedeniyle şahsına bir kayyım atanmasını talep edebilir. Her ne kadar TMK’nın 426. ve 427. maddelerinde, kayyımın, vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesi tarafından atanacağı belirtilmişse de, kayyım atanmasına ilişkin dava,---- dava sayılır. Bu nedenle, kayyım atanmasına ilişkin dava, asliye ticaret mahkemelerinde açılır. Görevli mahkeme şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Bu nedenle görevli mahkemenin Mahkememiz olduğu hususunda kuşku yoktur. Kayyım atanması davasında husumet mutlaka şirkete karşı da yönetilmelidir. -------------- İşbu davada davacı vekili doğru olarak davayı şirkete yöneltmiştir....

                  Nitekim, Tük Medeni Kanunun 588.maddesinde de, belirli mal varlığının yönetiminden bahsedildiğine göre, belirtilen kayyımın yönetim kayyımı olduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda gaipliği talep edilen kişiler hakkında Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/1385 E sayılı dosyası ile ortaklığın giderilmesi davası açıldığı, ancak gaipliği talep edilen bu kişilere ulaşılamadığından kayyım tayini davası açıldığı, Gebze Aile Mahkemesi'nin 2004/40 esas 2004/171 karar sayılı kararına konu olan bu uyuşmazlık yönünden mahkemece davanın kabulü ile, Gebze 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2001/1385 E sayılı dosyasında belirtilen gaipi temsil etmek üzere kayyım olarak atandığı anlaşılmaktadır. TMK'nın 477/1.maddesinde temsil kayyımlığının, kayyımın yapmakla görevlendirildiği, işin bitmesi ile sona ereceği düzenlenmiştir. Bu durumda dava konusu taşınmaza yönetim kayyımı atandığını söylemeye imkan bulunmamaktadır....

                  UYAP Entegrasyonu