Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece, anılan taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti talebi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 3-) Dava konusu 87 ada 95 parsel üzerindeki 2 adet dairenin aidiyetinin tespitine ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde; yukarıda açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere göre, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosyanın içeriğine, toplanan delillere, tanık beyanlarına göre 87 ada 95 parsel üzerindeki 2 adet dairenin davacı tarafından meydana getirildiği sabit olmuştur....

    aidiyetinin tespiti ile beyanlar hanesinde gösterilmesi, sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak davalarının ise esastan reddine karar verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Dava, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve tapuya şerhi isteğine ilişkin olup, çekişmenin giderilmesi için öncelikle muhdesatın aidiyetinin tespiti gerektiğinden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14/son maddesi gereğince 01.03.2012 tarihinde yürürlüğe giren ve Yargıtay Büyük Genel Kurulunun Hukuk Dairelerinin iş bölümünü düzenleyen 09.02.2012 tarihli ve 2012/1 sayılı Kararı uyarınca, davanın açıklanan niteliği itibariyle temyiz inceleme görevi Yargıtay 7. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 10.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosyada toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur....

          Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosyada toplanan delillere ve yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur....

            Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Kadastro Öncesi Nedene Dayalı Mülkiyetin Tespiti K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı mülkiyetin tespiti istemine ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 02.07.2021 tarihli ve 211 sayılı kararı ile hazırlanan, 09.07.2021 tarihli ve 31536 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Hukuk Dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yargıtay (1.) Hukuk Dairesinin görevi cümlesinden bulunmakla, dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi....

              Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin veya aidiyetinin tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda; dosya içeriğine, toplanan delillere ve tanık beyanlarına göre, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fındık ocaklarının davacı tarafından dikildiği sabit olmuştur. Mahkemece muhdesatların davacı tarafından meydana getirildiğinin veya aidiyetlerinin tespitine karar verilmesi gerekirken, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetine karar verilmesi doğru değildir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : MUHDESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre; dava, şahsi hakka dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 09.02.2018 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 21.02.2018 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.03.2018 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin iş bölümü uyarınca bu davanın temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu tarafından Dairemiz yönünden verilen görevlilik kararı bulunduğundan, kararın yeniden incelenmesi ve görevli dairenin belirlenmesi için dosyanın maddi hata talebi ile Hukuk İşbölümü İnceleme Kurulu'na gönderilmesine karar verilmiştir. Hâl böyle olunca, dosyanın Yargıtay 14....

                  Bu açıklamalar karşısında muhdesatın davacıya ait olduğunun tespit edilmesi halinde davacının arazi sahibinden tazminat isteme hakkı olduğu gözetildiğinde davacının muhdesatın aidiyetinin tespitini istemekle hukuki yararı olduğu açıktır. Diğer bozma nedenlerine katılmakla birlikte davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti yönündeki isteğinin de incelenmesi düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğunun bu yöndeki görüşün katılamıyorum....

                    Muhdesatın tespiti davalarında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul ederek uyuşmazlık çıkarmayanlar dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu kayıt maliklerinin veya mirasçılarının davada taraf olmaları zorunludur....

                    UYAP Entegrasyonu