izin talebinde bulunması ve mahkemesinin esasını bildirmesi için 1 aylık kesin süre verildiği, ara kararın davacı vekiline 01/10/2023 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin ise mahkememiz ara kararı ile alakası olmayan hali hazırda zaten dosyamız arasında bulunan ----- Sulh Hukuk Mahkemesinin -----esas numaralı vesayet dosyasının gerekçeli kararını dosyaya sunduğu, dava ve taraf ehliyetinin kamu düzenine ilişkin olduğu ve mahkememizce de re’sen göz önüne alınacağı, davacı asil hakkında----- Sulh Hukuk Mahkemesinin ---- sayılı kararı ile eşi ----- vasi olarak atandığı ve vesayet altına alındığı, vesayet altındaki kişinin davada taraf olabilmesi için 4721 sayılı TMK’nun 462/8 (Yürürlükten kaldırılan 743 sayılı TMK’nun 405/8) maddesi gereğince vesayet makamından dava ve husumete izin almak zorunluluğunun bulunduğu, vesayet altındaki kişi için 4721 sayılı yasanın 462/8 maddeleri gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararının eklenmesi için davacı...
a vesayeten vasi ... tarafından açıldığı, ancak vesayet makamından alınmış husumete izin kararının dosya içerisinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 462/8. Ve HMK'nin 52. maddeleri uyarınca vesayet makamından husumete izin alınarak vasi huzuruyla yargılamanın sürdürülmesi ve böylece davanın görülebilirlik koşulunun yerine getirilmesi, bundan sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının annesi ...'ye bakma sözü verdiği halde bakmadığı, davacıların kandırılmak sureti ile temlikin yapıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar bu kez Dairece; “Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1944 doğumlu mirasbırakan ...'ın 19.03.2011 tarihinde öldüğü ve geriye davacı eşi ... ile davacı kızları ... ve davalı oğlu ...'ın kaldığı, davacı ...'ın ... 1....
Bunun yanısıra 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 54/1. maddesine göre “ Kanuni temsilciler, davanın açılıp yürütülmesinin belli bir makamın iznine bağlı olduğu hallerde izin belgelerini, dava veya cevap dilekçesiyle mahkemeye vermek zorundadırlar; aksi taktirde dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamazlar. Aynı maddenin 2. fıkrasına göre “ İzin belgesinin alınması için mahkemeye müracaat edilmesi gerekiyorsa ilgiliye, müracaatı için kesin süre verilir. Bu süre içinde mahkemeye başvurulması halinde bu konuda karar verilinceye kadar beklenir.” 3. fıkrasına göre “ Süresi içinde belgelerin ibraz edilmemesi veya mahkemeye başvurulmaması halinde, dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği de açıktır. Ne var ki somut olayda vasi, vesayet dosyasından aldığı yetki belgesiyle eldeki davayı açıp takip etmiş ise de TMK 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından husumete izin kararı alıp dosyaya sunmamıştır....
Davalının yıllık izin alacağına ilişkin istinaf talebi incelendiğinde; Banka kayıtlarında ödendiği anlaşılan davacının 2014 Ağustos, Ekim, 2015 Ağustos, Eylül, 2016 Şubat ve 2017 Ocak ayı bordrolarında yer alan yıllık izin alacağı tahakkuklarında belirtilen yıllık izin gün sayısının , aylık çalışma gün sayısından düşülerek tahakkukların yapıldığı, tahakkuk tutarların normal günlük mesai ücreti kadar olduğu, dolayısıyla tahakkuklarda gösterilen yıllık izin günlerinde çalışan davacıya söz konusu çalışma karşılığında normal günlük mesai ücreti ödenmiş olduğu, yani kendisine kullandırılmayan yıllık izin karşılığında ayrıca bir ücret ödenmediği, dolayısıyla mahsubu gereken herhangi bir yıllık izin ödemesinin bulunmadığı anlaşılmakla davacının bu yöndeki istinaf talebinin de reddine karar verilmiştir Dosya kapsamı ve toplanan delillere göre İlk Derece Mahkemesi'nce delillerin değerlendirilmesi ve takdirinde bir isabetsizliğin bulunmadığı, verilen kararın usul ve yasaya uygun...
