"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı kadın tarafından, kadının davasının zina hukuki sebebine dayalı olarak kabul edilmemesi, erkeğin kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatların ve nafakaların miktarları yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise kadının kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar ve velayet yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-karşı davalı kadın öncelikle zina (TMK. md. 161) sebebine, olmadığı takdirde "evlilik birliğinin sarsılması" sebebine (TMK. md. 166/1-2) dayalı olarak, davalı-karşı davacı erkek ise "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" sebebine dayanarak boşanma davası açmıştır. Zina, mutlak boşanma sebebidir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından reddedilen zina nedenine dayalı boşanma talebi ile velâyet, tazminat miktarları yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise erkeğin kabul edilen davası ile rededilen kendi davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1- Davacı-davalı erkeğin istinaf başvuru dilekçesinin incelenmesinde, aralarında geçimsizlik olduğu belirtilerek davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu itirazında bulunduğu, T.M.K’nun 161. maddesine dayalı boşanma talebinin kabulü gerektiği yönünden bir itirazının olmadığı görülmektedir....
Cevap dilekçesinin sunulmasından üç gün sonra yapılan, davalı tarafın mazeretli olarak katılmadığı ve mazeretinin kabul edildiği 16.03.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında, mahkemece, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması (HMK md. 126 - 136) tamamlanmadan ve usulünce ön inceleme duruşması (HMK md. 139- 140) yapılmadan tahkikata geçilerek yargılamaya devam olunmuş ve işin esası hakkında hüküm verilmiştir. Davalı erkeğin süresinde sunmuş olduğu 13.03.2015 tarihli cevap dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmemiştir. O halde dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının usulünce tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden, yapılan ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama duruşmaları da usule aykırı hale gelmiştir....
Ancak mahkemece davalı kadının süresinde sayılması gereken bu cevap dilekçesi duruşmada hazır bulunan davacı tarafa tebliğ edilmeyip, okunup dosyasına konulduğu belirtilmekle yetinilmiş, dilekçelerin karşılıklı verilmesi (HMK m.126-136) aşaması tamamlanmamıştır. Şu hale göre, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının usulünce tamamlandığından bahsedilemeyeceğinden, yapılan ön inceleme, tahkikat ve sözlü yargılama duruşmaları da usule aykırı hale gelmiştir. O halde mahkemece yapılacak iş; davalı kadının cevap dilekçesinin davacı tarafa usulüne uygun şekilde tebliğinin sağlanması, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanmasından sonra ön inceleme duruşması için gün tayin edilerek, gerçekleşecek sonucu dairesinde işlem yapmaktan ibarettir. Açıklanan bu husus davacının savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatası olup, hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir....
E) Gerekçe: Somut uyuşmazlıkta iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma sureti(ikale) ile sona erip ermediği, karşılıklı anlaşma sureti ile sona ermiş ise davacı işçiye ödenen tazminat ve alacakların hangi vergi kesintilerine tabi olduğu ve hangi oranda kesileceği, davalının yapılan kesintiden sorumlu olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. İşçi ve işveren iradelerinin iş sözleşmesinin feshi konusunda birleşmesi, bir tarafın feshi niteliğinde değildir. İş Kanununda bu sona erme türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren açıklamasının ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur. İş ilişkisi taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir....
Davalı istinaf sebepleri: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iş akdinin 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 24/1 II maddesine göre bizzat kendisi tarafından fesih edildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında 14/02/2019 tarihinde iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşmaya dayalı olarak sona erdirilmesine ilişkin sözleşme akdedildiğini, kıdem tazminatının ödeneceğine dair karşılıklı mutabakat sağlandığını, davacının tespit edilen ücreti yönünden itiraz ettiklerini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İstinaf taleplerinin değerlendirilmesi ve gerekçe; 6100 sayılı HMK'nın 355. Maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık halleri dışında istinaf sebepleriyle bağlı olarak inceleme yapılmıştır. İş akdinin kim tarafından feshedildiği veya işveren feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusudur....
Tarafların karşılıklı olarak dayanaklarını oluşturan tapu kayıtları, toprak tevzi komisyonu çalışmaları sonucunda oluştuğu ve uygulanabilir haritaları bulunduğu halde uyuşmazlığın çözümünde haritalar esas alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulama ile karar verilemez. Doğru sonuca ulaşılabilmesi için; öncelikle, tapu iptali ve tescil davası yönünden tüm tapu kaydı malikleri davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, karşılıklı davacılardan hangi bölüme ve hangi nedenlere dayanarak dava açtıkları sorulup saptanmalıdır. Bundan sonra mahallinde yöntemince keşif yapılmalıdır. Yapılacak keşifte, tarafların karşılıklı olarak dayanaklarını oluşturan tapu kayıtlarının oluşumuna esas alınan toprak tevzi komisyonu haritası mahallinde uygulanmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından temyiz edilerek onanmış ancak davacı-davalı maddi hatının düzeltilmesi talep etmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece karşılıklı açılan boşanma davasında her iki dava kabul edilerek verilen tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanmalarına ve fer'ilerine ilişkin karar ile kadının açtığı ziynete dayalı alacak davasının kısmen kabulüne dair karar taraflarca temyiz edilerek onanmış, davacı-davalı vekili Av. ... 06.05.2018 tarihli dilekçesiyle Yargıtay ilamında aleyhine hükmolunan onama harcının hesabında hata yapıldığını bildirerek, maddi hatının düzeltilmesini istemiştir....
Bu durumda mahkemece, taraflara iddia ve savunmalarının dayanağı bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerini içeren beyanları ile birlikte iddia ve savunmalarının dayanağı olarak ileri sürdükleri her bir vakıanın ispatını sağlayacak delillerini sunmak ve dilekçelerin karşılıklı verilmesini sağlamak üzere süre verilip, ön inceleme yapılarak tahkikata geçildikten sonra usulüne uygun şekilde gösterilen deliller toplanmak suretiyle gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlanmadan tahkikat yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Taraflarca karşılıklı olarak evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak (TMK m. 166/l-2) boşanma dava açılmış olup yargılama aşamasında tarafların anlaşmaları üzerine mahkemece her iki boşanma davasının kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına karar verilmiş ve hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmiştir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır....