Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

davaya katılma isteğinde bulunulamaz....

    Mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.'' şeklinde kanuni düzenlemenin bulunduğu, Uyap'tan alınan nüfus kayıt örneğine göre 03.11.2016 tarihinde vefat eden mağdurun soruşturma aşamasında 06.11.2012 tarihinde alınan beyanında ''şikayetçi olmadığını'' ifade ettiği, mağdurun 5271 sayılı CMK'nin 238. maddesi gereğince yargılama aşamasında usulüne uygun şekilde katılma isteminde bulunup bu sıfatı kazanmadığı, ölüm nedeniyle de hükümsüz kalan bir katılma kararının bulunmadığı, bu halde mağdur yerine mirasçısı ...'nın şahsa sıkı sıkıya bağlı kamu davasına katılma hakkını kullanamayacağı, mahkeme tarafından ... hakkında verilen katılma kararının hükümsüz olduğu, temyiz hakkı vermeyeceği anlaşılmakla, davaya katılma hakkı olmayan ...'...

      < 2960 sayılı Boğaziçi Kanununun 15/d maddesi uyarınca yükümlü adına tarh edilen boğaziçi katılma payına karşı açılan davayı; 2960 sayılı Kanunun 15/d maddesinde, boğaziçi alanında plan ilkelerine uygun olarak yapılacak inşaat veya tadilat projelerinin uygulanmasında 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan imar ile ilgili harçlar ve harcamalara katılma paylarının bir misli oranında alınacak harç ve harcamalara katılma paylarının, Boğaziçi İmar Müdürlüğünün gelirleri arasında sayıldığı, bu madde ile gönderme yapılan 2464 sayılı Kanunun 89/a maddesinin 4.fıkrasında ise katılma paylarına dava açılabilmesi için katılma paylarının yarısının önceden belediyelere ödenmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, her ne kadar ihtilaf konusu arsa 2960 sayılı Kanunun 17.maddesinde göre emlak vergisinden muaf ise de aynı kanunda taşınmazların katılma payından da muaf olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı, bu durumda tarh edelin katılma payının yarısı ödenmeden açılan davanın inceleme imkanının olmadığı...

        Davacı da davalının temyiz dilekçesinin kendisine tebliği üzerine yasal sürede katılma yoluyla temyiz isteminde bulunarak HUMK. 433/II. maddesi gereğince katılma yoluyla temyiz hakkını kanun gereği elde etmiştir. Her ne kadar; Daire çoğunluğu tarafından katılma yoluyla temyiz isteminin asıl temyiz istemine sıkı sıkıya bağlı olduğu ifade edilmişse, katılma yoluyla temyiz isteminin asıl temyiz istemine sıkı sıkıya bağlı olması, asıl temyizin süresinde yapılması ve temyizi mümkün bir karara ilişkin olması şartlarına ilişkindir. Çünkü bu iki şart olmadan asıl temyiz istemi yönünden temyiz hakkı doğmayacağından buna bağlı olan katılma yoluyla temyiz hakkı da doğmaz. (Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt 5, s. 4610) Ancak, kanun gereği aranan şartların mevcudiyetine bağlı olarak katılma yoluyla temyiz hakkı doğmuş ise, bu aşamadan sonra diğer tarafın temyizden feragat etmesi, katılma yoluyla temyiz istemini etkilemez....

          Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”, “Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise; “1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur. 2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur. 3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir. 4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz” şeklinde düzenlenmiştir....

            Katılma alacağı ve terekeden kaynaklanan haklar arasındaki farklılıklar kabaca şöyle sıralanabilir; katılma alacağı bakımından; 1-Katılma alacağı şahsi hak niteliğinde bir nisbi alacak hakkıdır, 2-Katılma alacağı kanundan kaynaklanmaktadır, 3-Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır, 4-Katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır, 5-Katılma alacağı, miras bırakanın borcudur, 6-Miras bırakanın ölümü ile borçlu olma sıfatı mirasçılarına geçer ve mirasçılar TMK'nun 641.maddesine göre borçlardan müteselsilen sorumludurlar, 7-Davacı sağ eş, hem katılma alacağı nedeniyle tereke alacaklısı ve hem de tereke borcundan dolayı mirasçı sıfatıyla tereke borçlusudur....

              Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır”, “Katılma usulü” başlıklı 238. maddesi ise; “1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur. 2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur. 3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir. 4) Sulh ceza mahkemesinde açılmış olan davalarda katılma hususunda Cumhuriyet savcısının görüşü alınmaz” şeklinde düzenlenmiştir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde davalı adına edinilen iki adet taşınmaz bulunduğunu açıklayarak, edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL katılma alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, birleşen dava dosyasında ise evlilik birliği içinde davacının katkıları davalı adına edinilen şirket hissesi yönünden fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 2.500,00 TL katılma ve 2.500,00 TL katkı payı alacağının faiziyle birlikte tahsilini istemiştir....

                  Nitekim bu husus, Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 gün ve 155-80, 04.07.2006 gün ve 127-180, 22.10.2002 gün ve 234-366 ile 11.04.2000 gün ve 65-69 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edilmiştir. Bu nedenle sanık ... hakkında atılı suçtan açılan kamu davasına 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma talebi reddedilen İzmir Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası üyesi ...’ın katılma hakkı olmadığı, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığı anlaşıldığından tebliğnameye uygun olarak, davaya katılma isteği reddedilen ... vekilinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddesi uyarınca, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE, 18/05/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi....

                    Katılma alacağı ve terekeden kaynaklanan haklar arasındaki farklılıkları şöyle sıralamak mümkündür; katılma alacağı bakımından; 1- Katılma alacağı şahsi hak niteliğinde bir nisbi alacak hakkıdır, 2- Katılma alacağı kanundan kaynaklanmaktadır, 3- Ölümle sona eren edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi ölen eşin terekesinin paylaşılmasının bir ön koşulu olarak ortaya çıkmaktadır, 4- Katılma alacağı terekenin öncelikle ve peşin ödenmesi gereken borçları arasında yer almaktadır, 5- Katılma alacağı, miras bırakanın borcudur, 6- Miras bırakanın ölümü ile borçlu olma sıfatı mirasçılarına geçer ve mirasçılar TMK.nun 641. maddesine göre borçlardan müteselsilen sorumludurlar, 7- Davacı sağ eş, hem katılma alacağı nedeniyle tereke alacaklısı ve hem de tereke borcundan dolayı mirasçı sıfatıyla tereke borçlusudur....

                      UYAP Entegrasyonu