Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

itibaren ödemezlik defi kabul edilerek, davalı Bank Asya AŞ'nin bağımsız ilgili bölüm için yapı kullanım izni alınıncaya kadar ve davalılar tarafından usulüne uygun ifa (ayıplı ifa, noksan ifa) yapılmadığından uğranılan zarar kalemlerinin ödenmesi ve de sözleşmede belirtilen cezai şart mahiyetindeki kira alacaklarının ödenmesine kadar ihtiyati tedbire hükmedilmesine, davacı müvekkile ait bağımsız bölümdeki 60286/1 Parsel, Menemen İlçesi, Ulucak ayıplı, edimin usulüne aykırı ifa sebebi ile uğranılan zarar kalemi bakımından alınacak raporda belirlenecek tazminat tutarına göre şimdilik 1.500- TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile ödenmesine, sözleşmeye göre bağlı kredili muhatabın davalı bankadan ve diğer T5nden 2014 Nisan tarihinden müvekkilin eksik, edimin usulüne aykırı ifa ile ilgili bağımsız bölümün usulüne uygun fiili devir olmamasına rağmen hakkaniyetin öngöreceği (2016 Eylül gibi İlgili gayrimenkulde haricen site yönetimi oluşabilmiştir.) tarihe dek sözleşeme...

ifasına, aynen ifa mümkün olmazsa 3 sene içinde 1/3 oranındaki ciro kaybı ve fazladan ödenen kira bedelleri, 10 adet otobüs durağı ve 3 adet megalight bakımından 2 sene süreyle uğranılan ciro kaybı, tüm imalat ve montaj bedellerinin şimdilik 10.000,00 TL sının en yüksek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir....

    Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal ve tescil davalarının kabulü için aranacak ilk husus sözleşmenin ifa olanağının bulunup bulunmadığıdır. Sözleşmenin herhangi bir nedenle aynen ifa edilememesi sonucu, vaat alacaklısının zarara uğrayacağı açıktır. TBK’nın 112. Maddesi “Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür” hükmünü içerir. Buna göre vaat borçlusunun, vaat alacaklısının zararını tazmin etmesi gerekir. Vaat borçlusunun sorumlu olmasının nedeni sözleşmeyle yükümlendiği taahhüdünü ihlal etmesidir. Borçlunun taahhüdü, genellikle bir akde dayanır. Buna “akdi tazminat”, sorumluluğuna da “akdi sorumluluk” denir. Satış vaadi sözleşmelerinde borçlunun edimini yerine getirmemesinden ötürü vaat alacaklısının karşılaması gereken zararı daima müspet zarardır....

      Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, nakliyesi yapılmak üzere davalıya teslim edilen emtiaların zayi edildiği iddiasına dayalı emtia bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Davalı vekili, cevap dilekçesi ile süresinde yetki itirazında bulunmuş ve müvekkilinin...’da ikamet ettiğini, ayrıca taşıma sözleşmesinin de ifa yerinin... olduğunu belirterek... Mahkemelerinin yetkili olduğunu savunmuştur. Mahkemece, bozma ilamına uyularak dava konusu taşımanın ...r’den ...’a yapıldığı ve ifa yerinin ...olduğu, ayrıca davada aynen ifanın söz konusu olmayıp edimin tazminat yükümlüğüne dönüştüğü ve davacının ikametgahı olan ...Mahkemelerinin yetkili olduğu gerekçesiyle davalının yetki itirazı reddedilerek işin esasına girilip yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir....

