Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İfa imkânsızlığı, sürekli ifa imkânsızlığı ve geçici ifa imkânsızlığı olarak karşımıza çıkabilmektedir. Sürekli ifa imkânsızlığı, borcun ifa edilememesine yol açan engelin ortadan kalkmasının mümkün olmaması halinde gündeme gelmektedir. Sözleşmede kararlaştırılan edimin hukuki nedenlerle sürekli olarak imkânsız hale gelmesi, borçlunun ifa yükümünü, alacaklının da aynen ifayı talep hakkını sona erdiren sebeplerden biridir. İfa imkânsızlığının gerçekleştiği an itibariyle ifa yükümü kanun gereği (ipso iure) sona erer. İmkânsızlığın sözü edilen etkisi, yalnızca kararlaştırılan (birincil) edimi ifa yükümü üzerinde kendisini gösterir ve bu etki, imkânsızlıktan hangi tarafın sorumlu olduğu konusundan bağımsız olarak ortaya çıkar. Diğer bir ifadeyle, borçlu, imkânsızlıktan sorumlu olsa da olmasa da ifanın imkânsız hale gelmesiyle, aynen ifa yükümü sona erer. Borçlunun aynen ifa yükümünün sona ermiş olması, tek başına geniş anlamda borcun da sona ermesi anlamına gelmez....

    -KARAR- Davacı vekili, davalının müvekkili lehine tapuda intifa hakkı bulunan taşınmazda akdedilen bayilik sözleşmesi gereğince faaliyet gösterdiğini, 08.02.2007 tarihli yatırım protokolü uyarınca davalıya intifa hakkının süresi sonuna kadar ifa edileceği inancıyla ve intifa hakkının süresi boyunca satışın işletmesine yardımcı olmak amacıyla bakım onarım bedeli verildiğini, ancak Rekabet Kurulu'nun kararı gereğince belirlenen süreyi aşan kısımla ilgili rekabet etmeme yasağı ve sözleşmeyi ifa zorunluluğunun ortadan kalktığını belirterek, bakım onarım bedelinin intifa hakkının ifa edilmeyecek süresinin toplam süreye oranıyla bulunan güncellenmiş değeri olan 3.063.061,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir....

      Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. 3.2.2. Öte yandan, mirasbırakanın ölüm tarihine göre terekesi elbirliği mülkiyetine tabidir....

        Mahkemece, dava konusu taşınmazda satış vaadine konu payın iştirak halinde mülkiyete tabi olup satış vaadi sözleşmesinin bu nedenle ifa olanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan ... iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus, sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Elbirliği ortaklığına (iştirak halinde mülkiyete) konu bir taşınmazda elbirliği ortaklarından birinin miras payını, ortaklık dışı bir kişiye satmayı vaat etmesi halinde sözleşme bir taahhüt muamelesi olarak geçerlidir. Ancak elbirliği ortaklığı çözülünceye kadar sözleşmenin ifa olanağının varlığından söz edilemez. Fakat elbirliği ortaklığına dahil paydaşlar arasında gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılmışsa, iştirak bozulmamak kaydıyla, satıcı elbirliği ortağının payının alıcı elbirliği ortağının payına ilave edilmek suretiyle yapılan satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağı vardır....

          a teslim ettiğini, bu sözleşme tarihinden önce 04.06.2010 tarihinde davalı ... ile diğer davalı ... firması arasında akdedilen sözleşme ile davalı ... firmasının müvekkili ile davalı ... arasında yapılacak sözleşmeden doğacak hak ve yükümlülükleri üstlenmeyi taahhüt ettiğini, davalıların yükümlülüklerini yerine getirmemeleri nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını iddia ederek talebinin aynen ifa ve gecikme tazminatı olduğunu, bu talebinin kabul edilmemesi ya da imkansızlaşması halinde aynen ifa yerine şimdilik 10.000,00 TL tazminatın tahsili ile müvekkili tarafından verilen 6 adet çekin iptaline karar verilmesini talep etmiş, 01.03.2012 tarihli dilekçesi ile malın aynen ifasının imkansızlaşması nedeniyle uğranılan 400.000,00 USD zararın tazminine karar verilmesi şeklinde davasını ıslah etmiştir. 2....