a vasi tayin edildiği ve vasi tarafından verilen vekâletnameye istinaden dava vekil tarafından takip edildiği halde vasinin dava açabilmesi için yasal koşullardan olan husumete izin kararının da alınmadan karar verildiği anlaşılmıştır. Şu halde mahkemece yapılacak iş; davacı mirasçılarından ... vasisine husumete izin kararı getirmesi için önel verilmesi, kararın getirilmesinden sonra refakate uzman bir bilirkişi de alınarak mahallinde keşif yapılıp yapılan işlerin metrajının çıkartılması ve bu işler için sözleşmeyle öngörülen birim fiyatlar esas alınarak yapılan işlerin bedelinin hesaplanması, bundan da ödendiği saptanan bedelin indirilerek varsa kalan tutarın hüküm altına alınmasından ibarettir. Değinilen yönler dikkate alınmadan eksik ve hatalı incelemeyle karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir....
Ne var ki ehliyetsize tayin edilen vasi bakımından vesayet makamından Türk Medeni Kanunu'nun 462/8. maddesi gereğince husumete izin olmaksızın yargılamaya devam edilmesine olanak yoktur. Bu durumda öncelikle sözü edilen yasa hükmü gereğince husumete izin belgesinin alınması, gerekmektedir. Diğer taraftan, ticari senetler bakımından ehliyet TTK.nun 582. maddesinde hükme bağlanmış olup, buna göre akit ile borçlanmaya ehil olan kimsenin poliçe, çek ve bono ile de borçlanmaya ehil olduğu belirtilmiştir. Somut olayda, bononun düzenlendiği tarihte aval veren davacının hukuki tasarrufta bulunmak yönünden ehliyetsiz olduğunun belirlenmesi halinde, yapmış olduğu hukuki işlem ve dolayısıyla bonodaki aval verme işlemi geçersiz olacaktır....
DAVACI VEKİLİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Mahkemenin eksik inceleme sonucu aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, haklı davalarında davacı tarafa verilen sürede Gülnar Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen husumete izin belgesini dosyaya sunduklarını ancak bu izin belgesinin Gülnar Adliyesi'nde ön büro olmadığından dolayı ve asliye hukuk mahkemesi kaleminin yoğunluğundan kaynaklı olarak taranmadığını, sehven dosyaya da eklenmediğini, açıklanan nedenlerle mahkeme kararının kaldırılarak yargılamanın devamına karar verilmesini talep etmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 13.03.2012 tarih ve 2011/479 E. sayılı kararı ile davacının vesayet altına alındığına (başlama tarihi 14.03.2012) ilişkin şerh bulunduğundan bu dosyanın celbedilmesi ile davacı vesayet altına alınmışsa vasinin davadan haberdar olup olmadığının ve vasi tarafından vekile dava açma konusunda yetki verilip verilmediğinin (husumete izin hususu da dikkate alınarak) sorularak ilgili belgelerin temini ile evrakına eklenmesi ondan sonra gönderilmesi için dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 11.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/759-2012/1469 sayılı kararı ile vesayet altına alınmasına karar verilen tapu maliklerinden davacı ... adına açılan davayı vasi ... ın takip edebilmesi için bu davaya ilişkin husumete izin kararının ilgili vesayet makamından temin edilmesinden, varsa vasiden alınan vekaletname ibraz ettirildikten, 2)Davacı ... nın Avukat ...'a verdiği vekaletnameye dosya arasında rastlanmadığından vekaletnamenin dosyaya konulmasına vekaletname yoksa bu kişiye Mahkeme kararı tebliğ edildikten, Sonra, birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 23/09/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı davalı ... bünyesindeki altişverenlerde temizlik elemanı olarak çalıştığını, iş akdinin emeklilik nedeni ile sona erdirildiğini beyanla ödenmediğini iddia ettiği kıdem tazminatı ile yıllık izin alacağının tahsilini talep etmiştir. Davalı ... alacaklardan ihale edilen şirketlerin sorumlu olduğunu beyanla davanının reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Davacı davalı ... bünyesinde 13.03.1998-31.01.2011 döneminde çalıştığını iddia etmekte davalı ise husumete ilişkin itirazlarıyla birlikte 2009-2011 dönem aralığında altişverenlerle sözleşme yapmadıklarını savunmaktadır....