Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle, davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 26. maddesindeki halefiyet ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı; hak sahiplerinin tazmin sorumlularından isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken, Anayasa Mahkemesi’nin, 21.03.2007 gün ve 26649 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 23.11.2006 gün ve E:2003/10, K:2006/106 sayılı Kararı ile 26. maddedeki “…sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere…” bölümünün Anayasaya aykırılık nedeniyle iptali sonrasında, Kurumun rücu hakkı, yasadan doğan kendine özgü ve sigortalı ya da hak sahiplerinin hakkından bağımsız basit rücu hakkına dönüşmüş olup, tazminat davasının rücu davası yönünden bağlayıcılığı bulunmamakta ise de; tazminat davasında alınıp, iş bu davada hükme dayanak kılınan kusur raporunun oluşa uygun bulunmasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle...

    TL'lik rücu talebine konu kıdem tazminatı ve işlemiş faiz ödemesinden doğan rücu alacağının ödeme tarihi olan ... tarihinden itibaren işleycek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan ... Eğitim Hizm. Ltd. Şti.'den alınarak müvekkiline ödenmesini, .. TL'nin rücu talebine konu kıdem tazminatı ve işlemiş faiz ödemesinden doğan rücu alacağının ödeme tarihi olan ... tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan .... Hizm. Ltd. Şti. Ve .... Hizm. Ltd. Şti.'den alınarak müvekkiline ödenmesini, .... TL'lik rücu talebine konu kıdem tazminatı ve işlemiş faiz ödemesinden doğan rücu alacağı ile ... rücu talebine konu ihbar tazminatı ve işlemş faizinin toplamı olan ... TL toplam rücu alacağının, ödeme tarihi olan .... tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalılardan .... Ltd....

      Bu değerlerin yukarıdaki açıklamaların ışığında rücu edilebilir bölümü %37,5’ne karşılık gelen 14.833,35 TL’dır. Hükme esas alınan 26.04.2011 tarihli raporda hak sahibi anne bakımından belirlenen destek kaybı 16.867,83-TL olarak belirlenmiştir. Hal böyle olunca davacı annenin kurumca bağlanan gelirin rücu edilebilen kısmı ile karşılanmayan zararının kabulüne karar vermek gerekirken, tazminat alacağının sigorta tahsisleri ile karşılandığından bahisle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur....

        Bir kısmı rücu edilemeyen miktar dahi denkleştirilemeyeceği gibi, zarar görenin kusuruna (müterafık kusura) yansıyan sosyal güvenlik ödemeleri, tahsis tarihinden sonra meydana gelen sosyal güvenlik ödemelerindeki artışlar, kısmi kaçınılmazlık ve teknik arıza halindeki ödemeler ve benzerleri rücu edilemediğinden bu miktarlar dahi denkleştirilemez.” Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2. maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır”. Dairemizin ve giderek Yargıtay'ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici işgöremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir....

          Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır. Davaya konu edilen olayda; ... Devlet Hastanesi’nde uzman doktor olarak görev yapan davalının, görevi sırasında ve görevinden dolayı davacıyı zarara uğrattığı ileri sürülmektedir. Anayasa’nın 129/5 maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1 maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; davalıya husumet tevcih edilmesi doğru değildir....

            "İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi KARAR Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiştir....

              Diğer yandan Sorumluluk Hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır. Davaya konu edilen olayda; davacı, hizmetli olarak görev yaptığı okulun müdürü olan davalının hakkında olumsuz sicil düzenleyerek kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu ve kendisini zarara uğrattığını ileri sürmektedir. Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı Devlet Memurları Yasası’nın 13/1. Maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; davalıya husumet tevcih edilmesi doğru değildir....

                Anılan maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayanmasına, Kurumun rücu alacağının, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunmasına ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerekmesine, bu bağlamda, ilk peşin sermaye değerli gelir hesabında sosyal yardım zammının dahil edilmesinin gerekmesine göre, somut olayda, sosyal yardım zammı dahil edilmeyerek eksik rücu alacağına hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. ./.. -2- Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır. SONUÇ : Hüküm fıkrasının silinerek yerine “1....

                  Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle; 506 sayılı Kanunun 26. maddesindeki “Halefiyet” ilkesi uyarınca, Kurumun rücu alacağı, hak sahiplerinin tazmin sorumlularından, isteyebileceği maddi zarar (Tavan) miktarı ile sınırlı iken; Anayasa Mahkemesi'nin 23.11.2006 gün ve 2003/10 Esas ve 2006/106 sayılı kararı ile anılan yasa maddesinin birinci fıkrasında yer alan “...sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün Anayasa’ya aykırılık nedeniyle iptalinden sonra bu madde uyarınca açılan davalarda artık “halefiyet ilkesi’ne” dayanılamayacağı, kurumun rücu hakkının hukuki temelinin (halefiyet değil) bundan böyle; yasadan doğan, sigortalı ya da hak sahibi kimselerin alacaklarından bağımsız, kendine özgü “Basit Rücu” hakkına dönüşmüş olması gözetildiğinde; sigortalı veya hak sahipleri tarafından tazmin sorumluları aleyhine açılan tazminat davalarında alınan kusur tespitine ilişkin bilirkişi...

                    "İçtihat Metni" Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. 14.03.2008 tarihinde gerçekleşen iş kazasında yaşamını yitiren sigortalının hak sahiplerine bağlanan ölüm geliri, tedavi gideri ve cenaze masrafı nedeniyle uğranılan davacı Kurum zararının davalıdan yasal faiziyle birlikte rücuan alınmasına ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 10. ve 26. maddeleridir....

                      UYAP Entegrasyonu