            Vergi Nolu ... ------ ŞİRKETİ' nin feshine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine, karar verilmesini arz ve talep ederiz.16.06.2023 şeklinde olup yukarıya aynen aktarılan dava dilekçesinde açıklanan sebeplere bağlı olarak davalı şirketin feshine karar verilmesi talep ve dava edilmiş ise de; davacı vekili tarafından vekaletnamedeki özel yetkiye de dayalı olarak ön inceleme duruşması öncesi aşamasında ------ üzerinden gönderilen dilekçe ile davadan feragat edildiği belirtilerek bu doğrultuda karar verilmesi istendiğinden sonuçta davayı sona erdiren taraf işlemi ve dosya kapsamı gözetilerek resen ele alınan bu dosya üzerinden işlem gören davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin olmak üzere aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

              Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır. Türk hukukunda da öteden beri MK.nun 2 ve 4. maddesinden de esinlenilerek, hem Clausula Rebus Sic Stantibus ilkesi, hem de İşlem Temelinin çökmesi kuramı uygulanmak suretiyle, uyarlanma davalarının görülebilir olduğu benimsenmiştir....

                Her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı, temerrüde düşen borçludan BK 106. vd. maddeleri çerçevesinde aynen ifa ve gecikmeden dolayı uğradığı zararının veya aynen ifayı reddederek müspet zararının yahut sözleşmeyi feshederek menfi zararının tazminini seçimlik olarak isteyebilir. Somut uyuşmazlık itibariyle davacı, öncelikle bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitini ve sözleşmeyi ayakta tutarak geç teslim nedeni ile uğradığı zararın tazminini istemektedir. Bu durumda, gerek sözleşme gerekse BK. 106 vd. maddelerine göre fiili teslim tarihine kadarki süre için davacı zararının tazminini talep etme hakkına sahiptir. Mahkemece dava tarihi itibariyle taşınmazın teslim edilip edilmediği, güncel tapu kaydı de temin edilerek belirlenmeli, sözleşmede belirtilen Mayıs 2012 tarihi ile teslim tarihi; teslim henüz yapılmamışsa dava tarihine kadar hesaplanan süre için kira tazminatı talep edilip edilmeyeceği sözleşme hükümlerine göre araştırılmalıdır....

                  İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, yerel mahkemece sözleşmede mahkum kalınan kira gelirine ilişkin herhangi bir düzenleme olmadığı gerekçesiyle davanın reddedildiğini, taraflar arasında TBK anlamında iki taraflı bir sözleşme olduğunu, yasa gereği, temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun aynen ifasını ve gecikme yüzünden uğradığı zararın giderilmesini isteyebieceği, ( B.K.md. 125/1 ) alacaklı, borcun aynen ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini isteyebieceği, (B.K. md. 125/2 ) alacaklı, borcun aynen ifasından vazgeçerek sözleşmeden dönebileceği, (B.K.md.125/2 son ) kanunda olan bir hakkın kullanılması için sözleşmede yazılmasına gerek bulunmadığını, yerel mahkeme kararında kira kaybının taahhüt edilmediğnin ifade edildiğin, gecikme tazminatı, alacaklının borcun geç ifa edilmesinden...

                    Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 31.01.2023 tarih ve 2022/262 Esas 2023/37 Karar sayılı kararı ile; sözleşmenin ifa yerinin Çivril ilçesinde olduğu belirtilerek mahkemenin yetkisizliğine karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemeler arasında olumsuz yetki uyuşmazlığının doğduğu, sorunun merci tayini yoluyla çözülebileceği tespit edilmiştir Delillerin Değerlendirilmesi İle Hukuki Sebepler ve Gerekçe: Dava sözleşmenin iptali, aynen iade olmadığı takdirde zararın tazmini istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 6. Maddesinde; genel yetkili mahkemenin davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu, 10. Maddesinde ise sözleşmeden doğan davaların, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabileceği düzenlenmiştir. Denizli 8....

                    UYAP Entegrasyonu