Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 13/06/2019 NUMARASI : 2016/224 ESAS - 2019/427 KARAR DAVA KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat) KARAR : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle ; kurum sigortalısı müteveffa Nihat Şahin'in 14/08/2015 tarihinde davalının sevk ve idaresinde bulunan 34 XX 339 plaka sayılı aracın çarpması sonucu vefat ettiğini, sigortalının mirasçılarına ölüm aylığı ve cenaze giderleri olmak üzere toplam 59.619,74 TL ödendiğini, bu miktarın %50'sine tekabül eden 29.809,20 TL kurum zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir....

Kurumun tazmin talebi, halefiyet ilkesine dayanmayıp, sigortalının alacağından bağımsız, kanundan doğan rücu hakkına dönüştüğünden; sigortalı veya haksahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında elde edilen raporlarla belirlenmiş olan kusur oranları, rücu davasında bağlayıcı bulunmamakta; işçi sağlığı ve iş güvenliği kuralları yönünden 506 sayılı Yasanın 26. maddesine uygun inceleme içermesi halinde, güçlü delil olarak kabul edilebilmektedir....

    Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır. (TC Anayasası 40/III, 129/V, 657 Sy. K.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K.) Bu konuda yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır. Davaya konu edilen olayda; devlet hastanesinde görevli davalı doktor ...'in yanlış ameliyat ve tedavisi nedeniyle sakat kaldığı belirtilerek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunulmuştur....

      Buna göre, gerek Özel Hukuk ve gerekse Kamu Hukuku alanında, kural olarak her kanun, ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki zamanda meydana gelen ./.. -2- olaylara ve ilişkilere uygulanır; o tarihten önceki zamana rastlayan olaylara ve ilişkilere uygulanmaz. Hukuk güvenliği bunu gerektirir. Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralının istisnalarından birini, beklenen (ileride kazanılacağı umulan) haklar oluşturmaktadır. Kamu düzeni ve genel ahlaka ilişkin kurallar yönünden de kanunların geriye yürümesi söz konusudur....

        İnşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde işe başlatılacak sigortalılar için, en geç çalışmaya başlatıldığı gün; yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçlarına sefer esnasında alınarak çalıştırılanlar ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilecek işyerlerinde, ilk defa sigortalı çalıştırmaya başlanılan tarihten itibaren bir ay içinde çalışmaya başlayan sigortalılar için, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren en geç söz konusu bir aylık sürenin dolduğu tarihe kadar; Kamu idarelerince istihdam edilen 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa göre işsizlik sigortasına tabi olmayan sözleşmeli personel ile kamu idarelerince yurt dışı görevde çalışmak üzere işe alınanların, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren bir ay içinde, işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmeleri gerekir. 5510 sayılı Kanunun “Süresinde Bildirilmeyen Sigortalılıktan Doğan Sorumluluk” başlıklı 23’üncü maddesinin 1 ve 2’nci fıkralarındaki düzenlemeye göre; işverenin rücu alacağından sorumluluğu için,...

          Ancak, Kurum, yapılan bu yardımların ilk peşin değeri için üçüncü kişilere, istihdam edenlere ve diğer sorumlulara rücu eder. Bu kimselerin hak sahiplerine yaptıkları ödemeler dolayısıyla Kurumun zarara uğraması halinde, hak sahiplerine rücu hakkı saklıdır. Taksirli suç sayılır hareketi ile bu Kanunda sayılan yardımların yapılmasına neden olan üçüncü kişinin sigortalının eşi, çocukları, ana ve babası olması halinde, bu kişilere rücu edilmez. Kurumun rücu hakkını doğuran suç sayılır hareket yurt dışında meydana gelmiş, suçun faili yabancı uyruklu ve yurt dışında ikamet ediyorsa, bu kişilere rücu edilmez.” hükmü öngörülmüştür....

            Kişilerden rücu edilmesine yönelik adına borç tahakkuku yapılarak ekli borç bildirim belgesinden görüleceği üzere 17.463,75- TL asıl, 5.701,30- TL faiz ve 9,00- TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 23.174,05- TL ödenmesi hakkında tebligat gönderildiğini, söz konusu davalı borç bildirim tebligatının iade geldiğini ve tahsilatın tamamlanamamış olduğunu, ve adına tahakkuk ettirilen borcun bugüne kadar ödenmediğini beyanla; kurum zararının tahsil edilebilmesi için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; oluşan kurum zararının davalıdan tahsiline, gelirlere onay, ödemelere tediye tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz yürütülmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi sunmamıştır. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 13.097,82- TL'nin sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir....

            Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna(müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”.Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir....

              Davacı tarafından davalı hakkında açılan ve kesinleşen Mudurnu Asliye Hukuk (iş) Mahkemesi’nin 2006/155 Esas 2010/22 Karar sayılı rücu davasında, masraflar ile ilk peşin sermaye değerli gelirlerden oluşan Kurum zararının 18.458,10 TL olduğu, davalının % 75 oranında kusurlu bulunduğu, masraflar ile ilk peşin sermaye değerli gelirlerden oluşan kurum zararının 8.829,65 TL’sinin hüküm altına alındığı anlaşılmaktadır....

                Tüketici Mahkemesi tarafından alacağın temliki olan değerlendirilmiş ise de belge içeriğinde tarafların iradesinin alacağın temliki değil ödenen tazminat nedeniyle davacı ... şirketinin ibra edilmesi amacını taşıdığı, bu kapsamda eldeki davanın alacağın temlikinden kaynaklı olarak değil ödenen tazminattan dolayı meydana gelen halefiyet ilişkisinden kaynaklı olarak talep edildiği, nitekim davacı tarafça dava dilekçesinin açıklamalar kısmının altıncı maddesi altında davanın halefiyet nedeniyle rücu istemine ilişkin olduğunun açıkça belirtildiği, sigortalı(selef) zararının tazmini için sorumlulara karşı hangi mahkemede hangi davayı açabilir ise zararını tazmin eden sigortacısı(halef) da sorumlulara rücu davasını aynı mahkemede ve sigortalısının(selef) sorumlulardan talep edebileceği miktarla sınırlı olarak açabileceği, dava dışı ... ile davalı arasındaki sözleşmenin araç alımına ilişkin tüketici sözleşmesi olduğu, dava dışı ...' nın tüketici olduğu ve davalıdan talebini tüketicinin korunması...

                  UYAP Entegrasyonu