Bu açıklamalar ışığında, anılan ceza kararının kesinleşip kesinleşmediği, asıl davada davacı birleşen davada davalı ...’ya vasi atanıp atanmadığı, vasi atanmış ise husumete izin kararı alınıp alınmadığı belirlenerek, alınmamış ise husumete izin kararının aldırılması, mahkemenin 22.07.2010 tarihli kararından sonra asıl davada davacı birleşen davada davalı ... hakkında verilen karar kesinleştirilerek vesayet altına alınmış ise, kararın vasiye tebliği ile 15 günlük temyiz süresinin beklenmesi, atanan vasinin asıl davada davacı birleşen davada davalı ...’nun vekili olan ...’e vekaletname vermiş ise, bu vekaletnamenin eklenmesi, sonrasında dosyanın incelenmek üzere Dairemize gönderilmesi amacıyla dosyanın geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 02.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
izin belgesinin bulunmadığı anlaşılmıştır....
i temsil edebilmesi bakımından Tekkeköy ve Samsun Sulh Hukuk Mahkemeleri'nden husumete izin kararı alınıp alınmadığı, alınmış ise kesinleşen kararın bir örneğinin dosya arasına konulması, yeni bir yazışmaya neden olunmaması için gelen kayıtların mahkeme hakiminin denetiminden geçtikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın gönderilmesi için Yerel Mahkeme'ye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 13.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. ....
izin kararı alınması gerektiğinden, davacı vasisi S.....
Dosya kapsamından, eldeki davanın açılabilmesi için vesayet makamından izin alınmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yargılamaya devam edilebilmesi için Mahkemece öncelikle davacının vasisi ...'a, 4721 sayılı TMK’nın 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından husumete izin kararı almak üzere süre verilmesi, vesayet makamınca husumete izin verildiği takdirde yargılamaya devamla işin esasına girilerek hüküm kurulması gerekirken Mahkemece bu yön göz ardı edilerek yargılamaya devam edilerek karar verilmiş olması isabetsiz olup, davalı ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.06.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ....’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak eldeki dava yönünden vasiye husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2 maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....
Sayılı ilamından belli bulunduğu halde, anılan davacının vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile vesayet makamının davaya izin verdiğine ilişkin kararın dosyada bulunmadığı anlaşıldığından, davacı ... vasisi tarafından düzenlenmiş vekaletname ile 4721 sayılı Yasanın 462/8 maddesi gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararın eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 22/11/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, davacının Pazer (Rize) Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/15 Esas, 2019/608 Karar sayılı ilamıyla TMK'nun 408. maddesi gereğince kısıtlandığı, T1 davacıya vasi tayin edildiği, incelemeye konu davanın da vasi tarafından kısıtlı adına vesayeten verilen vekaletname ile açıldığı, ancak dava öncesinde vesayet makamından alınmış husumete izin kararının dosya kapsamında yer almadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, TMK'nun 462/8. maddesi uyarınca eldeki dava için vesayet makamından "husumete izin" kararı alınması ve anılan usuli işlem tamamlandıktan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, bahsedilen husus gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
İDM'nce 07/01/2020 tarihinde yeniden davacının vasisine husumete izin davası açıp kararı sunmak üzere sonraki oturuma kadar süre verilmiş ise de davacının vasisi duruşmaya katılmadığı gibi ara karara uygun tebligata da rastlanılmamıştır. Özetle; davacının vasisinin kendisini bir vekille temsil ettirdiği sırada vekalet görevi devam eden ve yetki belgesi ile duruşmaya katılan avukatı Gülden Sekmen'in yüzüne karşı 30/11/2018 tarihli ara kararla verilen husumete izin için dava açtığına dair belgeyi ibraz etmediği anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nun 114/2. Fıkrasının göndermesiyle 4721 sayılı TMK'nun 462/1. Fıkra 8. Bendinde yer alan husumete izine ilişkin dava şartını yerine getirilmediği anlaşıldığından İDM'nce dava şartı yokluğu nedeniyle usulden ret kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir (II) Davacı asil hakkındaki vesayet kararının kaldırıldığını ileri sürerek kendisinin istinafa başvurduğunu ifade etmiş ve Tavşanlı SHM'nin 2012/1034 E. - 2014/1152 K....
K.. tarafından verilen vekaletname ile açıldığı ancak anılan davacı adına dava açılabilmesi için vesayet makamının davaya izin verdiğine ilişkin kararın dosyada bulunmadığı anlaşıldığından davacı İbrahim Kaynacı için 4721 sayılı Yasa'nın 462/8 maddesi gereğince vesayet makamı tarafından dava ve husumete izin verildiğine ilişkin kararın varsa eklendikten sonra, yoksa aldırılarak ilgili karar eklendikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahaline GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....