Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; Dava, Türk Borçlar Kanunu’nun 113. maddesi hükmüne dayalı olarak açılmış, taraflar arasında noterde resmi olarak imzalanmış sözleşmeye dayanılarak davacıya kalan yerler ile ortak alanlardaki eksik işlerin masrafı davalıya ait olmak üzere davacı tarafından yapılmasına ve bu işlerin yapılabilmesi için davalıya bırakılacak yerin satışına izin verilmesi (nama ifaya izin) istemine ilişkindir. Nama ifa; eseri sözleşmede belirlenen sürede eksiksiz ve kusursuz olarak teslim edemeyen yüklenicinin nam ve hesabına, iş sahibinin bizzat tamamlaması veya başka yükleniciye tamamlattırması demektir. Yapma borcu borçlu tarafından ifa edilmediği takdirde iş sahibi (alacaklı) gideri borçluya ait olmak üzere, edimin kendisi veya başkası tarafından ifasına izin verilmesini isteyebilir . Nama ifa, arsa sahibinin ifa menfaatini sözleşmedeki şartlara uygun olarak sağladığından aynen ifa niteliğindedir....

Etaptan (Aktepe Keçiören Bölgesinden) olması gereken ve vaat edilen vasıflara uygun aynen ifa müeyyidesi ile davalının mahkumiyetine, dairenin teslimi için öngörülen ve vaat edilen sürenin tespit edilerek, şimdilik 1.000,00-TL kira kaybı tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, aynen ifanın mümkün olmaması halinde, aynen ifadan vazgeçerek, teslimi gereken dairenin dava tarihindeki değerinin ödenmesi kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL müspet zarar - kötü ifa tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dava, kentsel dönüşüm projesi kapsamında taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacıya verilen dairenin ayıplı olmasından kaynaklanan aynen ifa mümkün olmazsa zararın tazmini istemine ilişkindir....

    Ne var ki, temlik yapılana kadar bundan haberdar olmayan borçlu (arsa sahibi), temlike vakıf olunca ifa talebinde bulunana (davacıya) hemen edimini yerine getirmek zorunda değildir. Çünkü Borçlar Kanununun 167.maddesi gereğince, ifaya muhatap olan arsa sahibi, temlik yapılmamış olsaydı temlik edene karşı ne gibi def’iler ileri sürecekse, bunları temellük edene (davacıya) karşı da ileri sürebilir hale gelir. Çünkü üçüncü kişi (davacı), yüklenicinin ifa etmediği borç miktarı kadar arsa sahibine karşı sorumludur. Kısaca tekrar vurgulamak gerekirse, yüklenicinin borcunu yerine getirmemesi veya eksik ya da kötü ifa sebebiyle arsa sahibi Borçlar Kanununun 81.maddesine dayanarak temlik alan üçüncü kişinin ifa talebini reddedebilir. Mahkemenin bütün bu durumları incelemesi, yerinde keşif yaparak bilirkişilere inşaatı ve inşaatın geldiği fiziki seviyeyi belirtmesi, özet olarak da davacının arsa sahibinden ifa isteminde bulunup bulunamayacağını saptaması gerekir....

      Borcun ifa edilmemesi borçlunun sözleşmenin kendisine yüklediği ifa yüküne karşı bir davranış içinde olmasını ifade eder. Bu durumda borçlu ya borcu ifa imkanını kendi kusuru sonucu kaybetmiştir ya borcu ifa imkanına sahip olduğu halde haklı bir sebep bulunmaksızın ifadan tüm olarak kaçınmaktadır veya ifa etmiştir ama bu ifası noksandır, ayıplıdır ya da borçlu ifada kusurlu olarak gecikmiştir. Kural olarak borcun ifa edilmemesi borçlunun sorumluluğu sonucunu meydana getirir ve borcun ifa edilmemesinde borçlu "kusurlu" kabul edilir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri muaccel borcun ifa edilmemesi sonuçlarını düzenlemektedir. Taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin herhangi bir nedenle ifa edilmemesi sonucu vaat alacaklısı alacağını kısmen veya tamamen elde edemez. Dolayısıyla ifa yokluğu nedeniyle zarara uğrar. Borçlar Kanununun 112 ve devamı maddeleri uyarınca alacaklının zararının tazmini gerekir....

