Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahalli bilirkişilerin keşifte alınan beyanlarında dava konusu taşınmazın imar ve ihya edildiğini, taşınmazda tarımsal faaliyette bulunulduğunu, karara esas alınan 14/04/2021 tarihli raporun kendisine tebliğ edilmediğini, mahkemece yeterince araştırma yapılmadığını, istinaf konusu karar da dava konusu taşınmazın önceki niteliği belirlenmemiş ve ayrıca taşınmazın 1964 yılındaki kadastro işleminde tescil harici alanda bırakılmış olduğu hususunun irdelenmediğini, muhdesatın aidiyetinin tespiti talebinin, doğrudan kişisel hak iddiasına ilişkin ve dayalı olmayıp, muhdesatın aidiyetinin tespiti talebinin muhdesatın üzerinde yer aldığı ana taşınmazın mülkiyetinin müvekkile ait olduğu iddiasına davayı ve bu iddianın ile hukuken bağlantılı olduğundan, istinaf konusu kararda belirtildiği gibi, hukuken müvekkil yönünden muhdesatın aidiyetinin tespitini talep etme hususunda hukuk yarar bulunmamasının söz konusu olmadığını...

HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - MUHDESATIN AİDİYETİ Taraflar arasında görülen kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescili ile muhdesatın aidiyeti istekli davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince, davanın reddine dair verilen karara karşı davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın değişik gerekçeler ile reddine hükmedilmiş, verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine istinaf dairesince 08.09.2017 tarihli ek karar ile temyiz talebinin miktar yönünden reddine ilişkin olarak verilen ek karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü; Taraflar arasında görülen dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ile muhdesatın aidiyeti isteğine ilişkindir. Kadastro sunucunda, ... İlçesi, ......

    Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun "Tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların tespiti:" başlıklı 14. maddesinin ilk fıkrasında; "Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüz ölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir."; 2....

      Dava, 3402 Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine göre, kadastro tespiti öncesi yapılan muhdesatın tespiti istemine ilişkindir. Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyan” imkanı veren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi "sahibi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına" imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir”. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır....

        "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenilmiş olup, temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmakla; dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu sürenin hak düşürücü nitelikte olduğu ve taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden değerlendirileceği kuşkusuzdur....

          Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez.Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir....

            tespiti için kadastro tespit tutanağı örneği ilgili tapu sicil müdürlüğünden getirtilerek kadastro tespitinin kesinleştiği tarihin açıkça belirlenmesi tanık beyanlarının da buna uygun düşmesi gerektiğini, bu husustaki eksikliğin dahi bozmayı gerektirdiğini" öne sürerek kanun yoluna başvurmuştur....

            Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir....

              Pay maliki olmayan üçüncü kişinin muhdesat iddiasına dayalı talepte bulunabilmesi istisnai olarak, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesi gereğince, kadastro sırasında, öncesi tapulu yada tapusuz bir taşınmaz üzerinde kalıcı nitelikte muhdesat yapan kişi ile ilgili olarak, yani kadastro tespit öncesi nedene dayanılan davalarda düzenlenmiş olup, ancak bu istinai durumda davacının tapuda paydaş olması zorunlu olmadığı gibi, açılmış bir kamulaştırma veya ortaklığın giderilmesi davasının bulunması da gerekmez....

                İstinaf Sebepleri Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların geçmişinin arazinin ormanlık alan niteliğinde olmasından daha eskiye dayandığını, bu arazi üzerinde yapılan kadastro çalışmalarının muhdesatın oluşmaya başladığı yıllardan çok daha sonra 2006 yılında kadastro tespit çalışması yapıldığını, 22.10.2012 tarihli, müvekkiline ait muhdesatın tespitine ilişkin tutanak göz önünde bulundurulduğunda tutanakta bahsi geçen ağaçların yaşlarının 30’u bulduğunu beyan ederek ilk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden karar verilmesini talep etmiştir. C....

                  UYAP Entegrasyonu