Mahkemece, asıl olanın düğünde takılan para ve ziynet eşyalarının gelin - damat ayırt edilmeksizin hepsinin bir arada saklanması olduğu, düğün sonrası ziynet eşyalarının davalının ailesinin evine bırakıldığı zira davalı gelin tarafının ziynet eşyasının iadesi yönünde talep ve davasının olmadığı, düğün resimleri, tanık beyanları, bilirkişi raporları ile kanıtlanan düğünde davacı damada takılan altınların (19 adet çeyrek altın) davacının kişisel malı olduğu, düğün sonrası davalının ailesine teslim edildiği bilahare davacıya iade edilmediğinin sabit olduğu gerekçesi ile toplam 19 adet çeyrek altının aynen iadesine, olmadığı takdirde bedeli olan 2.831,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Bu haliyle davacı tarafın ziynet talebine yönelik istinaf talebinin kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kararın infazda karışıklığa neden olmamak için tümden kaldırılmasına, davacının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine, ziynet davasının kısmen kabulü ile, taleple bağlı kalınarak bilirkişi raporu ile varlığı sabit olan ve değerleri tespit edilen davacıya düğünde takılan ve iadesi gereken 15 adet 20'şer gram 22 ayar burma bilezik (42.750,00 TL), 2 adet 10'ar gram 22 ayar normal bilezik, (12.825,00 TL), 1 adet çeyrek altın (246,00 TL),1 adet 3 gram 14 ayar yüzük (375,00 TL) ziynet eşyasının davalı erkekten alınarak davacı kadına aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmaması halinde toplam bedeli olan 56.196,00 TL'nin 40.000,00 TL'si için dava tarihi olan 01.08.2017 tarihinden 16.196,00 TL'si için ıslah tarihi olan 07.06.2019 tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, harç, yargılama...
Gerek tefhim edilen ve zabıtla belirlenen kararda, gerekse buna uygun düzenlenmesi zorunlu gerekçeli kararda hüküm altına alınan eşyanın cins, nitelik, miktar ve değerlerinin ayrı ayrı gösterilmesi ve taraflara yüklenen borç ile tanınan hakkın infazda güçlük çıkarmayacak biçimde belirtilmesi gerekir. Somut olaya gelince; davacı kadın, ziynet eşyalarının davalı tarafından bozdurulup köyde ev yapıldığını ileri sürerek aynen iade, mümkün olmadığı takdirde 1.000,00 TL ziynet bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı koca cevap dilekçesinde; ziynetlerin bir kısmının ihtiyaçlar için satıldığını, geri kalan kısmının ise bozdurularak ev yapıldığını beyan ederek ziynet alacağına yönelik talebi ikrar etmiştir. İddianın ileri sürülüş şekli ve davalının ikrarı nazara alındığında; davacı davasını ispat etmiştir. Bu yönüyle ziynet alacağının kabulü doğru ise de hüküm altına alınan her bir ziynet eşyasının cins, ayar, miktar ve değerinin gösterilmemesi usul ve yasaya aykırıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-karşı davalı erkek tarafından, kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi ve ziynet alacağı talebinin kabulü yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise, erkeğin davasının kabulü, kusur belirlemesi ve tazminat taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı-karşı davalı erkek süresinde vermiş olduğu dilekçeyle katılma yoluyla davalı-karşı davacı kadının ziynet alacağı talebinin kabulünü de temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz isteği asıl temyiz isteğine sıkı sıkıya bağlıdır. Davalı-karşı davacı kadının ziynet eşyalarına ilişkin bir temyizi bulunmamaktadır....