        andırdığını, 13.02.2013 tarihinde ihtirazi kayıtla, kiradan kurtulmak için daireyi teslim aldığını, teslim sırasında kendisinde haksız olarak KDV, DASK ve yönetim gideri adı altında 1.500,00 TL tahsil edildiğini, davalının sözleşmeye aykırı şekilde edimini kötü, eksik ifa etmesi, önemli ayıplar dolayısı ile eseri kabulden kaçınma hakkının varlığı nazara alınarak, aynen ifa kapsamında öncelikle 1.Etaptan(......

          Şirketi'nin vekaletnamesinin kendisinde bulunup bulunmadığı sorularak varsa bu vekaletnamelerin dosyaya celbedilerek gönderilmesi, vekaletnamedeki şirketlerin ticari ünvanları farklı ise ticari ünvanların nasıl değiştiğine dair belgelerin, vekaletnamedeki şirketin davalı şirket olduğunu gösterir şekilde Ticaret Sicili Müdürlüğü'nden celbedilerek gönderilmesi, Davalılar ... Prefabrik Yapı Şirketi'nin, ... Yapı Elm. Şirketi'nin, ... Şirketi'nin vekaletnameli vekilinin bulunmadığının anlaşılması halinde bu davalıların tebligata müsait en son geçerli adresine gerekçeli karar tebliğ edilerek tebellüğ belgesinin gönderilmesi, verilmesi halinde temyiz dilekçesi ile temyiz harç ve masraflarının yatırıldığına dair belgeler ile temyiz dilekçesinin karşı tarafa tebliğine dair tebellüğ belgesinin gönderilmesi için dosyanın İlk Derece Mahkemesi'ne GERİ ÇEVRİLMESİNE, 04/04/2019 gününde oybirliği ile karar verildi....

            Davalı vekili, takibe dayanak kredi sözleşmesinde imzası bulunan kişinin müvekkilinin vekili olmadığını, vekaletnamedeki imzanın sahte olduğunu belirterek davanın reddine ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, kredi sözleşmesini müteselsil kefil vekili olarak imzalayan kişinin davalının vekili olduğunu düzenleyen vekaletnamedeki davalı imzasının davalıya ait olmadığının anlaşıldığı bu nedenle davalının borçlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 11.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

              Seçimlik cezai şartlarda alacaklı hem borcun aynen ifasını, hem de cezanın ödenmesini birlikte isteyemez. Mahkemece davalı-karşı davacının gecikmeli de olsa eksik işleri tamamlayarak sözleşmeyi aynen ifa ettiği kabul edildiğine göre, davacı-karşı davalının seçimlik hakkını aynen ifa yönünde kullandığı kabul edilerek cezai şarta ilişkin istemin reddi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulü doğru olmamış, kararın bu yönden bozulması gerekmiştir. SONUÇ; Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte yazılı nedenlerle kararın temyiz eden davalı-karşı davacı şirket yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalı-k.davacı ....'ye geri verilmesine, 21.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi. .......

                Noterliğince düzenlenen 11.04.2017 tarih ve 8884 veymiye numaralı vekaletnamesi ile davalıya satış suretiyle devredildiğini, bahse konu vekaletnamedeki imzanın kendisine ait olmadığını, devrin sahte imza ile yapıldığını ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu taşınmazı dava dışı ...'den bedeli karşılığı aldığını, öncesine dayalı işlemlerden haberinin olmadığını, iyi niyetli üçüncü kişi konumunda bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 6100 sayılı HMK'nin 353/1-b-1 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ...'...

                  Toplu vekaletnamedeki davacıya ait olmayıp başka bir şahsa ait adrese Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebligat usulüne uygun değildir. Mahkemece, davacının mernis kayıtlarından adresi araştırılarak tebligat yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken usulüne uygun olmayan tebligata dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                    UYAP Entegrasyonu