Bilindiği üzere, Hukuk Muhakemeleri Kanunu 311.maddesinde, “Feragat ve kabul kesin hüküm gibi sonuç doğurur. İrade bozukluğu hallerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Hal böyle olunca, öncelikle Hukuk Muhakemeleri Kanunu 311. madde gereğince feragatin irade fesadı ile alınıp alınmadığı hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile sonuca gidilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.09.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Köymenin de diğer sanık ile karar ve irade birliği ile hareket ettiği ve eylem üzerinde birlikte hakimiyet sağladıkları dikkate alınarak, sanık ...'...
Noterliğinin ... yevmiye sayılı gayri menkul satış vaadi akdinin bedelinin ödenmemesi ve irade fesadı, hile ile alınması nedeniyle iptaline karar verilmesine, sözleşmenin iptali talebinin reddine karar verilmesi halinde satış bedeli 55.000 TL'sinin yasal faiz ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiş. Davalı-birleştirilen dosya davacısı vekili, ... İli .. İlçesi ... Mh. ... Sk. 158 pafta, 635 ada, 6 parsel sayılı bahçeli kerpiç ev niteliğindeki taşınmazın taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi uyarınca müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-birleştirilen dosya davalısı 09.01.2014 tarihli dilekçesi ile davasından feragat etmiş, davacı birleşen dosya davalısının davasını kabul etmiştir. Mahkemece, asıl davanın feragat nedeniyle reddine, birleştirilen dosya yönünden davanın kabulüne, ... İli, .. İlçesi, ... Mahallesi, 635 ada, 6 parsel sayılı taşınmazdaki davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile, davacı ......
"İptal beyanı hiçbir şekle tabi değildir. Şekle bağlı bir sözleşme örtülü irade beyanıyla da iptal edilebilir. İptal hakkı, yenilik doğuran bir hak olduğu için, bunun kullanılması şarta bağlı tutulamaz... İptal hakkı, açık bir irade beyanıyla kullanılabileceği gibi, örtülü bir irade beyanıyla da kullanılabilir. Örneğin karşı tarafa verdiği şeyi geri isteyen veya aldığı şeyi geri veren tarafın bu davranışı örtülü bir iptal beyanıdır... İptal hakkının bir yıllık kısa süre dışında ayrıca sözleşmenin kurulmasından itibaren on yıllık azami (mutlak) bir süre ile de sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı doktrinde tartışmalıdır. İradesi bozulan kimse, sözleşmeyi yaptıktan 5, 10 veya 30 yıl sonra yanılma veya aldatmayı öğrenmişse, acaba bu öğrenme tarihinden itibaren 1 yıllık süre içinde sözleşmeyi iptal edebilirmi?... Yargıtay sözleşmeden itibaren 10 yıl ile bu süreyi sınırlamıştır......
Ancak, burada önemli olan husus; iradesini açıklayan tarafın sözleşmenin feshi konusunda açık bir irade beyanında bulunmamış olması gerekir. Bu durumda iradesinin ne olduğunu anlamak için irade açıklamasında bulunan tarafın, içinde bulunduğu davranış şekli önem taşımaktadır. Yani, talep etmiş olduğu şeylere bakılarak amacının ve iradesinin ne olduğu belirlenmektedir. Açık bir irade açıklamasında bulunan tarafın açıklamış olduğu iradesinin önem taşıması gerekir. İradesini açık bir şekilde belirten tarafın, bu açıklamasıyla neleri talep edebilecekse ona göre dava sonuçlandırılmalıdır. Açık bir şekilde sözleşmeyi feshetmediğini açıklayan taraf, sözleşmenin feshi halinde istenebilecek bir talepte bulunmuş ise, bu talebin ancak sözleşmenin feshi halinde istenebilecek olması nedeniyle talep reddedilmelidir....
Tüm dosya kapsamından, davacının tapu iptali ve tescil olmazsa bedel ve tenkis istekli olarak 05.02.2016 tarihinde eldeki davayı açtığı, İlk Derece Mahkemesince iddia sabit görülerek 02.03.2018 tarihinde 2.410.950,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ilişkin davayı kabul kararından sonra 02.03.2018 tarihinde davacı asilin davadan feragat ettiği, 06.03.2018 tarihinde feragat nedeniyle davanın reddine ilişkin ek kararın verildiği, ek kararın davacı tarafından feragatin irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğu iddiasıyla istinaf edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteği kabul edilerek irade bozukluğu yönünden araştırma yapılması gerektiğinden bahisle ek karar kaldırılarak dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş, İlk Derece Mahkemesince yapılan araştırma sonucunda irade bozukluğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi de aynı gerekçeyle davacının istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir....
nun 95.) maddesinde de ifade edildiği üzere feragat yapıldığı anda karşı tarafın irade beyanına gerek kalmaksızın kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Bu bildirimden sonra tek yanlı irade beyanı ile feragattan dönülmesine olanak yoktur. Ne var ki, feragata ilişkin irade açıklamasının gerçeği yansıtmadığı, yanılgı ile ya da baskı altında yapıldığının bildirilmesi halinde bu halin mahkemece, ya aynı dava içerisinde hadise şeklinde ya da başka bir davanın konusu olarak incelenmesi olanaklı ve gereklidir. Ancak, mahkemece yukarıda belirtildiği şekilde feragat beyanından dönülmesi hususunda bir inceleme yapılmış değildir. Bu durumda, davacı ...''...
Bankasından ihtiyaç kredisi kullandığını, bu kredilerin taksitlerini ödemekte zorlandığını, davalının, banka borçları nedeniyle taşınmazlara haciz gelebileceğini, isterse taksitleri ödeyebileceğini ve taşınmazları devralabileceğini, borçlar bitince de davacının isteğine göre günün rayiç değeri üzerinden taşınmazların bedelinden ödenen miktarlar düşülerek kalan paranın ödenebileceği veya ödediği taksitlerin kendisine geri ödenerek devraldığı taşınmazları iade edebileceğini söylediğini, tek oğlunun askerde olması, eşinin hasta olması ve borçları nedeniyle zor durumda olduğunu, teklifi kabul ettiğini, davalının sadece 2.100 TL banka borcunu ödediğini, taşınmazları tekrar devralmak istediğinde davalının kabul etmediğini, edimler arasında aşırı fark olduğunu, aldatıldığını ileri sürerek ... köyü 116, 1952, 1981, 1984, 298 ve 483 parsel sayılı taşınmazların tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesi HMK madde 163 ve devamı maddeleri uyarınca bu hususun ön sorun teşkil etmesi nedeniyle inceleme yaptığını ve 2019/114 Esas 2021/184 Karar sayılı 08/04/2021 tarihli kararıyla şeklinde hüküm kurduğunu, söz konusu kararın kabulünün kesinlikle mümkün olmadığını ve kararın kaldırılması gerektiğini, yerel mahkeme tarafından irade bozukluğuna dayalı olduğu iddia edilen 21/04/2020 tarihli protokolün dosyaya ibraz edilmemesi ve ibraz edilmeyen sözleşmeden kaynaklı irade bozukluğunundan söz edilemeyeceği nedeniyle feragatlerinin iptal edilmemesi ve davanın feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, söz konusu 21/04/2020 tarihli protokolün dosya içerisinde mevcut olduğunu, taraflarınca dosyaya feragatten dönme beyanlarını içeren dilekçe dosyaya sunulduktan sonra 20/11/2020 tarihli ilk duruşmada söz konusu protokolün dosyaya elden sunulduğunu, kaldı ki gerek davalı tarafın cevap dilekçesinde gerekse duruşmadaki beyanlarında söz konusu protokolün...
Ancak, davacı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, davacı ...'un 7.12.2010 tarihli dilekçe ile feragat ettiğini, 22.12.2010 tarihli dilekçeyle de feragatinden vazgeçtiğini bildirdiği; daha sonra davacı vekili tarafından verilen dilekçelerde, oğlu olan davalının tehditleri ve baskıları sonucunda davacı ...'un feragat beyanda bulunduğu ileri sürülmüştür. Öyle ise, anılan feragat beyanının tehdit, hata ve hile sonunda yapılıp yapılmadığının aynı dava içerisinde ve hadise şeklinde incelenerek araştırılması ve değerlendirilmesi zorunludur. Bilindiği ve HMK' nun 311. ( 1086 sayılı HUMK.'nun 95.) maddesinde de ifade edildiği üzere feragat yapıldığı anda karşı tarafın irade beyanına gerek kalmaksızın kesin hüküm sonuçlarını doğurur. Bu bildirimden sonra tek yanlı irade beyanı ile feragattan dönülmesine olanak yoktur....