İSTİNAF BAŞVURUSUNDA GÖSTERİLEN NEDENLER: Davacı vekili 08/05/2020 tarihli istinaf dilekçesi ile özetle, davacı vekili dava dilekçesindeki iddialarının tekrarla davacının ikinci evliliği rıza göstermediğini, davalının da davacıyı tehdit ederek bu duruma katlanmaya zorlandığını, davalının hakaretler ve küfürlerinin ve uyguladığı şiddet nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarstığını ve tam kusurlu olduğunu, düğünde takılan takılara davalı ve ailesinin el koyduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve istemlerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir. HUKUKİ SEBEP, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma ve ferileri ve ziynet eşyasının iadesi istemine ilişkindir....
Bunun sonucu olarak, normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda, ziynet eşyasının varlığını, evi terk ederken bunların zorla elinden alındığını ve götürülmesine engel olunduğunu, evde kaldığını, erkek tarafından alındığını kadının ispatlaması gerekir. Bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı (koca) tarafından, ziynet alacağı davası ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalı-davacı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-davacı koca yararına ziynet eşyasının reddedilen kısmı üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafça düğünde takılan altınların hem ayarı hem de gramajı fahiş gösterildiğini, davacı tarafın iddia edildiği şekilde kendisine ziynet eşyasının takılmadığını, müvekkilinin ziynet eşyalarını alıp kullandığı yönündeki iddianın gerçeğe aykırı olduğunu, davacının müşterek konuttan kovulmadığını evi terk ettiğini, anlaşmalı olarak ayrıldıkları boşanma dava dosyası içerisinde yer alan protokolde kişisel eşyası bulunmadığını beyan ettiğini, boşanma kesinleştikten sonra ziynet talebinde bulunması TMK 166/3 maddesi ve hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu belirterek, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " Açılan dava; boşanma sonrasında talep edilen ziynet eşyalarının iadesi istemine ilişkindir. Genel kaide düğünde takılan ziynet eşyalarının kadının olduğu ve kadın tarafından muhafaza edildiğidir. Aksinin iddiası ise ispata tabidir....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ : Mahkemece verilen hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş olup, İstinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline düğünde ve evlilik süresince, cinsi ve miktarı taraflarınca yerel mahkemeye bildirilen ziynet eşyasının hediye edildiğini, davalının ise müvekkilin ziynet eşyalarını geri vermek şartıyla alıp harcadığını, ancak geri vermediğini, davalının yargılama aşamasında beyanlarında, hem müvekkilinin elinde çok az ziynet eşyası bulunduğunu iddia ettiğini, hem de müvekkilin bu ziynet eşyalarını bozdurarak aşırı harcama yaptığını iddia ettiğini, davalı hem müvekkilinin ziynet eşyasının olmadığını söyleyip, hem de Yargıtay görüşünden bahsederek ziynet eşyalarının davacı müvekkilimin yedinde olduğunu iddia ettiğini, davalının bu iddiasının da yine kendi içinde çelişki barındırdığını, davalının, müvekkilinin ziynet eşyalarının var olabileceğini ancak kendisinin bu durumdan haberinin olmadığını da söylediğini, davalının bu söyleminin hayatın...
Davacı vekili, tedbir ve yoksulluk nafakasının az olması, maddi tazminatın az olması manevi tazminat talebinin reddi, nisbi vekalet ücretine hükmederken ziynet eşyası ve çeyiz eşyasının dikkate alınıp, para taleplerinin dikkate alınmaması nedeni ile eksik vekalet ücreti takdiri yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı erkek vekili, boşanma kararı verilmesi, kusur, gelir tespiti yapılmadan nafaka takdiri ve miktarı, maddi tazminat takdiri ve miktarı, ziynet eşyalarının iadesi, düğünde takılan takıların iadesi, çeyiz eşyasının iadesi mümkün değilse değerlerinin tahsiline karar verilmesi yönlerinden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Erkek vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşini tüm samimiyetiyle sevdiğini, bu nedenle boşanmak istemediğini, yerel mahkemenin verdiği boşanma kararının da istinaf edildiğini, davacı tarafın tüm iddia ve taleplerinin reddi ile kararının kaldırılarak davanın reddine karar vermesini talep etmiştir....