Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak ilk tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle, mahkemelerce, amaca uygun bir inceleme ve araştırma yapılması zorunludur....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : UYGULAMA KADASTROSU KANUN YOLU : TEMYİZ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Uygulama kadastrosu sırasında, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan ve tapuda davacı ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan eski 105 ve 45 parsel sayılı 915,00 ve 12.500,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, 1603 ada 11 ve 12 parsel numarasıyla ve 966,52 ve 11.074,94 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir. Davacı ..., uygulama kadastrosu sırasında 1603 ada 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar arasında haritasında yol olarak gösterilen bölümün tesis kadastrosu sırasında eski 105 ve 45 parsel sayılı taşınmazların içerisinde kaldığını ileri sürerek dava açmıştır....
Yöntemine uygun yapılmayan uygulama kadastrosu, mülkiyete ilişkin kazanılmış hakların ihlali sonucunu doğurur. Somut olaya gelince; Mahkemece, mahallinde yapılan keşif ve keşif neticesi alınan uzman teknik bilirkişi raporları ile dosya kapsamına göre fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen bölümünün tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Dosya kapsamından ve fen bilirkişi raporunda tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosuna ait paftaların çakıştırılması suretiyle oluşturulan haritadan, uyuşmazlık konusu bölüme ilişkin tesis kadastro sınırı ile uygulama kadastro sınırının bire bir aynı olduğu, başka bir ifade ile uygulama kadastrosu sırasında da tesis kadastrosunda oluşturulan sınırın esas alındığı, dolayısıyla tesis kadastrosu sınırı ile uygulama kadastrosu sınırlarının örtüştüğü, uygulama kadastrosuna yönelik çalışmanın usule uygun olduğu anlaşılmaktadır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ SEBEPLER: 1- Dava, 3402 sayılı yasanın 22/2- a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu tespitine karşı askı ilan süresi içinde açılan kadastro tespitine itiraz davasıdır. 2- Çekişmeli taşınmazın bulunduğu Aydın İli, Efeler İlçesi, Dalama Mahallesinde, 1966- 1967 yıllarında yersel prizmatik ve takeometrik ölçü yöntemi ile yapılan tesis kadastrosu çalışmaları ile 2020 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/2- a maddesi uyarınca yapılan uygulama (güncelleme-yenileme) kadastrosu çalışmaları bulunmaktadır....
kadastrosu sırasında taşınmazın bazı sınırlarının sabit sınır tipinde tespit edilmesinden kaynaklandığının ve uygulama kadastrosunda hata bulunmadığının bildirilmesi karşısında; mahkemece davanın reddi ile dava konusu taşınmazın uygulama (güncelleme) kadastrosu tespiti gibi tapuya tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir....
Mahkemece, dava konusu taşınmazlara ilişkin ilk tesis kadastrosu ile uygulama kadastrosu arasındaki yüzölçüm farklılığının hesaplama yöntemleri ve teknoloji farklılığından ileri geldiği, uygulama kadastrosu ile herhangi bir sınır değişikliğinin yapılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır....
Hukuk Dairesince, artışın ilk tesis kadastrosu sırasında kullanılan ölçü tekniği ile teknolojisi ve alan hesaplama yöntemlerinin farklı olmasından kaynaklandığı, tesis kadastrosu sırasında çekişmeli sınır yönünde bulunan kuru örme taş duvarın, uygulama kadastrosu gününde de, tesis kadastrosu gününde olduğu hali ile zeminde mevcut olduğu, duvarın yerinin değiştirilmediği, uygulama kadastrosu sırasında çekişmeli sınırın sabit sınır kabul edilerek sınırlandırma işleminin yapıldığı, uygulama kadastrosu işleminde, yasa ve ilgili yönetmelik hükümlerine aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle, başvurunun esastan reddine karar verilmiş ve işbu karar davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosuna itiraz niteliğindedir....
Uygulama kadastrosu yapılırken öncelikle zeminde bulunan ve ilk kadastro tarihinde de mevcut olan sabit noktalardan, aynı döneme ve öncesine ait farklı amaçlarla üretilmiş haritalar ile benzeri verilerden yararlanılarak yapılan bir dizi teknik çalışmalardan sonra tesis kadastrosu haritaları ortofoto üzerine işlenmekte, haritanın zemine uygun olmaması halinde farklılıkların nerelerden kaynaklandığı tespit edilerek ada raporu düzenlenmekte ve bundan sonra yukarıda sözü edilen yönetmelikte açıklanan ilkeler çerçevesinde taşınmazların bütün sınırları tek tek değerlendirmeye tabi tutularak tesis kadastrosu sırasındaki gerçek fiili duruma ulaşılmaya çalışılarak uygulama tutanağı düzenlenmekte ve uygulama kadastrosu haritaları üretilmektedir. İşte, uygulama kadastrosuna itiraz davaları, uygulama kadastrosu faaliyetinin yöntemine uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesine yönelik davalardır. Bu nedenle, mahkemelerce, amaca uygun bir inceleme ve araştırma yapılması zorunludur....
Hal böyle olunca; mahkemece keşif yapılarak davacının tesis kadastrosu sırasında yol olduğunu ancak uygulama kadastrosu sırasında davalılar taşınmazına dahil edildiğini iddia ettiği taşınmaz bölümünün belirlenmesi, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında inceleme ve araştırma yapılarak teknik bilirkişilerden rapor alınması gerekirken keşif dahi yapılmamış, davanın amacı ile uygun olmayan kurum ve Ceza Mahkemesi kararları ile sonuca gidilmiş, ayrıca ilk tesis kadastrosuna ait denetime elverişli netlikteki ölçü krokisi, hesap çizelgesi, eski tarihli hava fotoğrafları, uydu fotoğrafları ve ortofoto getirilmemiş, ilk tesis kadastrosu paftası ile uygulama kadastrosu paftası çakıştırılmamıştır....
Mahallesinde, eski 355 parsel sayılı taşınmaz 1600 m2 yüzölçümü ile incir Bahçesi vasfı ile davacı ... adına kayıtlı iken, uygulama kadastrosu sırasında düzenlenen uygulama kadastrosu tutanağı ile, yeni 162 ada 8 parsel numarası ile 3858,47 m2 yüzölçümü ile tespit edilmiştir. 2.... İli, ... İlçesi, ... Mahallesinde, eski 356 parsel sayılı taşınmaz 3300 m2 yüzölçümü ile zeytinlik vasfı ile davacı ... adına kayıtlı iken, uygulama kadastrosu sırasında düzenlenen uygulama kadastrosu tutanağı ile, yeni 162 ada 4 parsel numarası ile 3344,97 m2 yüzölçümü ile tespit edilmiştir. 3. Davacı ... dava dilekçesinde;... İli, ... İlçesi, ... Mahallesinde yer alan 355 (uygulama kadastrosu ile 162 ada 8) parselin ve 356 (uygulama kadastrosu ile 162 ada 4) parselin kendisine ait olduğunu, uygulama kadastrosunda hata yapıldığını belirterek hatanın düzeltilmesini istemiştir. II....