, olması gereken faiz alacağının toplamda 10.904,96 TL olduğunu ve bu şekilde yaptıkları hesaplama neticesinde ödemenin icra dosyasına yapıldığını, bakiye borcun kalmadığını, buna rağmen bakiye borç muhtırası çıkarıldığını, ayrıca asıl alacak zaten faiz alacağı olduğu için faize faiz talep edilemeyeceğini, borçlu kurum harçtan muaf olduğu için harç hesaplaması yapılmaması gerektiğini, yine vekalet ücreti maktu olması gerekirken nisbi vekalet ücreti istenmesinin de doğru olmadığını beyan etmiş, bakiye borç muhtıralarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü: Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Alacaklı tarafından borçlu aleyhine genel haciz yoluyla icra takibine başlandığı, borçlunun örnek 7 ödeme emrinin tebliği üzerine süresinde yetkiye, borca ve faize itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, alacaklının yetki itirazının kaldırılması talebiyle icra mahkemesine başvurduğu, Mahkemece istemin kabulüne, yetki itirazının kaldırılmasına ve takibin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır. Borçlunun icra dairesine sunduğu itiraz dilekçesinde, yetkiye itirazının yanında borca ve faize de itiraz ettiği görülmektedir....
Davalı reddini savunmuş, mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle davanın 27.510,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptâli istemiyle açılmış olmasına ve takibin bu miktar asıl alacak üzerinden devam edeceğine, işlemiş faize ilişkin itirazla ilgili iptâl davası bulunmadığının anlaşılmasına göre davalının temyiz itirazları tümüyle reddedilmelidir. 2-Davacının temyizine gelince; taraflar arasında düzenlenen 12.09.2005 tarihli tutanakla anlaşılan 40.000,00 TL + KDV fiyatın 3 eşit taksitle, 30.09.2005-15.10.2005 ve 30.10.2005 tarihlerinde ödeneceği kabul edilmiştir. Takipte, bu tarihlere karşın süresinde ödenmeyen bakiye alacak istenilmiş, davalı da alacağın bir kısmına ve faize itiraz etmiş, davacı itiraz edilen kısım üzerinden takibin devamına karar verilmesi istemiyle eldeki bu davayı açmıştır....
olmakla faize faiz yürütülmesine karar verilmiş olunmaktadır ki, bu durum B.K.nun 104/son maddesinde düzenlenen faize faiz yürütülemez hükmüne aykırı olup, bozmayı gerektirir....
Takibe dayanak yapılan senet üzerindeki imzaya, borçlu tarafından ayrıca ve açıkça itiraz edilmediğinden bu belge, İİK'nun 68/.... maddesinde yer alan ve alacaklıya genel haciz yolu ile takip yapma imkanı tanıyan mücerret borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olup, buna karşılık borçlu, borcun aslına yönelik itirazını aynı nitelikte belgelerle kanıtlayamamıştır. O halde mahkemece, borçlunun işlemiş faize ve faiz oranına da itirazda bulunduğu gözetilerek bu yönlerden inceleme yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren ... gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, ........2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu'nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK'nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur....
hesabını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, icra müdürlüğüne yeni bir taleple kalan bakiye borç miktarının hesaplanması amacıyla kapak hesabı yapılmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünce 04/08/2021 tarihli kapak hesabının esas alınması taleplerinin reddine karar verildiğini, icra dosyasında birden fazla ve tutarsız kapak hesabı bulunduğunu ifade ve özetle; şikayetin kabulü ile icra müdürlüğü tarafından verilen 20/08/2021 tarihli tensip kararının kaldırılmasına, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde asıl alacağa 07/11/2019 tarihinden Yargıtay tarafından karar düzeltme isteğinin reddine ilişkin verilen karar tarihi 15/06/2021 olan tarihine kadar reeskont avans faizi işletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Kök raporumuzda yaptığımız hesaplama yalnızca banka alacağına ilişkin olup, dosyada icra dosyasına ilişkin kapak hesabı bulunmadığından icra masrafları, tahsil harcı, başvurma harcı ve vekalet ücreti dahil edilememiştir. Dolayısıyla hesaplamalar arasında farklılık bulunmaktadır. Dosyada icra dosyasına ilişkin, 04.03.2022 dava tarihi itibariyle kapak hesabı bulunmadığından, kök raporumuzdaki hesaplamalarımıza ilave yapılamadığı" sonuç ve kanaatine varılmıştır. Mahkememizce ilgili İcra Dairesinden dava tarihi itibariyle kapak kapak hesabının yaptırılarak gelen yazı cevabı ile tarafların beyan ve itirazları değerlendirilerek ek rapor hazırlanması istenilmiş, bilirkişi 08.09.2023 tarihli ek raporunda özetle; "I-) Davalının ... numaralı Dosya Kapak Hesabı dikkate alınarak, 04.03.2022 dava tarihi itibariyle sorumluluğunun hesaplanması: ... Kat tarihi itibariyle asıl alacak ... ...-... 153 günlük %15,00 akdi faiz ... Gider vergisi ... ......
Sayılı dosyası ile açık hesaptan kaynaklanan 2.661,60 TL alacak için icra takibi başlatıldığını, Davalı şirketin; 24.02.2023 tarihinde, borca, icra takibine, ödeme emrine, işlemiş ve işleyecek olan tüm faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz etmiş ve itiraz üzerine takip durduğunu, Taraf vekilleri, takibin durması üzerine 01.03.2023 tarihinde "SULH-İBRA PROTOKOLÜ" başlıklı protokolü elektronik olarak imzaladığını, Protokol hükümlerine göre davalı ----------, ---------- E. Sayılı icra dosyasına istinaden toplam borcun ferileriyle birlikte 4.832,00 TL olduğunu, 07.03.2023 tarihine kadar bu borca ilişkin ödemeyi yapacağını, belirtilen tarih ve miktarlarda ödeme yapılmaması halinde var ise yapılan ödemeler mahsup edilerek kalan bakiye üzerinden tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile işbu protokol dayanak gösterilerek müvekkilin icra-i takibe geçmek ve --------- E....
Anılan madde hükmü ile, faturanın özellikle tacirler arasında ifaya yönelik bir ispat aracı olduğu, süresinde itiraz edilmemekle münderecatından sayılan hususlar yönünden düzenleyen lehine, adına fatura düzenlenenin aleyhine, bir karine getirilmiştir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi yukarıda ayrıntısı açıklanan yasa hükmünden kaynaklı karineden kaynaklanmaktadır. Buna göre; fatura düzenleyen tacirin alınan karineden yararlanabilmesi için fatura tanzim edenle, adına fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili olarak düzenlenmesi gerekir. Fatura sözleşmesinin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gereklidir. Maddede yer alan karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir....