Borçlu vekili, ilama konu aracın ellerinde bulunmadığını bildirip İİK.nun 24. maddesinin uygulanarak aracın değerinin tespitini istemiş, icra müdürlüğünce aynen ifa mümkün olmadığından İİK.nun 24/5. madde hükmü uyarınca Ticaret Odasından aracın değerinin sorulması üzerine verilen cevapta “2004 model aracın günümüz itibariyle her şey dahil değerinin 8000-10.000 TL arasında olduğu” şeklinde bildirim yapılmış, alacaklı vekilinin cevaba itirazı üzerine 2011 model “0” aracın değeri sorulduğundan bu kez değerin 42.000 TL olduğu şeklinde cevap verilmiştir. Mahkemece, 2011 yılı 0 km. araç bedeli olarak tespit edilen değer 42.000 TL esas alınarak istemin reddine karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.03.2007 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan muhakeme sonunda; davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 28.05.2010 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalı .... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 15.02.2011 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı .... vekili Av....geldi. Karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir....
Bunun yanında, Hatice’nin satmayı vaat ettiği taşınmazların zilyetliğini devretmediğinden 162 parsel yönünden istemin zamanaşımı nedeniyle, 168 parsel yönünden ise TMK’nın 713/2 madde koşulları oluşmadığı ayrıca, taşınmazların elbirliği mülkiyetinde bulunup sözleşmenin henüz ifa olanağı bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir. Çekişme konusu, 168 sayılı parsel tam pay olarak muris A.. A.. adına 16.04.2001 günü; 162 sayılı parsel ise, davalılar adına paylı olarak 30.11.1993 tarihinde tescil edilmiştir. Dava konusu 168 sayılı parselin maliki Ahmet’in mirasçıları ve 162 sayılı parselin paydaşları arasında davacı N.. S... da bulunmaktadır. Öncelikle, satış vaadi sözleşmesinde zamanaşımından sözedebilmek için sözleşmenin ifa olanağının doğmasından itibaren 10 yıl geçmiş olması gerekir. Ayrıca, mirasçılar arasında zamanaşımı süresi de işlemez. Satış vaadi sözleşmeleri bizzat veya vekil eliyle yapılabilir....
Bu madde gereğince, alacaklının ifa yerine geçen zararı isteyebilmesi için borçlunun temerrüdünden itibaren derhal borcun ifası ve gecikme cezası isteme hakkından vazgeçtiğini bildirerek borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini istemesi gerekmektedir. Davacının dava dilekçesindeki talebi bu doğrultuda olmayıp tapu iptâli ve tescil, mümkün olmaması halinde bedelin tahsili ve gecikme tazminatını içermektedir. Aynen ifadan ve gecikme tazminatından vazgeçerek ifa yerine geçen tazminat talebi ya da bu anlama gelecek bir istemi bulunmamaktadır. Davacı arsa sahiplerinin ve vekillerinin dava tarihinden önce davalı kooperatife keside ettikleri ihtarnameler ve gönderdikleri yazıda da ifa yerine geçen zarar talebi bulunmamaktadır....
Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır. Elbirliği mülkiyetine (TMK m.701) konu bir taşınmazda elbirliği (iştirak halinde) ortaklarından birinin, ortaklık dışı bir kişiye satım vaadinde bulunması halinde, sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerli olmakla birlikte elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Bu durum, satışı vaat edilen taşınmazın tapusunda temliki tasarrufu engelleyen bir kaydın bulunması veya 3194 sayılı İmar Kanununun 18/son maddesi hükmüne aykırı şekilde taşınmaz satışı vaat edilmesi ya da vaade konu taşınmazın bir başka mahkemede mülkiyet uyuşmazlığına konu olması halinde de geçerlidir....
Ancak buna rağmen davalı borcu ifa etmezse, davacı BK.nun 106/2.maddesine göre aynen ifa ve ilaveten gecikme tazminatını isteyebilir. Mahkemece açıklanan bu yasal düzenlemeler gözetilerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 8.7.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Yine dava dilekçesi ekinde sunulan 29/8/2014 tarihli, İş Bankası Samsun Sanayi Sitesi Şubesine hitaben davalının isim ve imzasının bulunduğu görülen dilekçede, ... ...ortaklığı adına hareket etmek üzere ... için bankaya daha evvel verildiği bildirilen vekaletnamedeki tüm yetkilerin geri alındığının ihtar edildiği anlaşılmıştır. Davalı istiktap edilmek ve tatbik imza asılları toplanmak suretiyle imza incelemesi yaptırılmış, İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesinden aldırılan 09/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda 8/10/2013 tarihli vekaletnamedeki imzanın ...eli ürünü olduğu belirtilmiştir. Davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmesi sebebiyle İstanbul 4....
Hukuk Dairesi'nin 30.10.2012 tarih, 2012/8771 E- 2012/12243 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleşen 26.12.2011 tarihli kararla baştan itibaren geçersiz olduğunun tespit edilmiş olması karşısında ve anılan yasal düzenlemeler uyarınca, geçersiz sözleşme nedeniyle tarafların birbirlerinden aldıklarını iade etmeleri gerekeceğinden ve bu husus mahkemenin de kabulünde olmasına rağmen, davalı tarafın iyiniyetli olduğu, emredici kanun hükmüne aykırı olan sözleşmenin hükümsüzlüğünden her iki tarafın sorumluluğu bulunduğu, sözleşmeden sonra devredilen şirket hisseleri ile ilgili sermaye arttırımına gidildiği, hisselerin aynen iadesinin hakkaniyete uygun düşmediği, davacının şirket hisselerinin değerini talep edebileceği gerekçesiyle, yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bu nedenle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. 2- Bozma sebep ve şekline göre, davalı şirket vekilinin katılma yolu ile temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek...
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, uzun yıllardır eğitim sektöründe faaliyet gösteren saygın bir kurum olduğunu, müvekkilinin, iş ortakları ve diğer ilişki içerisinde olduğu üçüncü kişilerle güvene dayalı ticari ilişkiler kurduğunu, güvene dayalı bu ticari ilişkileri sağlıklı biçimde sürdürebilmek için de üzerine düşen tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, tüm borçlarını zamanında ve eksiksiz şekilde ifa ettiğini, Müvekkilinin tüm borçlarını zamanında ve eksiksiz şekilde ifa etmiş olmasına rağmen; mahkemece, bilirkişi gibi müvekkili şirketin borçlu olduğu kanaatine, davacı şirketin kendisinin tanzim ettiği defterlere dayanarak varılmasının isabetsiz olduğunu, borcun varlığını ispat yükünün, bu sözleşme ilişkisinden dolayı alacağı olduğunu iddia eden davacı şirket üzerinde olduğunu, ispat yükü altında olan tarafın sadece kendi tanzim ettiği bir belgeye, deftere dayanarak bir hukuki ilişkinin, borcun varlığını ispat ettiğinin...
etmediğinden temerrüde düştüğü anlaşıldığından, edimini ifa etmeyen yüklenicinin arsa sahibinden aynen ifayı isteme hakkının bulunmadığı nazara alınmadan, davacı arsa sahibinin davalıya ait bölümleri süresinde devretmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....