        Madde 716/1 gereği hükmen tesciline; bunun mümkün olmaması halinde taşınmazın rayiç değerinin faiziyle birlikte davacıya ödettirilmesine ve 3. kişilere devrin engellenmesi amacıyla teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiş ve dilekçede ileri sürülen tedbir talebi yönünden 24/10/2023 tarihinde oluşturulan ara karar ile takdiren teminatsız olarak tedbir kararı verilerek tapuya bildirilmiş ise de:Davacılar vekili tarafından dilekçe teatisi aşamasında UYAP üzerinden gönderilen 29/10/2023 tarihli dilekçe ile vekaletnamedeki özel yetkiye dayalı olarak davadan feragat edildiği, davalılar vekili tarafından UYAP üzerinden gönderilen 29/10/2023 tarihli dilekçe ile vekaletnamedeki özel yetkiye dayalı olarak davacı tarafın feragat talebinin kabul edildiği, avukatlık ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığı açıklandığından ve taraf vekilleri aynı dilekçelerde tedbirin de kaldırılmasına karar verilmesini istediklerinden sonuçta davayı sona erdiren...

          Davacının TBK m. 138 “Aşırı İfa Güçlüğü” hükmüne dayalı talebi yönünden ise; hukukumuzda sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkeleri kabul edilmiştir. Bu ilkelere göre, sözleşme yapıldığı andaki gibi aynen uygulanmalıdır. Eş söyleyişle, sözleşme koşulları borçlu için sonradan ağırlaşmış, edimler dengesi sonradan çıkan olaylar nedeni ile değişmiş olsa bile, borçlu sözleşmedeki edimini aynen ifa etmelidir. Sözleşmeye bağlılık ilkesi, hukuki güvenlik, doğruluk, dürüstlük kuralının bir gereği olarak sözleşme hukukunun temel ilkesini oluşturmaktadır. Ancak 6098 sayılı TBK öncesindeki dönemde de Yargıtay İçtihatları ile gelişen uygulamada bu ilke özel hukukun diğer ilkeleriyle sınırlandırılmıştır....

            Ne var ki, usuli kazanılmış hak kuralının istisnalarından birisi de maddi yanılgıya dayalı bozma kararına uyulmuş olmasıdır. Bu kapsamda vurgulanmalıdır ki, maddi hataya dayalı olan bir bozma kararına uyulmuş olunması halinde usuli kazanılmış hakka değer verilmesi mümkün değildir. Maddi hataya dayalı bozma kararına uyulmuş olması itibariyle kazanılmış hakkın bulunmadığından söz edilebilmesi için ancak Yargıtay Dairesinin vardığı sonuç, her türlü değer yargısının dışında, hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak tartışmasız ve açık bir maddi hata olarak belirlenmelidir. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar veya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir....

              Mahkemece, iddianın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen karar Dairece; “...Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, yapılan ihalenin kesinleştiği ve davanın ihalenin feshine yönelik değil, sahtecilik ve yolsuz tescil hukuksal nedenlerine dayalı olarak açıldığı anlaşılmaktadır.Öte yandan, İcra İflas Kanunu'nun (İİK) 134. maddesi hükmü çerçevesinde ihalenin usûlsüzlüğünden bahisle feshi istenebileceği gibi, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu ileri sürülerek, tapu iptal ve tescil davası açılmasına da yasal engel yoktur.Hâl böyle olunca, işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda bedel isteği yönünden davanın kabulü ile 1.068.749,50...

                Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından davalılar aleyhine açılan davada vekaletnamedeki feragat yetkisine dayanarak feragat edilmiş olduğundan açılan iş bu davanın feragat nedeniyle reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

                  Nama İfa, TBK nın 125/1. Fıkrası kapsamında aynen ifa kapsamında değerlendirilir. Bir başka değişle nama ifa, arsa sahibinin ifa menfaatini sözleşmedeki şartlara uygun olarak sağladığından aynen ifa niteliğindedir. Bu nedenle arsa sahibi nama ifa talep ettiğinde aynı zamanda sözleşmenin aynen ifasını ve tasfiyesini de talep etmiş kabul edilir. Davacıların, sözleşme kapsamında kalan eksik işlerin tamamlanması, yapı ruhsatı alınması için yapılacak giderlerin ödenmesi, yüklenicinin arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumuna olan borçlarının ödenmesi ve yapı denetim şirketine bedel ödenmesine yönelik taleplerin tamamı, sözleşmenin aynen ifasını kapsamında kalan, tasfiyeye yönelik taleplerdir....

                  UYAP Entegrasyonu