Mahkemece hesap bilirkişisinden rapor aldırılmış, bilirkişi 21/12/2018 tarihi itibariyle borçlunun 61.150,08 TL borcu olduğunun bildirilmi ise de, davalı alacaklı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edildiği, Yargıtay içtihatları uyarınca itirazın iptali nedeniyle yeni oluşan alacak kalemleri borçluya tebliğ edilmediği takdirde dosya kapak hesabı dışında bırakılması gerektiği raporda ise ilam vekalet ücretinin dosya hesabına dahil edildiği ayrıca raporda çeşitli alacak kalemlerine yönelik icra dosyasındaki alacak kalemleri ile farklılıklar bulunduğu bu farklılıkların neden kaynaklandığının belirtilmediği, faiz hesabı ve tahsil harcına ilişkin de ayrıntılı rapor alınmadığı anlaşılmakla, raporun hüküm kurmaya yeterli olmadığı, mahkemece yeni bir bilirkişiden davalı alacaklı vekilinin itirazları doğrultusunda rapor alınması gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi yerinde olmadığından davalı vekilinin istinaf talebi yerinde bulunduğundan HMK'nun 353/1- a-6 maddesi...
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; hükmün davacı tarafça istinaf edilmediği de gözetilerek; denetime açık, hüküm kurmaya elverişli olduğu belirtilerek bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle şikayetin kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu, davalının takip sonrası işlemiş faize ve buna göre hazırlanan kapak hesabına yönelik şikayetinin bulunmadığı, 6100 sayılı HMK'nın 305/2 maddesindeki" Hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar tavzih ile sınırlandırılmaz genişletilemez ve değiştirilemez" hükmü uyarınca talep edilen hususun tavzih yolu ile hükme eklenemeyeceği gerekçesi ile ilk derece mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre istinaf sebepleri ile sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine aykırılık bulunmayan asıl karar ile ek karara yönelik istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....
İcra Hukuk Mahkemesi'nin 5252/150 Esas sayılı dosyasında kesin hükme bağlandığı ve icra emrinde istenmesi gereken kalemlerin düzeltildiği, her davanın açıldığı tarihteki hukuki şartlara göre karara bağlanacağı ilkesi gereği mahkemenin denetim görevi 07/10/2020 tarihli kapak hesabına ilişkin olup şikayete konu icra dosyası kapak hesabında borç miktarının 07/10/2020 tarihi itibariyle 62.960,48 TL olarak hesaplandığı, mahkemece ise söz konusu tarih itibariyle 33.505,43 TL olması gerektiğinin tespit edildiği, kararın infazı 07/10/2020 tarihi itibariyle yapılacağından davalı lehine sebepsiz zenginleşme yaratacak şekilde hüküm oluşturulmadığı, bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır....
Uyuşmazlık, ilama dayalı takipte dosya borcunun tamamen tahsil edilmeden icra müdürlüğünce hatalı hesaplamalarla dosyanın infazen kapatılmasının hatalı olduğu iddiasına yönelik olup, alacaklı vekili mahkemeden dosya borcunun bulunup bulunmadığının bilirkişi marifetiyle tespit edilerek infaz kaydının açılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı alacaklının şikayet yoluyla denetimini istediği husus, icra müdürlüğünün kapak hesabına yönelik olup, ilk derece mahkemesince denetlenmesi istenen müdürlükten hesap raporu alınmak ve bu hesaba dayanılmak suretiyle uyuşmazlığın çözümüne gitmiştir....
