Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

E)DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, ölünceye kadar bakma sözleşmesine (bakım yükümlülüğünün yerine getirilmediği iddiasına) dayalı tapu iptal-tescil istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabul nedeniyle kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından istinaf edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun ''Davayı kabul'' başlıklı 308. maddesinin 1. fıkrasında düzenlendiği üzere; kabul, davacının talep sonucuna, davalının kısmen veya tamamen muvafakat etmesidir. Yine aynı Kanun'un 310. maddesinde de; kabulün, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceği hüküm altına alınmıştır. Davayı kabul, davalının mahkemeye karşı (hitaben) yapacağı tek taraflı açık bir irade beyanı ile olur. Kabulün geçerli olabilmesi için bunun davacı veya mahkeme tarafından kabul edilmesine lüzum yoktur (HMK m.309). Kabul, davalının bu husustaki tek taraflı irade beyanı ile tamamlanır....

Kısaca, iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın(yanılmanın) esaslı kabul edilebilmesi için uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden(sübjektif unsur) hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Yeter ki hatanın ileri sürülmesi TBK'nin 35. (BK'nin 25.) ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(TMK) 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın....

    Hemen belirtmek gerekir ki, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil davalarının çözümlenebilmesi için miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması gerekmektedir. Somut olayda, davalı tarafın mirasbırakanın asıl amacının paylaştırma olduğunu ve dava dışı 1157 sayılı parselin de davacıya bedelsiz verildiğini iddia ettiği gözetildiğinde, mirasbırakanın asıl irade ve amacının sağlıklı bir biçimde ortaya çıkarılabilmesi için eldeki dava ile ... 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/9 E sayılı dosyası üzerinden görülen davanın birlikte görülmesi gerektiği açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş, eldeki dava ile ... 7....

      İrade açıklaması, karşı tarafın hakimiyet alanına ulaştığı anda istenen sonucu kendiliğinden doğurmaya yeterlidir. Ayrıca bir iptal davası açmaya, dolayısıyla iptali dava yoluyla ileri sürmeye gerek yoktur." (Prof. Dr. ... Borçlar Hukuku Genel Hükümler 18.Baskı. 412 vd. Sayfalar). Dairenin yerleşik uygulamasına göre, yanılma (hata), aldatma (hile), korkutma (ikrah) her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Sözleşmeyle bağlı olmadığı bildirimi (iptal hakkı), irade bozukluğunun öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla kullanılabilir. (1.Hukuk Dairesinin 2014/11612 Esas, 2014/ 14462 Karar, 18.09.2014 tarihli, 2013/21405 Esas, 2014/50 Karar, 13.01.2014 tarihli, 2016/11701 Esas, 22.12.2016 tarihli, 2003/52 Esas, 2003/762 Karar, 22.01.2003 tarihli v.d.) 3....

        Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/112 Esas sayılı tapu iptal ve tescil istekli davanın yargılaması sırasında davacı T1 mahkemeye bildirdiği feragat beyanının irade fesadı nedeniyle geçersizliğinin tespiti ve iptali istemine ilişkindir. İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/112Esas 2016/340Karar sayılı tapu iptal ve tescil davası davacının feragat beyanında bulunması nedeniyle reddedilmiştir. Bu dosyanın 27.10.2016 tarihli duruşmasında taraf vekilleri sulh olma ihtimali bulunduğunu bildirerek mahkemeden süre almışlar, celse arasında davacı vekili feragat dilekçesini sunmuş ve bir sonraki son celsede 08.12.2016 tarihinde dava feragat nedeniyle sonuçlandırılmıştır....

        dilekçesinde “davamın iptal edilmesi”, “dosyamın kapatılması” ibarelerinin varlığına rağmen hakkından tümüyle vazgeçme sonucunu doğurmayacak ve ilerde hakkını tekrar dava edebilme imkanı sağlayan “davayı geri çekme” iradesinde hataya düştüğünü ileri sürerek, irade bozukluğu nedeniyle feragatin iptali ile 6100 sayılı HMK’nın 375/ğ m. uyarınca yargılamanın iadesini talep ve dava etmiştir....

          Hukuk Dairesi Başkanlığı iş bu dosyadaki belgeye yakın tarihlerde benzer işçilerden alınan aynı nitelikteki belgelerin irade fesadı nedeniyle geçersizliğini kabul etmiş ve mahkeme kararları onanmıştır. Davacı tarafça, söz konusu Yargıtay içtihatlarının suretleri de dosyaya ibraz edilmiştir. Bir önceki gerekçemizde irade fesadına dayalı olarak 15.05.2006 tarihli ibraname niteliğindeki belgenin geçersizliğine dair kanaat ve değerlendirme yukarıda da belirtilen şekilde açıklanmıştır....

            Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir. (3) (Ek:22/7/2020-7251/29 md.) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.", 311. maddesinde; "(1) Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.", 312. maddesinde; (1) Feragat veya kabul beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkûm edilir. Feragat ve kabul, talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkûmiyet, ona göre belirlenir." hükümlerine yer verilmiştir....

              Yani bu halde mahkemece bütün davalılar hakkındaki davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Yukarıda belirtildiği üzere feragatin kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl edeceği hükme bağlanmıştır. Yine belirtmek gerekir ki feragatin geçerliliği karşı tarafın muvafakatine bağlı değildir. Etkisini onu yapanın tek yönlü irade beyanı ile doğurur. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları da bu doğrultudadır. (11.4.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.5.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararı) Bu nedenle kararın davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle feragat nedeniyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 21.01.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                İptal hakkı tek taraflı, hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süre içerisinde karşı tarafa ulaşması gerekli, açık veya zımni bir irade beyanıyla kullanılır. İptal hakkı, sürekli edimleri ihtiva etmeyen sözleşmelerde geçmişe etkili sonuçlar doğurur. Sözleşme her iki taraf içinde baştan itibaren hüküm doğurmaz. Ancak iptal beyanı için belirlenen bir yıllık süre içerisinde sözleşmenin geçerliliği askıdadır. İptal hakkı, bir yıllık süre içinde kullanılmadığı takdirde, hak sahibi bundan feragat etmiş sayılır. İptal hakkından feragat üzerine, sözleşme geçmişe etkili olarak her türlü sakatlıktan uzak bir şekilde yapılmış sayılır. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir....

                UYAP Entegrasyonu