. - K A R A R - Davacı vekili, cari hesaba dayalı alacağın tahsili için davalı hakkında girişilen icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazdan sonra borcun anaparasını müvekkilinin banka hesabına havale ettiğini ancak takipten ödeme tarihine kadar işleyen faizi, harç ve masrafları ödemediğini beyanla itirazın iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafın verilen kesin süre içinde bilirkişi ücretini yatırmadığı ve davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Dava, İİK’nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı tarafça davalı aleyhine başlatılan icra takibinde borçlu davalı ......
Mahkemece, ...tarafından düzenlenen 22.06.2007 tarihli vekaletnamedeki imzanın, davacının eli ürünü olmaması ve ekindeki nüfus cüzdanı fotokopisindeki kişinin duruşmalara iştirak eden davacı olmadığının anlaşılması nedeniyle davanın kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmiştir. Dosya içeriğindeki bilgi ve belgelerden, 14.03.2007 tarihinde......seri numaralı nüfus cüzdanının yenileme nedeniyle düzenlendiği, daha sonra ...'...
Ne var ki, temlik yapılana kadar bundan haberdar olmayan borçlu (arsa sahibi), temlike vakıf olunca ifa talebinde bulunana (davacıya) hemen edimini yerine getirmek zorunda değildir. Çünkü Borçlar Kanununun 167.maddesi gereğince, ifaya muhatap olan arsa sahibi, temlik yapılmamış olsaydı temlik edene karşı ne gibi def’iler ileri sürecekse, bunları temellük edene (davacıya) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Çünkü üçüncü kişi (davacı), yüklenicinin ifa etmediği borç miktarı kadar arsa sahibine karşı sorumludur. Kısaca tekrar vurgulamak gerekirse, yüklenicinin borcunu yerine getirmemesi veya eksik ya da kötü ifa sebebiyle arsa sahibi Borçlar Kanununun 81.maddesine dayanarak temlik alan üçüncü kişinin ifa talebini reddedebilir. Mahkemenin bütün bu durumları incelemesi, yerinde keşif yaparak bilirkişilere inşaatı ve inşaatın geldiği fiziki seviyeyi belirtmesi, özet olarak da davacının arsa sahibinden ifa isteminde bulunup bulunamayacağını saptaması gerekir....
Vadesinde yerine getirilmeyen edimler için ifa mümkün ise temerrüt hükümleri uygulanacak, ifanın mümkün olmaması halinde imkansızlık hükümleri devreye girecektir. Borcun ifa edilmemesi durumunda borçlu kusursuzluğunu kanıtlayamaması halinde BK'nın 96. maddesine göre alacaklının uğramış olduğu zararları tazmin etmekle yükümlüdür; kusurunun bulunmaması durumunda ise BK'nın 117. maddesine göre borcundan kurtulacaktır. Karşılıklı taahhütleri ihtiva eden akitlerde ifa imkansızlığı halinde borçlu aldıklarını sebepsiz iktisap kurallarına göre iade etmekle yükümlüdür. (BK'nın 117/2 md.)...
İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış, taraflar arasında noterde resmi olarak imzalanmış sözleşmeye dayanılarak davacıya kalan yerler ile ortak alanlardaki eksik işlerin masrafı davalıya ait olmak üzere davacı tarafından yapılmasına ve bu işlerin yapılabilmesi için davalıya bırakılacak yerin satışına izin verilmesi (nama ifaya izin) istemine ilişkindir. Nama ifa; eseri sözleşmede belirlenen sürede eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edemeyen yüklenicinin nam ve hesabına, iş sahibinin bizzat tamamlaması veya başka yükleniciye tamamlattırması demektir. Yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde iş sahibi (alacaklı) gideri borçluya ait olmak üzere, edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir . Nama ifa, arsa sahibinin ifa menfaatini sözleşmedeki şartlara uygun olarak sağladığından aynen ifa niteliğindedir....
Borcun ifa edilmemesi borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder. Bu durumda borçlu ya borcu ifa imkanını kendi kusuru sonucu kaybetmiştir ya borcu ifa imkanına sahip olduğu halde haklı bir sebep bulunmaksızın ifadan tüm olarak kaçınmaktadır veya ifa etmiştir ama bu ifası noksandır, ayıplıdır ya da borçlu ifada kusurlu olarak gecikmiştir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu "kusurlu" kabul edilir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri muaccel borcun ifa edilmemesi sonuçlarını düzenlemektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin herhangi bir nedenle ifa edilmemesi sonucu vaat alacaklısı alacağını kısmen veya tamamen elde edemez. Dolayısıyla ifa yokluğu nedeniyle zarara uğrar. Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri uyarınca alacaklının zararının tazmini gerekir....
Etaptan (Aktepe Keçiören Bölgesinden) olması gereken ve vaat edilen vasıflara uygun aynen ifa müeyyidesi ile davalının mahkumiyetine, dairenin teslimi için öngörülen ve vaat edilen sürenin tespit edilerek, şimdilik 1.000,00-TL kira kaybı tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, aynen ifanın mümkün olmaması halinde, aynen ifadan vazgeçerek, teslimi gereken dairenin dava tarihindeki değerinin ödenmesi kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL müspet zarar - kötü ifa tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, kentsel dönüşüm projesi kapsamında taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacıya verilen dairenin ayıplı olmasından kaynaklanan aynen ifa mümkün olmazsa zararın tazmini istemine ilişkindir....
Davalı vekili, takibe dayanak kredi sözleşmesinde imzası bulunan kişinin müvekkilinin vekili olmadığını, vekaletnamedeki imzanın sahte olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kredi sözleşmesini müteselsil kefil vekili olarak imzalayan kişinin davalının vekili olduğunu düzenleyen vekaletnamedeki davalı imzasının davalıya ait olmadığının anlaşıldığı bu nedenle davalının borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 11.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Şirketi'nin vekaletnamesinin kendisinde bulunup bulunmadığı sorularak varsa bu vekaletnamelerin dosyaya celbedilerek gönderilmesi, vekaletnamedeki şirketlerin ticari ünvanları farklı ise ticari ünvanların nasıl değiştiğine dair belgelerin, vekaletnamedeki şirketin davalı şirket olduğunu gösterir şekilde Ticaret Sicili Müdürlüğü'nden celbedilerek gönderilmesi, Davalılar ... Prefabrik Yapı Şirketi'nin, ... Yapı Elm. Şirketi'nin, ... Şirketi'nin vekaletnameli vekilinin bulunmadığının anlaşılması halinde bu davalıların tebligata müsait en son geçerli adresine gerekçeli karar tebliğ edilerek tebellüğ belgesinin gönderilmesi, verilmesi halinde temyiz dilekçesi ile temyiz harç ve masraflarının yatırıldığına dair belgeler ile temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğine dair tebellüğ belgesinin gönderilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne GERİ ÇEVRİLMESİNE, 04/04/2019 gününde oybirliği ile karar verildi....
andırdığını, 13.02.2013 tarihinde ihtirazi kayıtla, kiradan kurtulmak için daireyi teslim aldığını, teslim sırasında kendisinde haksız olarak KDV, DASK ve yönetim gideri adı altında 1.500,00 TL tahsil edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı şekilde edimini kötü, eksik ifa etmesi, önemli ayıplar dolayısı ile eseri kabulden kaçınma hakkının varlığı nazara alınarak, aynen ifa kapsamında öncelikle 1.Etaptan(......