İcra Hukuk Mahkemesi' nin 2014/ 681 E. 2014/ 931 K. sayılı kararında şikayet konusunun dosyaya sunulmuş olan teminat mektupları nedeni ile hacizlerin kaldırılmasına ilişkin olduğu, mahkemece ilk sunulan teminat mektubunun kesin ve süresiz olmaması, daha sonra sunulan teminat mektuplarının ise takibin durdurulması nedeni ile menfi tespit davasının borçlu aleyhine sonuçlanması halinde borç miktarının ne kadar olacağının tespitinin mümkün olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verildiği, iş bu şikayet dosyasında ise borçlunun mahkemece belirlenecek dosya kapak hesabından fazlasını karşılayacak kesin ve süresiz teminat mektubu karşılığında tüm hacizlerin kaldırılması, bu talep kabul edilmediği takdirde kapak hesabı kadar kesin ve süresiz teminat mektubu ile herhangi bir gayrimenkul üzerindeki haciz bırakılarak diğer hacizlerin kaldırılması talebinde bulunduğu, dolayısıyla şikayet konularının birebir aynı olmaması nedeniyle de önceki şikayet hakkında verilen kararın bu şikayet yönünden...
ın dilekçe vererek 05.01.2011 tarihli sıra cetveline itirazları olmadığını bildirdiği, daha sonra 07.01.2011 tarihinde şikayetçinin bu vekili azlettiği, vekilin sıra cetvelini kabul ettiğini bildirmesi karşısında şikayet hakkından feragat etmiş sayılan şikayetçinin işbu davayı açamayacağı gibi haciz tarihlerine göre sıra cetvelinin düzenlenmesinde bir usulsüzlük olmadığı, şikayetçi vekilinin şikayet dilekçesinde yer almadığı halde 04.04.2011 tarihli dilekçesinde ileri sürdüğü kapak hesabında yanlış hesaplama iddiasının, davanın genişletilmesi mahiyetinde olduğu gerekçesiyle şikayetin reddine, kapak hesabının yanlış yapıldığı itirazı hususunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayetçi vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir....
etmiş, takip dosyasının yeniden açılmasına ve hacizlerin resen yeniden konulmasına yönelik icra memuru işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğünün 2013/30830 Esas sayılı dosyasından 27/02/2015 tarihli muhtıraya esas 17/02/2015 tarihli kapak hesabı yapıldığını ancak müvekkilinin harç, tazminat, ceza ve teminattan muaf olduğunu, kapak hesabında faiz oranlarının fahiş olduğunu, müvekkil firmanın harçtan muaf olmasına rağmen kapak hesabına başvurma harcı eklendiğini, ilamlı takipten yapılan kapak hesabının ilama da aykırı olduğunu, borçlulardan İzzet Bayraktar'ın müvekkil bankaya çek taahhüt borcu bulunduğunu ve bu alacak yönünden rehin takas mahsup hakkının kullanıldığını, bu sebeplerle davaya konu muhtıranın ve muhtıraya esas kapak hesabının iptalini, aksi halde takas/mahsup haklarının kullanılarak kapak hesabının düzeltilmesini ve yargılama ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini talep etmiştir....
Somut olayda; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda alacaklının bakiye 9.044.60 TL alacağının olduğunun bildirilmesine ve şikayet yoluna başvurarak bakiye alacağının olduğunu iddia eden başvuru sahibi alacaklı olmasına rağmen, mahkemece yanılgılı değerlendirmeyle toplam borç miktarının icra müdürlüğünce yapılan kapak hesabından fazla olduğu ancak talebe bağlı kalınarak şikayetin reddine karar verildiği şeklinde hüküm kurulduğu görülmüştür. O halde; şikayet edenin alacaklı olduğu nazara alınarak ve hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre bakiye alacağın bulunduğu gözetilerek şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir....
Yine dosya kapak hesabına yönelik şikayet nedeniyle ilk derece mahkemesince bilirkişiden rapor alındıktan sonra itiraz üzerine yeniden ek raporun aldırtıldığı, ancak gerekçeli karar incelendiğinde, yasada öngörüldüğü şekilde verilen karar yönünden usulüne uygun bir gerekçenin oluşturulmadığı, sadece rapora atıfta bulunulduğu ancak raporlardan hangisine üstünlük tanındığının yada asıl rapor yerine ek raporun hükme esas alınması nedeninin açıkça belirtilmediği, bu şekilde yasada öngörüldüğü şekilde gerekçe oluşturulmadan karar verilmesi ve hüküm fıkrasında raporun icra müdürlüğüne gönderilmesine şeklinde hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır....