Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinin 16/11/2020 tarih 2020/2 E. 2020/405 K. sayılı kararı ile; yargılamanın 29/06/2020 günlü celsesinde vasiye husumete izin kararı sunması için iki haftalık süre verildiği, duruşma tutanağının ihtaratlı olarak vasiye usulüne uygun 03/07/2020 tarihinde tebliğ edildiği, ancak vasi tarafından kesin süre içerisinde husumete izin başvurusunda bulunulmadığı anlaşıldığından, davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir....

Somut olaya gelince; dava tarihi itibariyle sağ olan ve henüz kısıtlı da olmayan davacı ... adına yasal temsilcisi olmayan kızı ... tarafından vasi adayı olarak eldeki davanın açılması üzerine mahkemece, davacının kısıtlanmasına yönelik ve kısıtlanması halinde vesayet kararı ile husumete izin kararının sunulması yönünde kesin süre verilmesi gerekirken, henüz vasisi olmadığı kişi ile ilgili husumete izin kararı sunulması yönünde tensiple birlikte ara kararı kurulması doğru olmadığı gibi, kesin süreye rağmen husumete izin kararı sunulmadığı gerekçesiyle dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda hatalı değerlendirme ile davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi de doğru değildir....

    Dava, yabancı mahkemece verilen boşanma kararının tanınması isteğine ilişkin olup, yabancı ilamın tarafı olan davacının yasal temsilcisi vasisi tarafından husumete izin almadan açılmış, davacı yargılama sırasında, hüküm verilmeden önce 14/12/2019 tarihinde ölmüştür. Mahkeme, "davanın vasi tarafından husumete izin davası açmadan" iş bu davanın açıldığından davanın usulden reddine karar vermiştir. Davacının ölümüyle şahsiyetin sona erdiği, bu sebeple taraf sıfatının kalmadığı, yadsınamaz bir gerçektir. Vasi tarafından husumete izin alınmadan dava açılmış olup; bu eksikliğin sonradan giderilmesi de davacının ölümü ile imkansız hale gelmiştir. Vesayet altındaki şahsın ölümü ile vesayet sona ermiş, vasinin "kanuni temsil" görevi bitmiştir. Boşanma, şahsa sıkı sıkıya bağlı bir hak olduğuna göre, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme ilamının tanınmasını isteme hakkı da, ilamın tarafları bakımından şahsa bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir....

    Maddesi uyarınca, çekişmesiz yargıya tabi işlemlerden olup, TMK.nun 462/8 maddesi gereğince bu tür davalarda husumete izin verilmesine ilişkin bir karar aranmayacağından, ilk derece mahkemesi tarafından verilen karar hatalıdır. Kaldı ki, UYAP sisteminden yapılan incelemede; mirasçılık belgesi verilmesi talebi Seydişehir Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2021/164 Esas sayılı dosyasında, kısıtlı adına vasisi tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasında verilen yetki belgesine istinaden açılmış ve ilgili dosyada ortaklığın giderilmesi davası açmak üzere vasiye vesayet makamından husumete izin kararı da verilmiş olduğu görülmektedir. O halde mahkemece gerekli inceleme ve araştırma yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

    Davacı kadının vasisine boşanma davasına devam edebilmesi yönünden husumete izin verilmiş ise buna dair kararın eklenerek gönderilmesi için dosyanın mahal mahkemesine İADESİNE, oybirliğiyle karar verildi. 21.09.2007...

      Sırasındaki taşınmazın dava dilekçesinden çıkarılmadığı, kısıtlılar Nazife ve T6 kayyım atanması ve husumete izin verilmesine ilişkin kararların dosyaya sunulmadığı, vasi kararlarının sunulmadığı eksikliklerin bir haftalık yasal kesin süre içerisinde giderilmediğinin tespit edildiği, Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre mahkemenin yargı çevresi dışında bulunan İscehisardaki gayrimenkul için İscehisar Sulh Hukuk Mahkemesinde dava açılması gerekmekte olup özellikle kısıtlılara kayyım tayin edilmeden ve vasiye husumete izin kararı verilmeden HMK 120/2 maddesine aykırı olarak gereken belgeler tamamen temin edilmeden dava açıldığı ve davanın eksiklikler tamamlanmadan sürdürülmeye çalışıldığı gerekçesiye H.M.K'nın 119/2 ve 150. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir....

      Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, temyize konu mahkeme kararı kısıtlananın vekiline tebliğ edilmiş ise de; kısıtlama kararı ile birlikte vekilin vekalet görevinin sona erdiği, eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir.Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nun 114.maddesi uyarınca dava şartı olup aynı kanunun 115/2 maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

        Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594 - 390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, mahkeme kararı kısıtlananın vekiline tebliğ edilmiş ise de kısıtlama kararı ile birlikte vekilin vekalet görevinin sona erdiği, eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

          Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594 - 390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, mahkeme kararı kısıtlananın vekiline tebliğ edilmiş ise de kısıtlama kararı ile birlikte vekilin vekalet görevinin sona erdiği, eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukukî işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2. maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

            Sulh Hukuk Mahkemesinin 04/05/2015 gün ve 2014/594-390 sayılı kararı ile kısıtlandığı ve kendisine oğlu ...’nun vasi atandığı, anılan kararın kesinleştiği, ancak eldeki dava yönünden vasiye, husumete izin kararı verilmediği, mahkeme kararının ve temyiz dilekçelerinin de davacı ...'nun vasisine tebliğ edildiğine dair tebligat evrakının dosyada bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 448. maddesinde, vasinin, vesayet altındaki kişiyi bütün hukuki işlemlerinde temsil edeceği; 462. maddesinin 8. bendinde de, vasinin, vesayet makamından izin almak koşuluyla kısıtlı adına dava açabileceği hususları düzenlenmiştir. Dava ehliyeti, taraf sıfatı ve kanuni temsil 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesi uyarınca dava şartı olup aynı Kanunun 115/2 maddesi uyarınca da dava şartı eksikliğinin giderilmesi mümkündür....

              UYAP Entegrasyonu